Geçmişten bugüne Kadıköy’de kent yoğunluğu

Kadıköy’ün geçmişten günümüze gelişimi ve yoğunluğu üzerine konuşan Prof. Dr. Murat Güvenç, salgın hastalıklarda kent yoğunluğunun etkisine dikkat çekti

02 Temmuz 2020 - 13:58

Küresel salgın döneminde en çok konuşulan konulardan biri de yoğun kentlerin salgın karşısında daha kırılgan olduğuydu. Kadıköy Belediyesi Akademi de uzun zamandır kent yoğunluğu üzerine çalışmalar yürüten Prof. Dr. Murat Güvenç ile bir söyleşi yaptı. Aynı zamanda İstanbul Araştırmaları Merkezi müdürü olan Güvenç, Osmanlı’dan günümüze Kadıköy’ün yaşadığı gelişim ve değişimleri anlatarak, yakın zamanda hazırladıkları Marmara Bölgesi Mahalle Düzeyinde Nüfus Yoğunluğu Haritaları üzerinden çeşitli tespitlerde bulundu.

Kadıköy eskiden Üsküdar’a bağlı, köy niteliğinde bir yer olduğunu hatırlatan Güvenç konuşmasına şöyle başladı:” 19. yüzyılın ilk yarısında Kadıköy, bugünkü çarşının olduğu yerde, biri Rum biri Ermeni iki kilisenin ve Osmanağa Camii’nin olduğu bölgede küçücük bir yerleşmeydi. Bugünkü çarşının olduğu yer de tamamen bağlık-bahçelik bir yerdi. Bugünkü Bahariye ve Kurbağalıdere’ye doğru inen sırtlar ki oralara Mısırlı Oğlu denirdi, buralar tarım yapılan yerlerdi.”

DEMİRYOLU İLE DEĞİŞEN KADER

Kadıköy’ün yoğunlaşmaya başlamasıyla demiryolu arasında çok büyük bir ilişki olduğuna değinen Murat Güvenç, demiryolunun inşaatını yapılmaya başlamasıyla birlikte Kadıköy’ün de rağbet görmeye başladığını söyledi.

1855 yılında çıkan bir yangınla bugünkü çarşı bölgesinin tamamen yandığını anlatan Güvenç, şöyle devam etti:“ Bu yangından sonra Kadıköy’ün bugünkü ızgara planı yapılıyor ve Kadıköy tekrar inşa edilmeye başlanıyor. Bundan birkaç yıl sonra da, 1870’lerde Osmanlılar Anadolu demiryolu inşaatına başlıyorlar. Bu inşaatın başlamasından sonra da Kadıköy’ün yoğunluk tarihi birden bire değişiyor. Çünkü istasyon inşaatı acaba Kadıköy’de mi yapılsın yoksa bir tünel ile Karacaahmet’in altından Üsküdar’a geçilsin ve Üsküdar’da mı olsun tartışması yapılıyor. Sonuçta tünel inşaatının çok masraflı olacağı ve Haydarpaşa’nın yerinin muazzam uygun olacağı söyleniyor. Haydarpaşa günümüzdeki yerine yapıldığı zaman Haydarpaşa’yı lodosa karşı korumak için karşısına bugünkü küçük mendirek yapılıyor ve Kadıköy’ü lodosa karşı koruyan muazzam bir kalkan elde edilmiş oluyor. Bu kalkan sayesinde de sanki Boğaz’ın Anadolu yakası Kadıköy’e kadar uzatılmış oluyor. İstasyonun yapılmasıyla ve yangından sonra plana kavuşan Kadıköy’ün tarihi tamamen değişmiş oluyor.”

YANGIN MAĞDURLARI KADIKÖY’E

1870’li yıllarda İstanbul’da yaşanan Pera ve Kuzguncuk yangınlarında evleri yanan ve zarar gören gayrimüslimlerin Kadıköy’e taşındığını anlatan Güvenç, Beyoğlu’ndan gelenlerin Moda’ya Kuzguncuk’tan gelenlerin de Yeldeğirmeni’ne taşındığı bilgisini verdi.

