'Öğretmenler Cumhuriyete sahip çıkmalı'

86 yaşındaki emekli öğretmen Seyyare Ergin, hayatını eğitime vermiş. Ergin, “ Öğretmenler Cumhuriyetimize ve 24 Kasım’a sahip çıkmalı.

21 Kasım 2014 - 12:09
86 yaşındaki emekli öğretmen Seyyare Ergin, hayatını eğitime vermiş.  Ergin,  “ Öğretmenler Cumhuriyetimize ve 24 Kasım’a sahip çıkmalı. Memleketimizin çocuklarını imam hatiplere, camilere teslim etmemeli” diyor.

Aysel KILIÇ

Seyyare Ergin 86 yaşında. Bir Cumhuriyet kadını olan Ergin, hayatını eğitime adamış.  Çocuk yaşta öğretmenliğe olan sevdası, O’nu Silifke’den İstanbul’a taşımış.  Ergin, dönemin en iyi okullarından biri olan Çapa Öğretmen Okulu’nda okumuş. İlk ataması Anadolu’ya yapılmış. Afyon Dinar’daki  kısa görevinin ardından doğum yeri olan Silifke’de öğretmenlik yapmış. Silifke’nin küçük bir köyünde 13 yıllık hizmetinin ardından, hayat onu yeniden İstanbul’la buluşturmuş.  1995’te İstanbul Çatalca’ya ardından Süleymaniye’deki Mimar Sinan İlköğretim Okulu’na atanmış. Fedakâr ve mesleğine bağlı olan Ergin daha sonra da Kadıköy’deki Rum Okulu’na yönetici olarak getirilmiş.  Ergin 40 yılını eğitime adamış.
 24 Kasım Öğretmenler Günü yaklaşırken, biz de emekli öğretmen Seyyare Ergin’i Moda’daki evinde ziyaret ettik.  Moda’da Ergin’in tanımayan yok.  Fötr şapkası, kendine has giyim tarzı ve sıcak sohbetiyle semtin gönlünde taht kuran Ergin, Atatürkçü Düşünce Derneği üyesi.  Ergin,  evden geriye kalan zamanını Caferağa’daki  Dernek’i ziyaret ederek geçiriyor.  Kedisi  “Tarçın”la bizi evinde karşılayan Ergin’le hem albümlerine bakıyoruz hem de sohbet ediyoruz.   Ergin, Her bir fotoğraftaki anını heyecanla ve duygu yüklü ses tonuyla anlatıyor.
 
“ATATÜRK İÇİN ÇOK AĞLADIM”
“Arkadaşlarım gibi ben de öğretmen okullarını seçtim. 6 çocuğu olan babamın hali vakti yerindeydi, hepimizi okuttu” diye hikâyesine başlayan Ergin şöyle devam ediyor:  “ İstanbul’a geldim ve Çapa Öğretmen Okulu’na girdim. Fatih’te bir yurda yazıldım.  Üç senem okul ve yurt arasında geçti. Mutluydum…”  Fotoğraf albümüne bakarak, daha eskilere giden Ergin Atatürk’ün hayata veda ediş gününü de şöyle anlatıyor: “ O gün anneme bir misafir gelmişti.  Ah Emine Hanım, rüyamda başparmağıma arı soktu, çok sızlandım,  sanırım Atatürk’ümüz ölecek, dedi. Ondan sonra ben ağlamaya başladım. Meğerse Atatürk ölmüş. Bayraklar yarı indirildiğini görünce, tamam  Atam ölmüş, dedim. Ogün hiç uyumadım, sabah kadar ağladım… Ben Atatürk’ü görmedim ama O benim için her zaman çok değerliydi .”
 
“ELEKTRİKSİZ KÖYDE AZİMLE ÇALIŞTIM”
Elektriksiz günlerde Silifke’nin bir köyünde geçen anılarına geçen Ergin, “ 1940’lı yıllardı,  Silifke’nin köyüne atanırken yanımda ne tencere- tava, ne giysim vardı.  O zamanlar köyde elektrik de yoktu.  Azimle görevimi yapmaya çalıştım. Talebelerim için gecemi gündüzüme kattım. Okumak her şeyden önemliydi. Erkekler ve kızlar okumalı, Cumhuriyet’e sahip çıkmalıydı. Neyse ki Silifkeliler okumayı seviyordu, çocuklarını okutuyordu. Bu beni mutlu ediyordu” diyor.
 
MİMAR SİNAN’DAN  RUM OKULUNA…
Ergin, İstanbul’daki anılarına ilişkin ise şunlar söylüyor: “Mimar Sinan İlköğretim Okulun’da da çok fedakârca çalışıyordum.  Mimar Sinan’ın ölüm gününde, okuldaki talebelerimle, elimizde çiçeklerle Mimar Sinan’ı mezarında ziyaret ettik. Mimar Sinan da benim için çok değerliydi.  Çünkü ülkemize çok katkıda bulunan insanlardan biri. “ Ergin daha sonra Kadıköy Rum Okulu’na yönetici olarak atanmış: “Rum okuluna yönetici olarak verdiler. Ben Rumca bilmiyorum, dedim ama beni dinlemediler. Senin Rumca bilmen gerekmez, seçkin bir öğretmen olduğun için seni oraya yönetici yapıyoruz, dediler.  Bana verilen görevi severek yerine getirdim, 20 yıl burada çalıştım.”
 
“OKULLAR YERİNE CAMİ YAPILIYOR”
Ergin’in evinin duvarlarında Atatürk posterleri ve Türk Bayrağı asılı. Atatürk’ün resmi önünde saygıyla duran Ergin, bugünkü Hükümeti ve eğitim sistemine olan tepkisini dile getiriyor:  “Atatürk yaşasaydı Türkiye bu halde olmazdı. Atatürk döneminde halk mektepleri açılmıştı, kadınlar okuyordu. Bugün Atatürk olsaydı, dünyanın en değerli milleti olurduk. Bugün ise kadınların okumaması için çabalıyorlar. Öğretmene değer verilmiyor,  okullar yerine cami yapılıyor, okullar imam hatiplere dönüştürülüyor…  Olduğun yerde ibadet edebilirsin ama evde çocuklara eğitim veremezsiniz. Bu kadar camiye ne gerek var! Bugünkü öğretmenler de talebeler de çok şanssız. “ Seyyare Ergin öğretmenlere  bir mesajı vardı:   “ 24 Kasım’a, Cumhuriyetimize sahip çıksınlar. Memleketimizin çocuklarını imam hatiplere, camilere teslim etmesinler.”
Seyyare Ergin,  emekli bir memur olan eşi Gıyasettin Ergin’i 10 yıl önce kaybetmiş ve 6 kardeşinden sadece biri hayatta.  Moda’daki evinde kedisi Tarçın’la yaşayan Ergin, evini de Darüşşafaka’ya bağışlamış.

ARŞİV