Gıda fiyatları neden artıyor?

Artan gıda fiyatları hakkında konuştuğumuz Yerküre Yerel Çalışmalar Kooperatifi Ortağı Orkun Doğan, “Toplumun önemli bir kesimi artık fiyatların yüksekliğine, yükselişine şaşırmıyor. Yüksek enflasyon dönemindeki düzenlemeler sonucundaki varlık transferi ile daha da zenginleşen kesimleri bir yana bırakırsak, toplumun çoğunluğunun alım gücü düştü” diyor

15 Ağustos 2024 - 13:22

Ülkemizde son zamanlardaki gıda artış fiyatları herkesin gündeminde. Özellikle mevsim meyveleri ve sebzelerinin yüksek fiyatları her gün şaşkınlık yaratıyor. Biz de gıda fiyatlarının neden arttığını ve ileride bizi nelerin beklediğini öğrenmek için Yerküre Yerel Çalışmalar Kooperatifi Ortağı Orkun Doğan ile konuştuk.

Orkun Doğan, öncelikle uzun süredir yüksek enflasyon koşulları altında yaşadığımızı ve enflasyonun ekonomik bir olgu kadar toplumsal ve siyasal bir mesele olduğunun altını çiziyor. Doğan, “Bence toplumun önemli bir kesimi artık fiyatların yüksekliğine, yükselişine şaşırmıyor. Yüksek enflasyon dönemindeki düzenlemeler sonucundaki varlık transferi ile daha da zenginleşen kesimleri bir yana bırakırsak, toplumun çoğunluğunun alım gücü düştü; bu artık şaşkınlığın ötesinde bir yanda çaresizlik, umutsuzluk, geleceksizlik gibi duygular doğururken bir yandan da isyan ettiriyor” diyor.

  • Mevsimlik meyve ve sebzelerin yüksek fiyatları vatandaşı şaşırtıyor. Bu fiyatların nedenleri sizce neler?

Türkiye’de gıda fiyatlarında yaşanan artışlar bir süredir iktidardan muhalefete, medyadan akademiye herkesin gündeminde; ama en çok da alım gücü düşen, yeterli ve dengeli beslenme ihtiyacını karşılamakta günden güne güçlük çekmeye başlayan toplumsal kesimlerin gündeminde. Gıda enflasyonunun sadece bir boyutunu oluşturduğu tarımsal üretim ve gıda tedarik sistemine dair yaşanan sorunlar pandemi sonrasında ve iklim krizinin etkileriyle daha da öne çıkıyor. Fiyatlardaki artışlar sürerken, artan işsizlik ve gelirlerdeki düşüş sebebiyle daha çok sayıda insan yeterli ve besleyici gıdaya fiziksel ve ekonomik olarak erişmekte zorlanmaya başladı. Diğer yanda ise daha fazla sayıda çiftçi üretim maliyetlerini karşılamakta ve borçlarını ödemekte zorluk yaşadığını ifade ediyor. 

Gıda fiyatlarında ve gıda fiyatları altında yaş meyve sebze fiyatlarındaki yüksek artışların ve pazarlardaki can yakıcı fiyat etiketlerinin nedeni genel olarak yüksek enflasyon; yani yüksek enflasyona yol açan yanlış politikalar, ekonomi yönetimi, siyasi tercihler… 

Kısır bir döngüyle karşı karşıyayız gıda fiyatlarında göreceli yüksek artışlar enflasyonun yükselmesine neden oluyor, yüksek enflasyon da yüksek enflasyona yol açan etmenlerin üstüne kendi başına diğer emtia fiyatlarında olduğu gibi gıda fiyatlarını da körüklüyor. 

TARLADAN SOFRAYA FİYAT FARKI

  • Tarladan markete gelene kadar ürünlerin fiyatları ne gibi değişiklikler gösteriyor?

Gıda ürünleri fiyatlarına ilişkin hepimizin malumu bir diğer konu da yaş sebze ve meyveler gibi mevsimsel ürünlerin tarla fiyatı ile market fiyatı arasında ciddi bir fark olması. Ürünün tarladan soframıza gelene kadar geçen sürede taşınma, ellenme, ambalajlanması, istiflenmesi, nakliyesi bir yana tüm süreçlerde verilen kayıp olan (fire) miktarları düşündüğümüzde böyle bir farkın olması normal. Ancak bu farkın derecesi üstüne konuşmaya, araştırmaya ihtiyaç var. 

  • Bu fark üzerinde yapılmış herhangi bir çalışma yok mu?

