Hatay'dan deprem notları

Birçok ili etkileyen Kahramanmaraş depreminin en fazla hasar verdiği illerden biri olan Hatay’da depremzedeler neler yaşadı, hayatta kalanlar yaşamlarını nasıl sürdürüyor? Binlerce binanın yıkıldığı ve altyapı sisteminin çöktüğü şehre dair izlenimlerimizi aktardık

17 Şubat 2023 - 10:31

Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve Suriye’ye de hissedilen iki büyük depremin ardından on binlerce kişi göçük altında kaldı. Depremin merkez üssü Kahramanmaraş olmasına rağmen Hatay depremden en çok zarar gören şehirlerden biri oldu. İlk iki gün Hatay hakkında çok fazla haber yapılmadığı için bütün gözler Kahramanmaraş ve Adıyaman’a kaymıştı. Ancak Hatay’ın merkezi Antakya dışardan göründüğü gibi değildi. Kahramanmaraş merkezli ve 10 ili vuran iki büyük depreme ilişkin konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, “Antakya'da 2 konuttan 1'i ya yıkık ya ağır hasarlı” açıklaması da bunu doğruluyor.

HATAY’A GİRMEK ALTI SAAT SÜRDÜ

Depremin olduğu sabah gazeteci bir arkadaşım beni aradı. Çok büyük bir deprem olduğunu ve bölgeye gitmek istediğini söyledi. Ben de onunla birlikte gitmeye karar verdim ve Kadıköy’den gönüllülerin organize ettiği bir otobüsle pazartesi gecesi Antakya’ya yola çıktık. Hatay sınırına varmamız 12 saat sürse de Antakya merkeze varmamız tam olarak altı saat sürdü. Uzun bir yolculuğun ardından Antakya’ya varabildik ancak gördüğümüz manzara tarif edilecek gibi değildi. İstanbul’dan gelenler birbirine bakıp şehirde olup biteni anlamaya çalışıyordu. Akşamın zifiri karanlığında hasarın ve yıkımın bilançosu tam olarak anlaşılmasa da bir grup gazeteci arkadaşımla birlikte Armutlu ve Elektrik Mahallesi’nde fotoğraf çekmek ve insanların neler yaşadığına tanık olmak istedik.

HAYALET ŞEHİR

Deprem sonrası ortaya çıkan korkunç manzaranın farkına ancak çarşamba sabahı varabildik. Çünkü depremin olduğu günden itibaren şehrin tamamında elektrikler kesikti. Bu yüzden akşam ve gece saatlerinde göz gözü görmüyordu. Çarşamba sabahı erken saatlerde tekrar Antakya merkezde ve çevre mahallelerde gezmeye başladık. Sokakta kimle karşılaşsak buraya hiçbir yardımın gelmediğini ve insanların enkaz altında yardım çığlıkları attıklarını söylediler. Şehirde benim de karşılaştığım ve gözlemlediğim kadarıyla Antakya’ya özellikle arama kurtarma ekipleri çok geç ulaştı. Depremzedelerin yakınları ve şehir dışından gelen gönüllüler mahalle mahalle gezip insanları kurtarmaya çalışıyorlardı. Ancak hem malzeme eksikliği ve hem de teknik yetersizlik gönüllülerin de elini kolunu bağlıyordu.

Antakya’nın Cumhuriyet Mahallesi’nde yaşayan Suriyeli bir aileden dokuz kişi enkaz altında kalmıştı. Yakınlarının sesini duyduklarını ama hiçbir yardımın gelmediğini söyleyen Suriyeli Ali, beş gündür enkazın başında çaresizce yardım ekiplerinin gelmesini bekliyordu.

İLETİŞİM SAĞLANAMIYOR

Hatay’da kaldığım beş günün ardından şunu söyleyebilirim ki depremin ardından yapılması gerekenler de çok önemli. Yaralıların tedavisi, gıda ve elbise yardımı bunların başında geliyor. Ancak Antakyalıların aktardığına göre ilk gün şehirde büyük bir kaos hâkim olmuş. Saatler boyunca süren yağmurun da etkisiyle depremin ilk gününde insanlar barınacak yer bulamadıkları için saatlerce soğuk ve yağmura maruz kalmış. Şehirde gıda ve elbise sorunu belirli ölçüde çözülse de elektrik ve internet hala sorun. Elektrikler kesik olduğu için ancak üçüncü günün ardından kurulan jeneratörler yardımıyla insanlar telefonlarını şarj edebiliyor ve elektrikli sobalarla ısınabiliyor. Şehrin genelinde yaşanan diğer bir ciddi sorun da GSM hatlarının çalışmaması. İnsanlar günlerce yakınlarına ulaşamadıklarını söylüyorlar.

HİJYEN BÜYÜK SORUN

Depremin verdiği hasarla birlikte şehrin tüm altyapı sistemleri çökmüş durumda. En büyük yıkımın yaşandığı şehirden biri olan Hatay'ın merkezinde insanlar tuvalet ihtiyacını gidermek için ağır hasarlı binaların tuvaletlerini kullanmak zorunda kalıyor. Birkaç noktaya mobil tuvalet kurulsa da bunlar çok yetersiz. Şehirde salgın hastalık riskinin önüne geçmek için mobil tuvalet, duş kabinleri ve hijyen malzemelerine ihtiyaç var.

GÜNLERDİR ARABADA YAŞIYORLAR

Hataylı depremzedelerin karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan biri de ilk günden itibaren barınma sorunun devam etmesi. Hava özellikle gece saatlerinde eksiye düşüyor ve dışarda durmak neredeyse imkânsız. İnsanlar ya dışarda ateş yakarak ya da arabada klimaları açarak geceyi geçirebiliyor. Ancak hem jeneratörler hem de araçlar için benzin ve mazot ihtiyacı da kolay karşılanmıyor. Benzin istasyonları sadece sınırlı ölçülerde yakıt satıyor.

