Halk Sağlığı Tehlike Altında

Islah çalışması bir türlü bitmeyen Kurbağalıdere, tehlike saçmaya devam ediyor!

28 Ağustos 2014 - 16:38

Semra ÇELEBİ
Fotoğraflar: Berivan TANRIVERDİ
Fikirtepe, Kızıltoprak, Feneryolu ve Bahariye semtlerinin arasında yer alan Kurbağalıdere, 67 bin 680 metre uzunluğuyla Kadıköy çevresinin en uzun deresi konumunda. Küçük derelerin aktığı büyük bir havzaya sahip Kurbağalıdere, Kadıköy’de Marmara Denizi’yle buluşuyor ama bu dere Ümraniye ve Ataşehir ilçelerindeki irili ufaklı dere bağlantılarıyla tüm Anadolu Yakası’nın yükünü sırtlıyor.
Bir zamanlar, özellikle Kuşdili Çayırı ile ünlü eğlence ve mesire yeri olan Kurbağalıdere, çarpık yapılaşma ve altyapı eksikliği nedeniyle artık yağışlarla, taşkınlarla ve çevresine yaydığı kötü kokuyla gündemde.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İSKİ’nin yıllardır sürdürdüğü dere yatağını genişletme ve ıslah çalışması da bir türlü bitmeyince, kirli dere suyu etrafa mikrop saçmaya ve halk sağlığını ciddi şekilde tehdit etmeye devam ediyor.

ÇMO: DENİZE ATIK SU TAŞINIYOR
Haftalardır manşetlerimize taşıdığımız Kubağalıdere’den Marmara denizine akan kanalizasyon ve atık suyun yarattığı problemler hala çözülemedi. Kadıköy Belediyesi’nin 6 ayrı yerden numune alarak yaptırdığı testlerin sonuçları tehlikeyi göz önüne seriyordu. Çevre Mühendisleri Odası da Kurbağalıdere’den alınan örnekle suyu analiz ettirdi. Test sonucuna göre sudaki E. Coli değerleri Kurbağalıdere’de zorunlu değerden 380 kat, Moda sahilinde ise 8 kat fazla çıktı. Çevre Mühendisleri Odası tarafından yapılan değerlendirmede “Moda sahilinde yüksek miktarda E. Coli bulunması yüzme ve rekreasyon amacıyla kullanılan suların sağlaması gereken kalite kriterlerinin sağlanmadığını göstermektedir” denildi.   

İTO: MARMARA’DA YÜZÜLMESİN
Çevre Mühendisleri Odası’nın yaptırdığı testleri değerlendiren İstanbul Tabipler Odası da, denize karışan kanalizasyon suyunun saçtığı tehlikelere dikkat çekti. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Melahat Cengiz imzalı İTO raporunda, “serinlemek için ilk adres olarak görülen denizlerde fekal kirliliği varlığı, yani bu suların kanalizasyon ile kirlenmiş olması, bu suyla temas eden kişiler için ciddi sağlık tehdidi oluşturmaktadır” denildi. Raporun sonunda salgın hastalık riskine karşı özellikle Anadolu yakasındaki yüzme alanlarının derhal kapatılması ve yüzmenin
yasaklanmasının halk sağlığı yönünden zorunlu olduğu belirtildi.

“KİRLİLİK GÖZLE GÖRÜLÜYOR”
Kadıköy’de bir özel hastanede çalışan Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Melahat Cengiz ile Kurbağalıdere’nin saçtığı olası tehlikeleri konuştuk.

Kurbağalıdere nasıl tehdit ediyor halk sağlığını?
Şu an çok büyük bir tehlike söz konusu. Çevre Mühendisleri Odası’nın yaptırdığı ölçümlere göre Kurbağalıdere’de koliform basillerinin yüzlerce misli fazlası bulunmakta. Bu nereye akıyor? Moda sahillerine. Dolayısıyla Bostancı’dan Fenerbahçe’ye ve Kadıköy’ün daha ilerisine gidebilecek ciddi bir fekal kirlenmeyi getiriyor.

Fekal kirlenme ne demek?
Dışkı yoluyla olan kirlenmeden bahsediyoruz. Yani hem insan hem de hayvan dışkısından bahsediyoruz.

