Hava kirliliği alarm veriyor!

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun son raporuna göre 2024’te hava kalitesi iyi olan il yok. İstanbul’da hava kirliliği “hassas” düzeyde. Akciğer kanserine bağlı ölümlerin yüzde 18,6’sı hava kirliliğinden kaynaklanıyor, demans riski yaklaşık yüzde 8’e yükseliyor

30 Ekim 2025 - 13:48

Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP), kuruluşunun 10. yılında Türkiye’nin hava kirliliği gerçeğini yeniden gündeme taşıdı. Rapora göre 2024’te hiçbir ilin yıllık ortalama hava kalitesi Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kılavuz değerlere göre temiz değil. Kirliliğin en önemli kaynaklarından biri trafik olarak ortaya çıktı. Rapora göre İstanbul’da, Sultangazi bölgesinde de Cebeci taş ocakları nedeniyle ilçe halkı yılın 263 günü kirli hava soludu. İstanbul’da 2024’te hava kirliliği “hassas” düzeyde seyretti. 

KİRLİLİĞİN KAYNAĞI TRAFİK
Hava Kalitesi Uzmanı Dr. Ozan Devrim Yay, 2024 yılında yeterli veri kriterini sağlayan en az bir kirleticinin bulunduğu 36 istasyon üzerinden yapılan değerlendirmeye göre İstanbul’da öne çıkan kirlilik kaynağının trafik olduğunu belirtti. Yay’ın verdiği bilgilere göre diğer bazı istasyonlarda öne çıkan kirleticiler ise partikül madde oldu (PM10 ve PM2,5). Partikül maddenin öne çıkan kaynaklarının kalitesiz yakıt kullanımı (ısınma ve trafik) ve sanayi olduğunu belirten Yay, “İstanbul gibi deniz kenarındaki şehirlerde havaya karışan deniz tuzunun da PM10 düzeylerini yükseltebildiği bilinmektedir. Bu nedenle, deniz kenarında bulunan İstanbul gibi şehirlerde havada doğal olarak partikül madde zaten bulunabildiğinden hava kalitesi yönetimi ve insan kaynaklı hava kirliğinin azaltılması özellikle önem taşıyor. Yoğun kentleşme ve trafikten görece uzak olan Büyükada, Şile, Kumköy, Sarıyer, Silivri gibi istasyonlarda indeks değerleri daha düşük (yani hava kalitesi görece daha iyi). Ancak bu istasyonlarda dahi Hava Kalitesi İndeksi değerlerinin yıllık ortalaması ‘iyi’ kategorisine girmeyip ‘orta’ kategorisinde kalıyor.” dedi.
Trafik istasyonu olarak kurulan Göztepe ve Aksaray istasyonlarında ölçülen Hava Kirliliği İndeksi değerlerinin yıllık ortalamasının “kötü” kategorisinde olduğunu kaydeden Yay, “Yıllık ortalama dahi ‘kötü’ kategorisindeyken yıl boyunca belli günler ve saatlerde ‘sağlıksız’, ‘tehlikeli’ gibi kategorilerin de gerçekleştiği bir gerçek. Çoğu istasyon ‘hassas’ hava kalitesinde, daha azınlıktaki istasyonlarda hava kalitesi ‘orta’dır.” değerlendirmesinde bulundu. 

GSYH’NİN YÜZDE 10’U 
Kara Rapor 2025’e göre Türkiye’de partikül madde PM2.5 hava kirliliğinin ekonomik karşılığı bir yılda yaklaşık 138 milyar dolar. Bu, Türkiye’nin 2024 yılı gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 10’una eşit. THHP Koordinatörü Deniz Gümüşel “Kâğıt üzerinde Avrupa Birliği (AB) standartlarına yakın ancak sağlıklı havaya uzağız.” diyerek şöyle devam etti.  “Kara Rapor 2025’te hava kirliliğinin neden olduğu erken ölümlerin Türkiye ekonomisine etkisini hesapladık. Soluduğumuz havadaki en tehlikeli maddelerden biri olan PM2.5’in yarattığı kirlilik, 2024 gayri safi yurt içi hasılasının 10’da biri kadar mali yük oluşturuyor. Bu tablo, sorunun sadece sağlıkla sınırlı kalmadığını, ekonomik refahı da sarstığını açıkça gösteriyor.” diye konuştu. 

10 ERKEN ÖLÜMÜN BİRİNDEN SORUMLU
İnce partikül madde PM2.5 kirliliğinin, dünyada toplam hastalıkların yüzde 8’inden ve yılda 7,8 milyon erken ölümden sorumlu olduğunun, özellikle solunum ve dolaşım sistemi hastalıklarına yol açtığının belirtildiği Kara Rapor 2025’te şu veriler dikkat çekiyor: “KOAH’a bağlı ölümlerin yüzde 41,3’ü, iskemik kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin yüzde 27,7’si, inme kaynaklı ölümlerin yüzde 27,4’ü, akciğer kanserine bağlı ölümlerin yüzde 18,6’sı, diyabete bağlı ölümlerin yüzde 17’si PM2.5 kirliliğinin sonucu. Kirlilik, kronik böbrek hastalığı, nörolojik hastalıklar, erken doğum ve ruh sağlığı sorunları gibi riskleri de artırıyor. Yapılan hesaplamalara göre Türkiye’de 2023 ve 2024’te, ince partikül madde PM2.5 kirliliği nedeniyle sırasıyla 63 bin 851 ve 62 bin 644 erken ölüm meydana geldi.” 