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) önemli bir kısmı işlenmemiş taze sebze ve meyveler olmak üzere, diğer temel gıda ürünlerini de içeren bir ürün listesi üzerinden tarla, hal, pazar ve market fiyatlarını belirli aralıklarla derliyor ve karşılaştırmalı birlikte sunuyor. Karşılaştırmanın 7 ila 8 senelik haber bültenlerine ulaşmak mümkün. Çalışmanın ham verilerini yayımlamadıkları için ciddi bir karşılaştırma yapamasak da belirli ürünlerin üretici ile hal, pazar ve market fiyatları arasındaki farkları, farklı yılların aynı dönemleri için karşılaştırabiliyoruz. Sonuç olarak da market fiyatları ile üretici fiyatları arasında yüzde 200 ila yüzde 300’lere dayanan bir fark olduğu görülüyor. 

Tarla ile market fiyatları arasında normal olarak bir makas var, bu fark kurda yaşanan dinamiklere, yakıt fiyatlarındaki göreli artışlarla, ihracattaki gelişmelere bağlı fazlaca açılabiliyor. TZOB verileri her ne kadar yaşadığımız dönemde, önceki dönemlere göre makas bacaklarının o kadar açık olmadığına işaret etse de bir çeşit domatesin üreticisi ürünlerini yollara dökmek durumunda kalırken, kentlerde domates salçası, domates konservesi yapma dönemi geldiğinde domates fiyatlarına dikkat etmek gerekecek. 

BUGÜNÜ KURTARMA ÇABASI…

  • Gıda fiyatlarının artışını önlemek için neler yapılabilir?

Hükümet çözümü genel olarak enflasyonu düşürmekte görüyor, kısmen de haklılık payı var. Zeytinyağı ve salça gibi işlenmiş ürünlerine getirilen ihracat yasakları ile yurt içi arzı desteklenerek bu ürünlerde fiyatlar dizginlenmeye çalışılıyor. Ancak bugünü kurtarma çabası en nihayetinde market raflarındaki fiyatları düşürmediği gibi üreticiler nezdinde ciddi bir fiyat düşüşü ve gelir kaybına yol açıyor. 

Gıda fiyatlarındaki artışı önlemek ya da en azından gıda enflasyonunu TÜFE’nin altına çekebilmek için özellikle tarımda var olan yapısal sorunlara dair atılması gereken adımlar uzun zamandan bu yana tartışılıyor. Üreticilerin planlama, uygulama ve denetleme süreçlerine katıldığı bir üretim planlaması yapılması gerekiyor.  

  • İlerisi için düşünceleriniz neler, fiyat artışları devam edecek mi?

Uygulanmakta olan kalkınma ve tarım politikaları tarımsal üretimin en önemli bileşeni olan küçük üreticileri üretimde tutmaya dair bir çözüm getiremiyor. Üreticiler artan girdi maliyetleri ve aynı oranda artmayan üretici fiyatları nedeniyle üretimde kalmaya devam etse de ancak daha çok borçlanarak üretimi sürdürebiliyor. Türkiye’de tercih edilen kalkınma yaklaşımı nedeniyle ekilen ve dikilen tarım alanları, çayır ve mera arazileri sanayi, enerji, maden ve inşaat gibi başka kullanım alanlarına tahsis edilerek tarımsal üretimin dışına çıkıyor. Ekilen araziler ise yanlış uygulamalar sonucunda hem erozyon hem kimyasal kirlenme sebebiyle gitgide çoraklaşıyor. Üretimin teşvik edilmemesi sebebiyle tarım toprakları âtıl kalıyor. Her geçen yıl etkilerini daha yıkıcı bir şekilde deneyimlediğimiz iklim krizinin tarım üretimine etkilerini incelemek, araştırmak ve bu hususta önlemler almak adına bir eylem planı ortaya konmuyor.  

Gıda fiyatlarını indirmek amacıyla yer yer ithalata başvurmak veya gümrük vergilerini sıfırlamak, ihracat yasakları koymak gibi dışsal müdahaleler yapısal sorunları çözmekte başarılı olmuyor. Eğer kır yaşamını, orada yaşayanların devletin vatandaşına sağlamakla yükümlü olduğu sağlık, eğitim ve temiz bir çevre gibi en temel haklara erişebilmesini sağlayacak şekilde iyileştiremezsek, tarım arazileri ile meraları koruyamaz ve sürdürülebilir kılamazsak, biyoçeşitliliğe ve yerel tohumlara sahip çıkamazsak, üreticileri emeklerinin karşılıklarını alabilecekleri şekilde, yeniden üretime yöneltecek alternatif politikaları hayata geçiremezsek, gıda zincirlerinde daha adil ve şeffaf bir dağıtım ve satış sistemini ihdas edemezsek gıda enflasyonunu konuşmaya devam ederiz.  

