Hülya ARSLAN-Seyhan KALKAN VAYİÇ
Ülkenin uzun zamandır içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik durum insanları mutsuz ederken geleceğe dair kaygıları da artırıyor. Bu durumdan en çok etkilenen kesimlerin başında gençler geliyor. Kaygıları büyük olsa da itiraz etmekten, ses yükseltmekten çekinmeyen gençler, böyle bir ortamda 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlayacak. Gençlik Bayramı’na az bir süre kala Kadıköy sokaklarına çıktık, gençlerle konuştuk.
“KADIKÖY’DE YARGILANMIYORUM”
Sakarya’da lise okuyan ancak Üsküdar’da yaşayan ablasını ziyaret etmek için sık sık İstanbul’a gelen Ayşe Alabacak, Türkiye’de genç olmanın çok zor olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “Ablamın yanına geldiğim her sefer otobüs fiyatları değişiyor. Ekonomi iyi olmadığı için de ailemin maddi desteği yetersiz kalıyor. Ablam ile çok sevdiğim bir arkadaşım maddi olarak destek oluyor. Ben de ara ara kafelerde çalışmak zorunda kalıyorum. Ama oralarda da az para verip çok çalıştırıyorlar. Radyo ve televizyon bölümünü okumak istiyorum. Ama okuduktan sonra yine bir markette çalışmak zorunda kalmamalıyım.İşsiz kalmak da korkutucu geliyor. Mutsuz hissediyorum ve gelecek kaygım oluyor. Ama hala bir şeylerin değişeceğini düşünüyorum. Ümidim var.”
Kadıköy’de zaman geçirmeyi ise çok sevdiğini ifade eden Alabacak, “Kadıköy’de kendimi rahat hissediyorum. Kıyafetimden ve saç rengimden dolayı kimse beni yargılamıyor. Sosyalleşebileceğim çok fazla alan var.” dedi.
“BİR ARADA OLURSAK HER ŞEY GÜZEL OLUR”
Yeditepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olan ve şu an İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde çalışan 25 yaşındaki Karahan Çetinkaya ise şunları söylüyor: “Ailemle yaşıyorum ve çalıştığım için kendimi şanslı hissediyorum. Ama genç olarak ülkenin içinde bulunduğu durum beni endişelendiriyor. Karamsar hissetmek durumunda kalıyorum. Gençler barınmada, sosyalleşmede zorluk yaşıyor. En basit bir çay içmeden mahrum kalıyor. Kendini geliştiremiyor. İyi bölümlerden mezun olan ama iş bulamayan, bulsa bile düşük ücretlere çalışan tanıdıklarım var. Mutsuz olduklarını görüyorum. Zor durumlar yaşıyoruz. Ama birlikte ve yan yana olduğumuz sürece herşey güzel olacak.”
Doğma büyüme Kadıköylü olan Çetinkaya, Kadıköy’ün sokaklarında dolaşmayı, parklarında dinlenmeye ve kafelerinde çay içmeyi de çok sevdiğini söyledi.
“ÇOĞU ARKADAŞIM YURT DIŞI PLANI YAPIYOR”
“Ülkenin siyasal ve ekonomik ortamı gençlerin ruh halini derinden etkiliyor.” diyen Tıp fakültesi öğrencisi Ecenaz Akman da “Hepimiz bir yandan geleceğe dair kaygılar taşıyoruz. Birçok arkadaşım yurt dışına gitme planları yapıyor. Ancak ülkemizi sevmemek ya da başka yerlerin çok iyi olması nedeniyle değil, çoğu zaman çalışma şartları ve ekonomik belirsizlik nedeniyle buradan gitmeyi düşünüyoruz. Burada rahatça kendi dilimizde konuşabiliyoruz, kendimizi güvende hissediyoruz. Başka bir ülkede kendimi ifade etmem ve ülkemde yaşıyormuş gibi hissetmek ise çok zor.” diye konuştu.
Kadınların ülkede ayrı bir korku ve kaygı yaşadığını belirten Akman “Kadın olarak her dışarı çıktığımda, ‘bir şey olmayacak’ diyorum. Ama bir şeyler oluyor ve bunlar engellenemiyor. Birçok kadının güvenliği tehdit altında. Bunlar basit değil. Her kadın, her genç bu endişeleri taşıyor. Tıp okuyorum ve ilerde mesleğimi yapacağım zamanda acaba şiddete maruz kalır mıyım diye düşünüyorum. Bu çok yıpratıcı bir his.” diye konuştu.
“SAĞLIKTA ŞİDDET KORKUTUYOR”
Bir diğer Tıp fakültesi öğrencisi Bengisu Zeren de Akman ile benzer kaygıları yaşadığını dile getiriyor: “Tıp fakültesinde kendimize bir branş seçerken, sadece neyi yapmak istediğimiz değil, hangi branşın daha çok para kazandıracağını da düşünmek zorunda kalıyoruz. Çünkü bir kadın olarak kendi ayaklarımızın üzerinde durmalıyız. Örneğin çocuk onkolojisi, çok zor ve düşük maaşlı bir alan. Ama ruhsal olarak kendimi tatmin edebileceğim bir bölüm. Bu seçim benim için zorlayıcı, ama bunu yapmalıyım.”
Ayrıca sağlık çalışanlarına uygulanan şiddete de dikkat çeken Zeren, “Bir doktorun ya da sağlık çalışanının şiddet gördüğünde, şiddeti yapanın cezalandırılmaması, bunu yapanları cesaretlendiriyor. Şiddet arttıkça, bizler de kendimizi savunmak zorunda kalıyoruz. Kadın olarak bu daha da zorlayıcı.” dedi ve devam etti: “Atatürk’e 19 Mayıs’ı gençlere armağan ettiği için teşekkür ediyorum. Onun istediği gibi bir genç ve doktor olmayı hedefliyoruz.”
İŞSİZLİK VE EĞİTİM KAYGISI
Yine bir doktor adayı olan Yağmur Kalender ise şunları söyledi: “Öğrenciler istediği bölümü okuyamıyor. Birçok arkadaşım mecburiyetten Tıp fakültesini seçti. Çünkü mezun olduktan sonra işsiz kalmak istemiyor. Devletin öğrencilere sağladığı maddi destek de yetersiz.” Kadıköy’ün kendilerine sunduğu olanaklardan da bahseden Kalender, “Kadıköy’de gençler için pek çok sosyal etkinlik var. Burada kendimizi güvende hissediyoruz, birbirimize destek oluyoruz. Kadıköy, gençler için gerçekten özel bir yer.”