IqAir tarafından yayımlanan 2021 Dünya Hava Kirliliği raporuna göre Türkiye, dünyanın en kirli havasına sahip 46. ülkesi olarak açıklanmıştı. Greenpeace Türkiye’nin araştırmasına göre 2022 yılının ilk çeyreğinde de Türkiye’nin çok sayıda şehrinde partikül maddeden kaynaklanan hava kirliliği 35 günü aştı ve insan sağlığını tehdit etmeye başladı. Ancak Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği’ne göre bir bölgede bir yıl içerisinde yapılan hava kalitesi ölçümlerinde temel kirletici olan PM10 limitlerinin 35 günü aşmaması gerekiyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2021 yılında güncellediği hava kalitesi kılavuzunda ise kirli gün sayısı partikül madde 10 için 3-4 günle sınırlı olmak zorunda.
“ASKIYA ALMALIYIZ”
Greenpeace, 2021’de Türkiye’de PM10 kirliliğinin en yoğun olduğu ilk 10 bölgeyi ulusal hava kalitesi izleme ağı verilerinden derleyerek yayınlamıştı. Listede yer alan şehirlerde 2022 yılında hava kirliliğinde tehlikeli eşik, gün sayısı bakımından şimdiden aşıldı. Ölçümlere göre büyük şehirlerden Ankara Altındağ 14 Şubat’ta, İzmir Alsancak 18 Şubat’ta, İstanbul Mecidiyeköy 27 Şubat’ta hava kirliliğinde 35 gün limitini aştı.
Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Gökhan Ersoy, yetkilileri acilen hava kirliliğinin olduğu bölgeleri koruma bölgesi ilan etmeye, acil eylem planı hazırlamaya ve hava kirliliğinin insan sağlığı için olması gereken limit değerlere düşürülmesi için harekete geçmeye çağırdı ve şunları söyledi: “Yaz aylarına girerken parlayan güneşin pozitif enerjisi bizi aldatmasın çünkü bundan sonra alacağımız her nefes sağlığımız için büyük tehdit oluşturacak. Geçen yıl ülkenin en kirli 10 bölgesine ev sahipliği yapan şehirlerin yanı sıra İzmir, Zonguldak, Düzce, Karabük ve Çanakkale gibi farklı şehirlerde de bu yıl temiz hava için ayrılan sürenin sonuna geldik. DSÖ kılavuzları ve yönetmeliğimize göre belirlenen kirli gün sayısı yılın ilk çeyreğinde aşıldı. Halk sağlığını korumak adına bu bölgelerde hızlı bir şekilde kirliliğe neden faaliyetleri askıya almalıyız.”
DEĞERLERİN İKİ KATI
İstanbul Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nün hazırladığı “İstanbul İl Afet Risk Azaltma Planı”nda da kenti bekleyen tehlikeler arasında hava kirliliğinin de olduğu açıklanmıştı. İstanbul’un hava kalitesindeki değişimlerin ve bozulmaların, 1960’lı yıllarda başlayan göç hareketiyle ortaya çıktığı belirtilirken, bu durumun 1970’li yıllarda belirgin hale geldiği ve 1980’lerden itibaren ciddi seviyelere ulaştığı ifade edildi. 15 milyondan fazla nüfusun yaşadığı bir mega kent olan İstanbul’un en kalabalık ilçelerinde hava kalitesinin yeterli düzeyde izlenmesi için 26 ilçede, toplam 37 istasyonla 24 saat boyunca ölçüm yapıldığı belirtilirken, “2019 yılında, hava kalitesi adına sevindirici bir gelişme olarak İstanbul’da PM10 ortalamasının önceki yıllara göre düşerek mevzuat seviyesine yaklaştığı görülmektedir. Fakat bu seviyenin bile DSÖ’nün önerdiği kılavuz değerlerin iki katı olduğu açıktır.” denildi.
PM10 NEDİR?
Çapı 10 mikrometreden daha küçük olan toz zerreciklerini ifade etmek için kullanılan PM 10 tüm kirleticiler arasında en zararlı ve tehlikeli olanı. Solunum yolu ile vücudumuza giren PM10 akciğerlerin derinliklerine kadar nüfus ediyor. Kalp ve akciğer hastalıkları ve kanser hastalıklarına yakalanma oranlarını ciddi oranda artırıyor. Hava kirliliği, tüm dünyada her yıl 1,4 milyon kalp krizine, 2,4 milyon kalp hastalığına ve 1,8 milyon solunum hastalığına ve akciğer kanserine sebep oluyor.