TÜRKİYE DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

  • Pandemi sonrası dünyada artan bir gıda enflasyonu vardı, bu durum hala devam ediyor mu? Sona erdiyse nasıl oldu? 

FAO’nun veri laboratuvarı dünya genelinde verilerine erişebildiği 148 ülkenin gıda fiyatlarındaki yıllık artış tahminlerini yayınlıyor. Temmuz ayı için dünya genelinde gıda fiyatlarında yıllık tahmini artış oranı yüzde 4,8, Türkiye’nin de dahil olduğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinde yüzde 3,6 iken, Türkiye için bu oran yüzde 58,2 olarak tahmin edilmiş. Bu oran ile yıllık gıda enflasyonun en yüksek olduğu Arjantin’den sonra ikinci ülke Türkiye oluyor. 

Dünyada pandemi ile başlayan gıda fiyatlarındaki yükseliş, devamında yaşanan politik krizler ve savaşlara da bağlı olarak hızlanmıştı. Food and Agriculture Organization (FAO) tarafından yayımlanan gıda fiyatları endekslerini incelediğimizde, fiyatlar 2020 sonlarından 2022 yılının ortalarına kadar daha önce olmadığı kadar yükselmiş devamında düşüşe geçmişti. Her ne kadar pandemi öncesindeki döneme göre, ortalama gıda fiyatları daha yüksek bir seviyede dengelenmişse de son dönemde fiyat artışları dünya genelinde dizginlenebildi. Bu nasıl mümkün olduğu ve ne kadar uzun süre geçerli olacak kuşkusuz ciddi bir incelemeyi ve değerlendirmeyi gerektirir. Ancak kısa yoldan şunlar ifade edilebilir: Bu dönemde öne çıkan gıda diplomasisi, gıda ürünlerinin de konu edildiği serbest ticaret anlaşmaları, korumacı politikalar, gıda üretimine yönelik teşvikler ve destekler birçok ülkenin, bölgesel ittifakların öncelikli gündemleriydi. Ülkeler bir yandan pandemi ve bölgesel savaşlarla zarar gören küresel gıda tedarik zincirlerini onarmak için ciddi bir gıda diplomasisi yürütürken bir yandan da yerel üretimi, yerel ve bölgesel pazarları geliştirmeye yönelik politikaları gündeme getirmeye başladılar. Bunu da tabii ki yaşadığımız iklim krizini gözeterek ve uyum sağlamaya çalışarak hayata geçirmeye çalışıyorlar. Tabi başta Avrupa’da olmak üzere dünyanın dört bir yanında patlak veren çiftçi eylemleri bu politikaların başarısını ve belki de sınırlarını gösteriyor. 

ÇİFTÇİ PROTESTOLARI

Bugünlerde Anadolu’nun farklı bölgelerinden çiftçi protestolarıyla ilgili haberler basına yansıyor. Önceki yıllardan da aşina olduğumuz bir durum yaşanıyor. Ne yazık ki, domates, biber, kavun ve karpuz gibi bazı ürünlerde kimilerine göre plansızlık ve politikasızlık nedeniyle kimilerine göre yanlış politikalar neticesinde, piyasa başarısızlığı, hüsran veya rezalet. Domates üreticileri ürünlerini toplamadan tarlada bırakıyor veya bin bir zahmet yetiştirdiği ve topladığı ürünlerine alıcı bulamadığı için çöpe dökmek zorunda kalıyor. Bu duruma isyan eden bazı üreticiler traktörleri ile yolları kapatarak protesto amacıyla ürünlerini yollara döküyorlar. Önceki yıllarda önemli fiyat artışları ve depo baskınlarıyla gündeme gelen patates ve soğanda da bu sezon durum farklı değil.

DOMATESİN İSTANBUL FİYATI

Domatesin tüketileceği yerdeki fiyatı; hangi kalite domatesin, hangi kanallarla ne kadar el değiştirerek ne kadar zaiyatla ne kadar mesafe taşındığına göre değişiyor. İstanbul özelinde ise hangi köprüden taşındığı, hangi noktadan satın alındığına bağlı olarak belirleniyor. Yani işin içine mazot, köprü parası, hal rüsumu, kira, vergi, nakliyecinin-aracının-perakendecinin emeği, masrafı, kârı, riski giriyor. İstanbul ve çeperi ve hatta Marmara Bölgesi gıda üretimden maddi ve manevi olarak uzaklaştıkça, İstanbul gıda fiyatlarının daha çok arttığı bir şehir haline geliyor. 

 


ARŞİV