1880’lere gelindiğinde Anadolu demiryolunun İzmit’e kadar çalışmaya başlamasıyla Osmanlı elitinin tarihi yarımadayı bırakıp Kurbağalıdere ile Bostancı arasında bir yerleşme kurmaya başladığı bilgisini veren Güvenç şunları söyledi: “Bugün Göztepe’deki Tütüncü Mehmet Efendi denen caddeye ismini veren kişi de büyük bir tütün tüccarıdır ve Cibali’deki fabrikanın kurucularındandır. Onlar da bu bölgede büyük bir emlak işine giriyorlar. O kadar rağbet oluyor ki Osmanlı üst sınıfı banliyö ile Haydarpaşa’ya geliyor ve buradan vapurla karşıya geçiyor. Moda’da oturan gayrimüslimler Moda’dan yine şehir hatlarıyla ya da sahip oldukları buharlı teknelerle karşı tarafa geçiyorlar. Bu dönem bu bölgeye ilgi o kadar artıyor ki Moda tarafında ve Yeldeğirmeni’nde bina yapacak yer kalmıyor. Padişahın meşhur bir terzisi var Botter, padişahın Fenerbahçe’ye bir tren hattı döşemesini ve Feneryolu’na bağlanarak Fenerbahçe’nin imara açılmasını sağlıyor. Bu hat benim çocukluğumda dururdu ve Feneryolu’ndan Dalyan’a inen caddenin adı da Hatboyu Caddesi idi.”

Cumhuriyetten 1946’lara kadar olan dönemde aslında İstanbul’da çok büyük değişiklik olmadığını ifade eden Güvenç, müstakil yapılardan oluşan yapının iyi kötü 1966’ya kadar korunduğunu söyledi, köprü olmadığı karşıya geçmek en  az bir buçuk saat aldığı için Kadıköy’de daha çok varlıklı kesimlerin sayfiye yeri olarak veya emeklilerin kullanabildiği bir yer olduğunu anlattı

KÖPRÜYLE BAŞLAYAN YOĞUNLUK

Boğaziçi Köprüsünün yapılmasıyla birlikte özellikle 1982 yılından sonra Kadıköy’ün hiç olmadığı kadar göç almaya başladığını söyleyen Güvenç şu bilgileri verdi: “Daha önce varlıklı kesim ve emekliler için çekici olan Kadıköy, köprünün yapılmasıyla birlikte otomobili olan herkes için bir cazibe merkezi haline geliyor. Bu dönem müstakil yapılar yıkılıp yerine apartmanlar yapılmaya başlanıyor. Burada, Kalamış’ta bir leke görüyoruz. Yoğunlaşmanın bir sonucu olarak yeşil alan ihtiyacı denizi doldurarak sağlamaya başlıyoruz. Ayrıca Fenerbahçe’nin doğusunda henüz sahil yolu yok ve kıyı çizgisi izlenebiliyor.

2006 yılına baktığımızda, Fenerbahçe yat limanı haline gelmiş, Kalamış doldurulmuş ve sahilde bugün üzerinde gezinti yaptığımız sahil şeridi oluşmuş ve Kadıköy konut alanlarında kaybettiği yeşil alanlarını denizi doldurarak elde etmiş. Bu tarihte Kurbağalıdere’nin doğusuyla batısını karşılaştırdığımızda doğusunun batısına göre çok daha yoğun olduğunu görebiliyoruz. “

2013 yılına gelindiğinde artık denizin doldurularak yeşil alan stoku elde edildiğini anlatan Güvenç 2018 yılına gelindiğinde yeşil alan olarak görülebilecek iki üç yer kaldığına dikkat çekti.

SALGIN YOĞUNLUK BAĞLANTISI

Korona hastalığının dağılım haritasıyla, kent yoğunluk haritasına bakıldığında birebir çakıştığının görüldüğüne dikkat çeken Güvenç, “Bu bize açıkça yüksek yoğunlukla hastalık kırılganlığı arasında bağlantı olduğunu gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.

Kadıköy’ün İstanbul kent yoğunluğuna kıyasla çok yüksek yoğunlukta olmadığını anlatan Murat Güvenç, “ Fatih’te Beyoğlu’nda veya Bağcılar’da düşük irtifalı ama çok yoğun olan ve düzensiz parselasyon sonucu oluşmuş mahallelerden Kadıköy’ün daha az yoğun olduğunu görüyoruz. Kadıköy’de de Korona’dan dolayı hastalananlar var ama bunların hiçbiri Ümraniye, Bağcılar ve Esenler kadar değil. Bu bize açıkça yoğunlukla hastalık riski arasındaki bağlantıyı gösteriyor. Tabi yoğunluk tek belirleyici değil. Bunun yanında eğitim, yaşam tarzı, kurallara uyma gibi diğer faktörler de var. Ama Kadıköy bütün bu yoğunlaşma eğilimlerine rağmen bu riskin İstanbul’da yüksek ama en yüksek olduğu yerler arasında değil” değerlendirmesinde bulundu.


ARŞİV