GÜNCELLENDİ- Acıbadem'deki inşaattan lahit çıktı

Acıbadem’deki inşaat kazısında bulunan lahit için açıklama yapan Arkeologlar Derneği İstanbul Şube Başkanı Yiğit Ozar, tarihi bulguların yok olmaması için Kadıköy’le ilgili 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı kararı alınması gerektiğini söylüyor

01 Mart 2018 - 11:19

Geçtiğimiz aylarda yıkılan Acıbadem’deki General Ali Rıza Ersin Teknik ve Mesleki Lisesi’nin inşaat alanında kazı yapılırken tarihi bulgular çıktı. Lisenin arazisinde hafriyat çalışmaları sürerken, alanda su kanallarına ait olduğu tahmin edilen parçalar ve tarihi bir mezar olan lahit ortaya çıktı.

Lisenin yanında bulunan 60. Yıl Anadolu İlkokulu’nun çalışanları durumu fark edince polise ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne haber verdi. Kazı alanına gelen İstanbul Arkeoloji Müzesi uzmanları inşaat çalışmalarını durdurarak incelemelerde bulundu. Uzmanlar hazırladıkları raporu İstanbul 5 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na iletti. Koruma Kurulu’nun da hazırlayacağı rapora göre lahitin ve diğer tarihi bulguların taşınması bekleniyor. Kurulun vereceği karara göre söz konusu inşaat alanında arkeolojik kazı da yapılabilir. Tarihi parçaların hangi döneme ait olduğu yapılan incelemelerden sonra ortaya çıkacak.

“MÜZE DENETİMİNDE YAPILMALI”

Arkeologlar Derneği İstanbul Şube Başkanı Yiğit Ozar konuya ilişkin Gazete Kadıköy’e açıklama yaptı. Antik Kalkhedon kentinin bugünkü Caferağa, Osmanağa ve Rasimpaşa mahallelerini kapsadığını söyleyen Ozar, “Altıyol, Söğütlüçeşme ve Yeldeğirmeni’nde tespit edilebilen mezarlar nedeniyle de bu bölgelerin ‘Nekropolis’(mezarlık) olduğu düşünülüyor.” dedi. Acıbadem’de ayrıca söz konusu okul yakınlarında açığa çıkarılan Geç Antik-Bizans dönemine tarihlenen ve tescillenmiş sarnıç kalıntılarının olduğunu hatırlatan Ozar,  “Marmaray projesinin Ayrılıkçeşme istasyonu için yapılan kazılarda da arkeolojik bulgulara ulaşıldı. Üzerindeki çağdaş yerleşim nedeniyle Kalkhedon antik kentini tamamen kazmak mümkün değil, bu yüzden bu tür temel kazılarının müze denetiminde yapılmasıyla elde edilecek veriler eksik bilgileri tamamlamak için önemli. Acıbadem’deki lahit de bu açıdan önemli. Ancak ihbar yapılana kadar geçen süreçte ne kaybettiğimiz, katmanlar hakkında bilgimiz sınırlı olacak. Elbette bu kayıp lahitin bulunduğu konum üzerinden değerlendirmesini de zorlaştıracak.” diye konuştu.

“SİT BAŞVURUMUZ KABUL EDİLMELİ”

Sadece fotoğrafa bakarak tarihi bulguların hangi döneme ait olduğunu söylemenin doğru olmadığını ifade eden Ozar, “Burada bizim için sorun lahitin tarihi değil, bu kazıların müze denetiminde yapılmasını sağlayacak bir düzenlemenin yıllardır yapılamamış olması.” dedi.

Kadıköy’de yapılan denetimsiz kazıların yarattığı tahribata da dikkat çeken Ozar, şöyle konuştu: “Kadıköy’ün farklı yerlerinde bu tür temel kazılarında bugüne kadar tespit edilebilen arkeolojik bulgular, ilçenin arkeolojik potansiyelini kanıtlamamız için yeterli. Ancak, bu arkeolojik bulgular çoğunlukla ihbar sonucu tespit edilebiliyor. Eğer müteahhit bildirmezse ya da vatandaş ihbar etmezse bu arkeolojik kalıntılar yok edilebiliyor. Bu her zaman proje yürütücülerinin inşaatlarını ilerletebilmek için uygulayacakları art niyetle de ilgili değil. Lahit, duvar kalıntısı gibi görsel olarak kolayca fark edilebilecek bulgular içeren arkeolojik katmanlar dışında, ancak arkeologların fark edebileceği daha belirsiz izler, örneğin organik kalıntılar içeren katmanlar da olabilir. Bu izler müze denetimi dışında, uzmanlar olmadan yapılan kazılarda fark edilemeyeceğinden kolaylıkla gözden kaçabilir ve yok edilir.”

Ozar’ın önerisi ise tesadüfi bulgular ve ihbarlar sayesinde arkeolojik potansiyeli kanıtlanmış Kadıköy için III. derece arkeolojik sit alanı kararı alınması. Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi’nin 2011 yılında ilgili koruma bölge kuruluna  “Antik Khalkedon’un sınırlarının tam olarak belirlenmesi ve III. derece arkeolojik sit ilan edilerek inşaat faaliyetlerinin müze denetimi altında yapılması”  için başvuruda bulunduğunu söyleyen Ozar,  “Bu başvurumuz hala sonuçlanmadı, ama aradan geçen zamanda bölgedeki denetimsiz inşaat kazılarında arkeolojik bulguları kaybetmeye devam ediyoruz. Üzerindeki izlerden, kepçenin ağzından son anda kurtulduğu anlaşılan bu lahit de bize bu durumun önemini ve aciliyetine işaret ediyor. İlgili koruma bölge kurulunun bu konuda korumadan yana karar üretmesi ve sit başvurusunu kabul etmesi gerekiyor. Bu konuda Kadıköy Belediyesi’nin de sorumluluk alması önemli.” değerlendirmesinde bulundu

BİLDİRMEK ZORUNLU

2683 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na göre taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını bulanlar, sahip oldukları veya kullandıkları arazinin içinde kültür ve tabiat varlığı bulunduğunu bilenler en geç üç gün içinde, en yakın müze müdürlüğüne bildirmek zorundalar. Bunun aksini yapanlar ise söz konusu yasaya uymadıkları için suç işlemiş sayılacaklar. 


ARŞİV