Kurbağalıdere’de dışkı olduğunu yani fekal kirlenme olduğunu nerden anlıyoruz?
Gözle görülen bir durum var. Bunun yanı sıra koliform basili, mikrobiyolojik diye gördüğümüz kendi standartlarımız içerisinde en kolay tanınan ve tespit edilen bakteridir. Moda sahillerinde bile zorunlu standartların yaklaşık sekiz mislinden fazla olduğunu görüyoruz. Bu da halk sağlığını çok ciddi şekilde etkiliyor.

Ne şekilde etkiliyor?
Çok çeşitli etkileme yolları var. Birincisi direk temas yoluyla. Ağız bulaşığı şeklinde, cilt yoluyla alınan ve bir şekilde vücudumuza girebilecek mikroplar bunlar. Ağız yoluyla alınıp midede yok edilemeyen bakteriler var, ciddi hastalıklara ve salgınlara yol açan. Örneğin biz Hepatit A’yı ağız yoluyla alırız. Bunu da ya sudan ya da kirletilmiş besinlerden alırız.
Geçmiş dönemde Sarıyer’de su taşmaları olmuştu. O dönemde 10 ila 45 gün içinde aynı bölgeden 40’ın üzerinde Hepatit A’lı erişkin hasta başvurmuştu. Karaciğeri etkileyen hastalıklar oluyor. Bunun yanı sıra bulantı, kusma, ishalle gelen hastalıklar var.  Shigella ve Salmonella gibi dışkıyla çıkan, ağızdan alınan, bakterilerle geçen ciddi hastalıklar var. Bunlar ciddi diyare atakları yapan hastalıklar.
Bunun yanı sıra entrobakterler dediğimiz hastalıklar olabilir; kalp kasını etkileyen, gözleri bozan…

“YAZ İSHALLERİ ARTTI”
Sarıyer’de bahsettiğiniz taşkınlar aslında Kadıköy’de Kurbağalıdere’de çok oldu. Bu yaz sizin “salgın” diyebileceğiniz bir durum oldu mu?
Yaz ishalleri yaygındır. Aslında İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün özel ve devlet hastanelerinden verileri toplayarak bir analize ulaşması gerekiyor. Kendi bulunduğum hastanedeki kişisel gözlemime dayanarak “Evet geçen yıla göre yaz ishalleri arttı” diyebilirim ancak elimizde bir istatistikî bilgi yok maalesef. Çünkü henüz böyle bir araştırma yapılmadı.

Size gelen hastalara yaptığınız tahlillerde çıkan bakterilerin ne şekilde alındığını tespit edebiliyor musunuz?
Bunlar genelde su yoluyla bulaşan hastalıklardır ancak bunu tespit etmek çok kolay değil. Bir insan denize girmemiş olsa dahi vektörler vasıtasıyla yani sivrisinekler, haşeratların oluşturacağı dolaylı yollarla bu bakterileri vücuda alabilir. Bu bir dalga etkisi gibidir. Direk etkilenenleri tespit edebiliyoruz ancak bu şekilde dolaylı etkilenenleri bilmemiz çok zor.

Yani denize girmeden, yüzmeden de bu bakterilere maruz kalabiliriz?
Evet kesinlikle.

“MİDYE YEMEYİN!”
Peki deniz ürünlerini yememiz şu süreçte hastalığa neden olabilir mi?
Özellikle midye ve istiridyeyi yememek gerekiyor. Kanlı ishallere neden olabilecek, bağırsaklarda ciddi hastalıklara sebep olan bakterileri kendinde barındırıyor. Çünkü bu ürünler kayalıklara yakın dururlar, balçığın bulunduğu ortamdadırlar ve yapıları gereği toplayıcı ürünlerdir. Dolayısıyla ciddi bakteri barındırırlar.

Balıklar için de bu söz konusu mu?
Balıklar biraz daha farklı, daha açıkta yüzerler. Sahile yakın yerlerden avlanan balıklar için bakteriden söz edilebilir tabi ama açıklardan alınanlar için bir tehlike olduğunu söyleyemeyiz.  

