İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Planlama Ajansı’nın her ay hazırladığı kent gündemi raporu bu defa gıda fiyatları krizinin çocuklara etkilerini masaya yatırdı. “Gıda Krizinde İlk Kurtarılacaklar: Çocuklar ve Okul Yemeği Programları” adlı raporda yer alan bilgilere göre,Türkiye, benzeri görülmemiş bir gıda fiyatları krizi yaşıyor. Ülkemizdeki gıda fiyat artışları dünya ortalamasının oldukça üzerinde seyrederken, Türkiye, sırasıyla Zimbabve, Lübnan ve Venezüella’nın ardından dünyanın en yüksek dördüncü gıda enflasyonuna sahip ülke konumunda. Yapılan araştırmalar, gıda fiyatları arttıkça öğünlerin atlandığını, gıdaya erişim imkânlarının hızla kötüleştiğini gösteriyor. Türkiye de sağlıklı gıdaya erişim ve beslenme konusu, uluslararası karşılaştırmalara göre 2020 yılı öncesinde dahi olumsuz göstergelere sahipken, son yıllarda yaşanan enflasyonla birlikte göstergeler daha çok gerilemiş durumda.
“İLK DEFA YÜZDE 100’ÜN ÜZERİNDE”
Raporda, gıda enflasyonun çizdiği olumsuz tablonun anlaşılabilmesi için İTO’nun 1968 yılı verilerine de yer verildi. Buna göre bugün yaklaşık son 25 yılın en yüksek (2001 krizinden dahi daha yüksek) enflasyonunu yaşayan İstanbul’da, 1979 yılından bugüne bakıldığında 1994-1995 ve 1997-1998 yılları arası hariç enflasyon ilk defa yüzde100’ün üzerine çıkmış durumda. İPA tarafından hazırlanan İstanbul Yaşam Maliyeti araştırması da benzer bir tablo sunuyor. Geçtiğimiz Aralık (2021) ayından Ağustos (2022) ayına kadar İstanbul Yaşam Maliyeti yıllık artış oranı yüzde 55’ten yüzde102’ye çıktı.
İstanbul’da farklı konu başlıklarında aylık değişimleri takip eden en önemli araştırmalardan İstanbul Barometresi’ne göre sağlıklı beslenme konusundaki endişeler artarken, İstanbullular artan endişeyle ters orantıda porsiyonlarını daha da küçültüyor. Buna göre Temmuz 2022’de alt sosyoekonomik seviyeye ait katılımcıların yüzde 73,1’i, genel katılımcıların ise yüzde 61,8’i yeterli gıdaya ulaşamayacağından endişe ettiğini belirtti. Yine aynı araştırmaya göre alt sosyoekonomik seviyeye ait katılımcıların yüzde 80,1’i maddi yetersizlikten dolayı tercih ettiği gıdaya erişemediğini vurguladı.
AVRUPA’NIN ZİRVESİNDE YER ALIYOR
Peki gıda fiyatlarında yaşanan kriz çocukların beslenme şekillerini nasıl etkiliyor? Raporda yer alan bilgilere göre, Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı tarafından hazırlanan Açlık Haritası’na göre haziran (2022) ayında Türkiye’de 14,8 milyon kişi yetersiz besleniyordu (WFP, 2022).Yine haziran verilerine göre Türkiye’de 100 bin çocukta akut yetersiz beslenme (aşırı zayıflık), yaklaşık 350 bin çocukta ise yetersiz beslenme kaynaklı bodurluk (kronik yetersiz beslenme) görülüyor. Yetersiz beslenmenin bir diğer göstergesi olan yüksek kilo ve obezite oranlarında Türkiye, Avrupa’nın zirvesinde yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) uluslararası en güncel verilerine göre Türkiye, 2016 yılında yüzde 66,8 obez ve yüksek kilolu oranına sahipti (WHO, 2022). Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa bölgesinde nüfusu 10 milyonun üzerinde olan ve en yüksek kilo-obez oranlarına sahip ilk dört ülkenin oranları karşılaştırıldığında Türkiye için tarihsel eğilimin çok olumsuz bir tablo oluşturduğu görülüyor.