ANTAKYA’YI TERK EDİYORLAR

Antakya’da depremin ilk gününden itibaren ciddi bir göç dalgası da var. İmkânı olanlar şehri ilk günden terk etmeye başladılar. Bazıları yakınlarının yanına, bazıları ise devletin belirlediği alanlara göç ediyorlar. Ancak Antakyalıların hemfikir olduğu bir gerçek var ve o da şu; “Hala şoktayız ve yalnız kaldığımızda bu felaketin farkına varacağız.” Bu hakikati Antakyalıların gözlerinden okumak mümkün. Her ne kadar güvenli alanlara göç etseler de insanlar ne zaman Hatay’a döneceklerini merak ediyorlar.

ANILARI VE GELECEKLERİ ENKAZ ALTINDA

Antakya’yı gezerken depremzedelerle yaşadığı sorunları ve taleplerini de dinledik. Seslerini duyurmalarının bir faydası olmadığını düşünseler de konuşmaktan, dertlerini anlatmaktan geri durmadılar. Antakya’nın Sümerler Mahallesi’ndeki Nihal Keskin günlerdir ailesiyle birlikte arabada yaşıyor. Keskin, çadır yardımının yeterli olmadığını söylüyor ve deprem anında yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Normalde çadırımız yoktu ve akrabalarımız şehir dışına kaçtıklarında çadırlarını bize bıraktılar. Depremin olduğu gün eşim evde yoktu. Ben iki çocuğumla beraberdim. Çok feci bir şekilde sallandık ve kendimizi zar zor dışarı atabildik.  Yağmur, dolu… Ceketsiz ayakkabısız hemen fırladık dışarı. Sonra ben mecburen eve dönerek giyecek bir şeyler aldım. Beş gündür arabadayız ve arabalarda yatıyoruz. Bize ilk iki gün hiç yardım gelmedi ve aç kaldık. Çok zor günler yaşadık ve günler sonra yardımlar ulaştı. Ama tuvalet yok, su yok. Kıyafetlerimizi değiştiremiyoruz, yıkanamıyoruz.”

KÖPEĞİNİ YALNIZ BIRAKMADI

Dokuz saat boyunca enkaz altında kalan ama kendi imkanlarıyla enkazdan kurtulmayı başaran Rüzgâr Baran Korkmaz, kendisiyle birlikte köpeği Lili’yi de hayatta tutmayı başarmış. Korkmaz o anları şöyle anlatıyor: “Apartman zaten komple yıkıldı. Kız kardeşimle birlikte bir odadaydık, annemle ve babam da yan odadaydı. Kız kardeşim, Lili ve ben bir üçgenin arasında kaldık. Dışarıdan yardım istedik ama uzun saatler yardım gelmedi çünkü dışarıda büyük bir kaos vardı. Dokuz saat bekledik ve sonunda bir boşluk bulabildik. İtfaiye merdiveniyle aşağıya inebildik. Babam sürünerek çıkabildi enkazın altından. Bu yüzden bacağında ciddi bir kesik var.”

Enkazdan çıkarıldıktan sonra büyük bir şok yaşadığını söyleyen Korkmaz, yaşadıklarını şöyle aktarıyor: “Çok korkunçtu, filmlerde bile göremeyeceğimiz sahnelere maruz kaldık. Çünkü çıktığımızda neredeyse tanıdığımız o bütün şehir yıkılmıştı. Yaralı şekilde yalın ayak yürüdük saatlerce. Gece boyunca üşüyerek uyumaya ve yemek bulmaya çalıştık. Yani ilk günler bizim için çok kötüydü. Daha sonrasında işte yavaş yavaş birkaç yardım geldi zaten. Şu an biraz daha iyiyiz ama hala enkaz altında olanlar var. Bütün ailemiz enkaz altında bizim. İlk günden beri kendi mahallemizden, çevremizden, ailemizden destek alarak hayatta kaldık. Elinde iki çift çorabı olan bir çiftini veriyor. Çökmek üzere olan bir apartmandan çıkan bir çocuk montunu ve ayakkabılarını kız kardeşime verdi. Yani halkın dayanışması gerçekten çok büyüktü.”

HER EV MATEM YERİ

Sümerler Mahallesi’nde bulunan kapalı halı sahanın içinde günlerdir barınmaya çalışan Beyazgül ailesi de deprem sonrasında hayatlarına nasıl devam edecekleri konusunda endişe yaşayan binlerce aileden biri. İki çocuğuyla yaşamaya tutunmaya çalışan Ganime Beyazgül, “Yaşadığımı şey çok korkunç bir şeydi. Hemen çocuklarımıza koştuk ve onları kurtarmaya çalıştık. Birinci katta olmamıza rağmen sağ kurtulabildik. İlk iki gün arabada kaldık ve sonra halı sahaya yerleştik. Ama şu an perişan bir durumdayız. Evimiz yaşanılmayacak hale geldi ve ne yapacağımızı inanın bilmiyoruz. Geceleri çok soğuk oluyor ve çocuklarımız buna dayanmakta güçlük çekiyor.” diyor.

Hatay’da ismini vermek istemeyen ama derdini anlatmak isteyen birçok insanla karşılaştım. Hayatta kalanlardan yakınını kaybetmeyen neredeyse yok yani her ev matem yeri gibi. Antakya eskisi gibi olacak mı? İnsanlar buraya dönebilecekler mi? Milyonlarca insan nerede barınacak? Depremzedeler bir yandan ölülerine ağlarken bir yandan da bu soruların cevaplarını merak ediyor.


ARŞİV