İstanbul Tabip Odası adına Yoğurtçu Forumu’nda yaptığınız açıklamanızda bu bakterilerin “ölümcül hastalıklara” yol açabileceğini söylediniz? Nedir bu hastalıklar?
Miyokardidi, yani kalp kası iltihabı yapabilir bu bakteriler. Sepsis dediğimiz özellikle yaşlılar ve çocuklarda tam bağışıklık sistemi gelişmemiş veya çökmüş olan, ölümcül seyreden, yani kan yoluyla geçen hastalıklara neden olan türlere neden olur. Bu da ciddi bir olaydır. Hayatı boyunca Hepatit A hastalığıyla karşılaşmamış bir yaşlının ciddi bir karaciğer yetmezliği yaşadığını düşünün… Kurtarılamayacak duruma gelebilir.

“CİLT HASTALIKLARINA DA YOL AÇAR”
Cilt hastalıklarına da yol açar mı bu bakteriler?
Elbette. Hepimiz güneşlenmek, bronzlaşmak istiyoruz. Aslına bakarsanız doğru da yapıyoruz. Hücre yenilenmesi için gerekli vitaminleri bu şekilde alıyoruz. Ama biz biraz fazla güneşte kalıyoruz. Denizde bir yerinizin kesildiğini düşünün ya da ciddi güneş yanığı nedeniyle bir takım bozulmalar olduğunu. Ondan sonra denize girdiğinizde ciddi dermatid riski oluyor ya da apseler oluşuyor. Dolayısıyla bu bakteriler hızla vücuda nüfuz ediyor. Bunun dışında özellikle kadınlarda genital enkefsiyonlara da neden olabilir bu sudaki kirlilik.

Kurbağalıdere çevresinde oturanlar, Yoğurtçu Parkı’na gidenler gözlerde yanma yaşadıklarını söylüyorlar. Böyle bir duruma yol açar mı bu kirlilik?
Bunun psikolojik yanı da olabilir ama şunu da göz ardı etmemek lazım; inhalasyon dediğimiz solunum yoluyla alınan bir takım mikroorganizmalar var. Bunu tespit etmemiz şimdilik mümkün değil.  Biz direk yolla tespit ettiklerimizi söylüyoruz ancak buna yönelik de bir çalışma yapmamız gerekli.

İstanbul Tabip Odası’nın Kurbağalıdere ile ilgili bir çalışması var mı?
Çevre Mühendisleri Odası ve Kadıköy halkıyla birlikte bir çalışmamız var ancak sonuçlarına dair henüz bir açıklama yapmadık. Bir rapor hazırlayıp kamuoyuyla paylaşacağız.
 
“PLAJLAR KAPATILMALI”
Dr. Melahat Cengiz, kısa vadede çözümün, plajların kapatılmasında olduğunu söylüyor. Islah çalışmasının ise biran önce bitirilmesi gerektiğini düşünüyor:
“Bugünkü çözüm olarak plajların kapatılması gerekiyor. Bu şartlarda denize girmek çok zararlı. Kesin çözümse iyi ıslah! Kurbağalıdere’nin iyi bir şekilde ıslah edilmesi, çevre halkının o kokuya maruz kalmadan yaşayabilmesi gerek. Ama ciddi bir salgın riskine karşılık insanların denize girmesini engellemek için plajlar şimdilik kapatılmalı. İl Sağlık Müdürlüğü’nün öncelikle bütün kıyı şeridinde tahliller yaptırıp koliform basilini ölçmesi lazım. Nerelerde denize girilip girilemeyeceğini belirtmesi gerekiyor. Olaya biran önce müdahale etmesi gerekiyor. Gerekirse kaymakamlıklar, valilikler aracılığıyla kapatma kararı vermesi lazım.”

HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ: “DENİZE GİRİLEBİLİR”
İstanbul Valiliği İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne konuyla ilgili görüşlerini almak üzere başvurduğumuzda, kendilerinden 15 günde bir su tahlili yaptırdıklarını ve şu ana kadar Kadıköy sahillerinde tehlikeli bir E. Coli artışına rastlamadıkları cevabıyla karşılaştık. Müdürlüğün internet sitesindeki “Yüzme Suyu Takip Sistemi”nde Bostancı’ya kadar olan Kadıköy sahillerindeki yüzme suyu kalitesi “mükemmel” olarak gösteriliyor. 18.08.2014 tarihli tahlil sonuçlarına dayanılarak verilen tabloda ise Caddebostan’daki yüzme suyu “iyi kalitede su” ibaresiyle yer alıyor. 


ARŞİV