İstanbul için ise bu oranlar Türkiye ortalamasının da üstünde. Türkiye’de yüksek kilolu ve obez birey toplam oranı 2010-2017 yılları arasında yüzde 64,9’dan yüzde 70,7’ye, İstanbul’da yüzde 67,1’den yüzde 72,5’e yükseldi. Bu durum, düşük kilolular da çıkarıldığında Türkiye nüfusunun sadece yüzde 27,7’sinin normal kilolu olduğunu gösteriyor. Yüksek kilo ve obezite konusundaki mevcut eğilim, bu oranların çok daha yükseleceğini gösteriyor. Yakın zamanda yayımlanan ve 161 ülke için öngörülerde bulunan bir makaleye göre yapılan hesaplama Türkiye’de obez ve yüksek kilolu oranının 2060 yılında yüzde 94,2’ye ulaşacağı, böylece Türkiye’nin, nüfusu 20 milyonu geçen ülkeler arasında dünyanın en yüksek obez ve yüksek kilolu oranına sahip ülke olacağı öngörüsünde bulunuyor.
Raporda, sağlıklı gıdaya erişim ve sağlıklı beslenme konusunda en kırılgan kesimin çocuklar, en acil müdahale gerektiren alanın da çocukların beslenmesi olduğunun altı çizildi. “Dünya genelinde pek çok ülkede onlarca yıldır uygulanan ve Türkiye’deyse sürekli ertelenen okul yemeği programı (OYP), en ivedi ihtiyaç olarak öne çıkıyor.” ifadelerinin yer aldığı raporda bu konuda şu bilgilere yer verildi: Türkiye’de çocukların, küresel göstergelere göre hayli yüksek oranda yoksulluk yaşadığının altı çizilmeli. 0-17 yaş arası yoksullukta Türkiye, bütün İktisadi İş birliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) ülkeleri arasında en güncel verilere göre Kosta Rika’nın ardından en yüksek orana sahip ikinci ülke konumunda. TÜİK verileri de tablonun kötüleştiğini gösteriyor. Hem toplam çocuk yoksulluğu oranı hem de farklı alt yaş kırılımları beş yıl öncesine göre daha da kötü durumda olduğumuzu gösteriyor.”
ACİL ÇÖZÜM: “OYP”
Rapora göre çocukların sağlıklı beslenmesini güvence altına almaya dair on yıllardır en temel uygulama, okullarda yemek programları olarak öne çıkıyor. Dünyanın pek çok ülkesinde farklı ölçeklerde uygulanan programlarla merkezi yönetimler, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları ile iş birliği içerisinde çocuklara ücretsiz gıda hizmeti sunuluyor. Dünya örneklerine bakıldığında Avrupa’da İsveç, Finlandiya, İskoçya ve Galler’de bütün çocuklara; İngiltere, Slovenya, Portekiz, Fransa ve İtalya’da ise ailelerin gelir durumuna göre okullarda ücretsiz yemek sunuluyor. Bütün programlar merkezi hükümet tarafından koordine edilirken yerel yönetimlerin yürütücülüğünde uygulanıyor. Bu programların çok büyük bir kısmında yemeklerin sadece ücretsiz sunulmasına değil meyve-sebze ve protein ağırlıklı gıdaların payının artırılmasına, atıkların asgariye indirilmesine, yerel üretimin teşvik edilmesine öncelik veriliyor.
Ancak sadece taşımalı eğitimden ve pansiyon hizmetinden yararlanan öğrencilere yönelik sunulan okul yemeği uygulamasının genişletilmesine yönelik adımlar şimdilik sadece plan ve programlarda kalmış durumda. Benzer şekilde okullarda satılacak gıda ürünlerine sınırlama getiren ve aynı yılın eylül ayında yürürlüğe girecek şekilde Haziran 2019’da duyurulan “Okul Gıdası” uygulaması her yıl erteleniyor. “Okul Gıdası” uygulaması son olarak 2023-2024 eğitim yılının başlangıcına ertelendi.
Raporun sonuç kısmında şu önerilere yer verildi:
• MEB bütçesinin toplam bütçe içerisindeki payı artırılmalı,
• MEB bütçesi, öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde ilgili kalemlerin payı arttırılarak güncellenmeli.
• Kalkınma planları, stratejik planlar ve yıllık programlarda vadedilen okul yemeği programı için bütçe ve finansman oluşturulmalı.
• Okul yemeği programları, bütçe ve planlarda sabit bir kalem olarak yer almalı, yıldan yıla değişim göstermemeli.
• Milli Eğitim Bakanlığı’nın il ve ilçe teşkilatları, okul yemeği başta ilgili konularda ilçe belediyeleri ile bütçe ve sorumluluğu paylaşmalı, söz konusu programa erişim yerel yönetimlerle işbirliği içinde kolaylaştırılmalı.
• Büyükşehir belediyelerine, ilçe belediyelerinin kendileri arasında ve MEB ile koordinasyonu konusunda görev ve yetki tanımlanmalı.