Öğretmenler “yurtlarından” vazgeçmiyor

Türkiye Emekli Öğretmenler Derneği üyeleri, Fatma Şadiye Toptani Öğretmenevi olarak bilinen tarihi köşkün Sultan Selim Han-ı Kadim Vakfı’na devredilmesini protesto etti

29 Haziran 2020 - 15:33

Kızıltoprak’taki Fatma Şadiye Toptani Öğretmenevi olarak bilinen Kadıköy’ün tarihi köşkü, Sultan Selim Han-ı Kadim Vakfı’na devredildi. Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul 2. Bölge Müdürlüğü, Türkiye Emekli Öğretmenler Derneği’ne bir yazı göndererek köşkün tahliye edilmesini istedi. Kararı yargıya taşıyan Türkiye Emekli Öğretmenler Derneği ve Eğitim- Sen 2 No’lu Şubesi basın açıklaması düzenleyerek devir işleminin iptal edilmesini istedi.

“MİRAS HUKUKU YOK SAYILIYOR”

Bugün öğretmenevinin önünde yapılan eylemde basın açıklamasını Türkiye Emekli Öğretmenler Derneği Genel Başkanı Erdoğan Kadir Karadeniz okudu. Fatma Şadiye Toptani’ye ait olan söz konusu tarihi yapının 1967 yılında İstanbul İl Özel İdare Müdürlüğü ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yapılan protokolle Türkiye Emekli Öğretmenler Derneğine verildiğini söyleyen Karadeniz, şöyle devam etti: “Derneğimizin 1991 yılında aldığı kararla  Fatma Şadiye Toptani Öğretmenevi burada çalışmalarını sürdürdü. Öğretmenevi zarar ettiği gerekçesi ile kapatıldı. Biz dernek olarak protokollerden kaynaklanan yetkimiz ile bugüne kadar faaliyetlerimizi sürdürüyorduk. Ancak bugün Vakıflar Genel Müdürlüğü ahşap köşk ve bahçesinin, Sultan Selim Han-ı Kadim Vakfına  ait olduğunu ifade ediyor. Fatma Şadiye Toptani 1863 yılında bu köşkü satın almış  ve muallimler yurdu olarak kullanılsın diye muallimlere hibe etmiştir. Nasıl oluyor da muallimler yurdu olmak kaydı ile hibe edilen yer Sultan Selim Han-ı Kadim Vakfının oluyor? Miras hukuku yok sayılıyor. Mülkiyet hakkı kaldırıldı mı?”

YARGIYA TAŞINDI

Verilen kararı yargıya taşıdıklarını ifade eden Karadeniz, “Yürütmesinin durdurulması ve iptal edilmesi için dava açtık. Biz öğretmenler köşk ve bahçemizin hibe şartındaki amacına uygun olarak öğretmenlerin ve dostlarının dinlenebileceği bir tesis haline gelmesini istiyoruz. Kadıköy Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile işbirliği yaparak emekli öğretmenlerin ve dostlarının bahçemizde, huzur içinde kalmalarını, dinlenmelerini, Anadolu’dan gelen öğretmenlerin kalıp dinlenebileceği bir yer haline getirilmesini sağlayacağız.” dedi.

“TERK ETMİYORUZ”

Eyleme destek veren Eğitim-Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan da bir açıklama yaptı. “Öğretmenevleri, öğretmenlere rağmen kimseye devredilemez, gasp edilemez” diyen Aydoğan konuşması şu sözlerle sürdürdü: “Fatma Şadiye Toptani Öğretmenevi’nin Sultan Selim Han-ı Kadim Vakfı'na devredilmesi; bu ülkeyi yönetenlerin, karar alıcıların, siyasi iktidarın, bu memlekette tarih boyunca toplumsal dönüşümün, aydınlanmanın mücadele tarihini yazan öğretmenleri hedef almasıdır, yok saymasıdır. Öğretmenlerden korkuyorlar, eğitimden, bilimden, bilimsel eğitimden, özgür düşünceden korkuyorlar. Sultan Selim Han-ı Kadim Vakfı üzerinden gönderilen yazıda Türkiye Emekli Öğretmenler Derneği’ne ‘işgalcisiniz burayı boşaltın’ diyorlar. Asıl işgalci olanlar sizsiniz. Bu toprakların her yerinde, memleketin her köşesinde kamuya ait, halka ait alanlara, öğretmenlere ait alanlara sahip çıktık, sahip çıkacağız. Öğretmenevleri; sermayeye, ranta, dini yapılara, cemaatlere teslim edilemez. Yine şu anda yaptıkları gasptır, hukuksuzluktur, miras hukukunun yok sayılmasıdır. Türkiye Emekli Öğretmenler Derneği ve bu ülkenin tüm öğretmenleri, öğretmenevlerini yıllardır alın teriyle, emekle ayakta tuttular. Bu ülkede aydınlanma mücadelesi vermekten bir an olsun vazgeçmeyen tüm öğretmenler olarak öğretmenevlerine sahip çıktık, sahip çıkacağız. Terk etmiyoruz, boşaltmıyoruz.”

“MUALLİMLERE YURT”

Fatma Şadiye Toptani’nin 1952 yılında İstanbul 6.Noterliğinde yaptığı hibe senedinde şu ifadelere yer veriliyor: “Tevfik Amir Sokağında kain olup, Esatpaşa Köşkü adı ile maruf, mutasarrıfı bulunduğum köşkü bütün müştemilat, arsa ve sair kıymetleri ile birlikte İstanbul vilayeti birleşik idaresine muallimler yurdu olmak kayıt ve şartı ile birlikte, kendi rıza ve muvaffakatımla terk ve hibe ettim. İş bu köşkün daimi olarak muallimler yurdu olarak kalmasını ve maksadı hibenin hiçbir suretle değiştirilmemesi kati arzumdur.Bu hibeyi yapmakla derin bir hazzı manevi duymaktayım. Bu eserim memleketin irfanına hizmet edenlere küçük bir fayda sağlarsa benim için en büyük şeref ve mükafat olacaktır. Arzum bundan ibarettir.”

  


ARŞİV