DEMANS RİSKİNİ ARTIRIYOR
PM2.5 kirliliğine uzun süreli maruz kalma, demans (bunama) riskini önemli oranda artırıyor. PM2.5 düzeyi yıllık ortalamada her 5 mikrogram/m³ arttığında demans riski yaklaşık yüzde 8 yükseliyor. Cambridge Üniversitesi’nden bilim insanlarının yaptığı küresel araştırmaya göre azot dioksit ve özellikle araç egzozlarında ve orman yangınlarında ortaya çıkan siyah karbon da demans riskini yükselten diğer kirleticiler.

ÇOCUKLAR TEHDİT ALTINDA
Raporda yer verilen bilgilere göre iklim değişikliğinin yol açtığı yüksek sıcaklıklar, besin güvencesizliği, bulaşıcı hastalıklar hava kirliliği, çocuklarda erken doğum, solunum yolu hastalıkları, yetersiz beslenme, ishal ve enfeksiyon riskini artırıyor. Orman yangınlarından kaynaklanan PM2.5 maruziyeti çocuklarda solunum semptomları için acil servis başvuru riskini 10 kat artırıyor. 

MEVZUATTA İYİLEŞTİRMELER YAPILDI ANCAK…
Rapora göre Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının hava kalitesini izleyen altyapı son 10 yılda genişlemiş olsa da veri kalitesi ve sürekliliği zayıfladı. 380 ölçüm istasyonundan yalnızca bir kısmı yönetmelikte öngörülen düzeyde (yüzde 90 ve üzeri) veri üretebiliyor. 2022’den sonra veri kalitesi, 2017 seviyelerine geriledi; PM2.5 ölçümleri ise hala yetersiz seviyede. 

“Türkiye’de hava kalitesi mevzuatı, son 10 yılda Avrupa Birliği (AB) çevre müktesebatına uyum amacıyla önemli değişimler geçirdi. Temel kirleticiler için AB sınır değerlerine kağıt üzerinde ulaşıldı fakat Dünya Sağlık Örgütü’nün küresel düzeyde insan sağlığının korunması için belirlediği kılavuz değerlere ulaşmak için ulusal bir vizyona ve plana ihtiyaç var.” diyen THHP Hava Kalitesi Uzmanı Dr. Ozan Devrim Yay, “En önemli eksiklik ise PM2.5 için hala bağlayıcı ulusal limit bulunmaması. Yine enerji ve sanayi tesisleri için çok çeşitli ‘kirletme istisnaları’ tanımlanması nedeniyle bu tesislerin bulunduğu bölgeler ‘kirlilik cennetleri’ne dönüşüyor. Özetle uygulama ve denetim mekanizmaları, mevzuatın gerisinde kaldı. Özellikle şehirlerde artan trafik, sanayi ve ısınmadan kaynaklananı emisyonlar nedeniyle limit değerler aşılıyor. Birçok ilde Temiz Hava Eylem Planı hazırlanmış olsa da bunlar etkin şekilde uygulanmıyor.” dedi. 

HEDEF, MEVZUATIN UYGULANMASI
Kara Rapor 2025’te THHP, Türkiye’de hava kirliliğinin ve buna bağlı sağlık sorunlarının ve mali yükün azaltması için atılması gereken yedi adımı şöyle sıraladı:

PM2.5 kirliliğine bağlı ölüm ve hastalıkların ekonomik maliyeti düzenli olarak hesaplanmalı ve kirlilik önleme politikaları kamu yatırım planlarına entegre edilmeli. Sağlık ve çevre politikalarında maliyet-etkinlik değerlendirmeleri yapılmalı; hava kirliliğiyle mücadeleye ayrılan kaynaklar artırılmalı.

Veri sürekliliği ve kalitesi; PM2.5 ölçümü yapabilen istasyon sayısı artırılmalı.

Hava kalitesi verileri anlık ve geçmiş dönem karşılaştırmalı olarak kamuya açık hale getirilmeli. Düzenli denetim ve yaptırımlar olmalı.

PM2.5 için ulusal limit değeri belirlenmeli: DSÖ’nün önerdiği yıllık ortalama 5 µg/m³ hedef alınarak mevzuat hazırlanmalı, geçiş takvimi oluşturulmalı.

Fosil yakıt kullanımı kademeli olarak sonlandırılmalı. Temiz enerjiye geçiş teşvik edilmeli. Denetimler sıklaştırılmalı, emisyon sınırları daha katı hale getirilmeli. Motorlu taşıt bağımlılığı azaltılmalı.

PM2.5 ve ozon gibi kirleticilere bağlı hastalık yükünün azaltılması, ulusal sağlık stratejilerine entegre edilmeli.

Çocukları aşırı sıcak, hava kirliliği ve iklim kaynaklı afetlerden korumaya yönelik sağlık, eğitim ve sosyal politika entegrasyonu sağlanmalı.


ARŞİV