Haydarpaşa Garı'nın doğumgünü...

Tarihi Haydarpaşa Garı, içinde bulunduğumuz Ağustos ayında 103 yaşına girdi. 103 yıllık yaşamında onca önemli olaya tanıklık etti, acılara da sevinçlere de ortak oldu. Kimi zaman kendisi de yandı, yaralandı. En son 9 ay önceki yangında çatısı kül oldu, şimdi yeni yaşını ‘buruk’ kutluyor...

16 Ağustos 2011 - 10:38

103 yıldır hâlâ hizmet veren bir endüstriyel kültür mirası olarak Haydarpaşa Garı'nın açılış yıldönümü vesilesiyle sizleri geçmişe ve bugüne dair bir yolculuğa davet ediyoruz;
İstanbul'un Anadolu'ya ve Orta Doğu'ya açılan ilk kapısı (garı) olan Haydarpaşa Garı binası inşaatına devrin Osmanlı Padişahı II.Abdülhamit (1842-1918) döneminde 30 Mayıs 1906 tarihinde başlanmış ve 19 Ağustos 1908'de tamamlanarak hizmete girmiş. Binanın bulunduğu havaliye (sahaya) Selimiye Kışlası'nın yapımında büyük emeği geçen padişah III.Selim’in paşalarından Haydar Paşa’nın adı verilmiş ve bundan sonra bu yere yapılan binada bu adla anılagelmiş. Binanın inşaatı “Anadolu-Bağdat Şirketi” adı altındaki bir Alman şirketi tarafından gerçekleştirilmiş. Binanın mimari proje etüd safhasında çok çeşitli etüdler yapılmış, ancak iki Alman mimarı olan Otto Rıtter ve Helmuth Conu tarafından hazırlanan proje yürürlüğe girmiş. İnşaat sırasında projede bazı değişiklik ve sadeleştirmeler yapılarak bugünkü haliyle tatbik edilmiş. Binanın inşaatında Alman ustalar ile birlikte İtalyan taş ustaları da çalışmış. Gar binası başlangıçta 2 bin 525 metrekare alana kurulmuş ve bugünkü kapalı kısımları ile birlikte 3 bin 836 metrekarelik lik bir alana yayılmış. Binanın mimari tarzı “Neo-Klasik Alman Mimarisi” stilinde yapılan bina, her biri 21 uzunluğunda 1100 adet suya karşı izole edilmiş ahşap kazık üzerine inşa edilmiş. Bu kazıklar buharlı şahmerdan ile çakılmış. Strüktürü bu kazıklara teşkil eden kazık ızgarası üzerine yapılmış. Taşıyıcı sistemi çelik karkas olup döşeme sistemi ise putrelli volta döşemedir. İnşaatta 2500 metreküp lefke taşı, 13000 m3 beton, 1140 ton demir, 520 m3 kereste, 19000 metre sert ağaç ve 6200 metrekare arduvaz çatı kaplaması kullanılmış.

İSTANBUL’A İLK ADIM....

Haydarpaşa, uzun yıllar Anadolu'dan göçle İstanbul'a gelenlerin, kente ilk adım attıkları yerdi. Büyükşehirde tutunamayıp da memleketlerine geri dönüş kararı alanların hüzünlü yolculuklarının da yine ilk durağıydı. Bu özelliğinden dolayı çok sayıda filmin de ana seti oldu. Gurbet kelimesyile özdeşleşen gar, bir çok Yeşilçam filminde başrol oynadı. Haydarpaşa kimi zaman sevenleri kavuşturdu, kimi zaman sevenleri ayırdı.

HAYDARPAŞA’NIN YANGIN TARİHİ....

Bunca yıl onca olaya tanıklık eden Haydarpaşa kendi tarihinde de acılar yaşadı. I. Dünya Savaşı’nda Anadolu’ya sevk edilmek üzere gar binasında depolanan cephaneler 6 Eylül 1917 günü yapılan bir sabotaj sonucu infilak ederek büyük bir yangın çıkardı, gar binası yangın ile birlikte garda harekete hazır bekleyen ve gara girmekte olan cephane ve asker dolu çok sayıda vagon da bu arada yok oldu. Bu sabotaj sonucu binanın çatısı imha oldu ve diğer bölümleri de hasara uğradı. Bu hasarı akabinde yapılan bazı onarım ve değişikliklerle gar binası ve çatısı bugünkü görünümünü aldı.
15 Kasım 1979 tarihinde, Haydar Paşa mendireğinin biraz açığında akaryakıt yüklü “Independenta” adlı tankerin diğer bir gemi ile çarpışması sonucu meydana gelen şiddetli patlama ve hararetten dolayı gar hasara uğradı. Bu olaydan sonra derhal aslına uygun olarak onarıldı. Gar binası 1976 yılında geniş çapta onarıma alınarak 1983 yılı sonunda dört dış cephe ile iki kulenin restorasyonları tamamlandı.
Haydarpaşa'ya son darbeyi vuran ise çatısında 28 Kasım 2010'da meydana gelen yangındı. Çatıda çıkan yangın, büyük hasara yol açtı. Yangın çok sayıda soru işaretini de beraberinde getirdi; Çatıdaki onarım için Kadıköy Belediyesi’nden izin alınmış mıydı? Neden havadan müdahale yapılmadı? Önce gökdelen sonra da otel yapılmak istenen Haydarpaşa, bir sabotaja mı kurban gitti? Bu soruların yanıtları hala ne değil. Tek bilinen faturanın 2 işçiye kesildiği. Zira yangına ilişkin hazırlanan bilirkişi raporuna göre yangında sabotaj ihtimali yok. Tarihi gara büyük zarar veren yangının çıkış nedeni çatı izolasyonu için kullanılan elyaf maddenin tutuşması. Yangında asli kusurlu olarak izolasyon çalışması yapan çalışanlar ve onların sorumluları...

HAYDARPAŞA PROJESİ UYGULAMADA

Tüm bunların ardından Haydarpaşa Garı'nın yenilenme süreci hızlandı. İTÜ Arı Teknokent'te kurulan akademik firma TechnoBee bünyesinde, TCDD'nin talebiyle bir Danışma Kurulu oluşturuldu.
“Haydarpaşa Gar Binası ve yakın çevresinin korunması, kültürel ve tarihsel değerinin yaşatılması ve kent hayatına daha etkin katılımının sağlanması” amacını taşıyan kurul, “Haydarpaşa Rölöve-Restitüsyon-Restorasyon Projesi” hazırladı. TechnoBee Genel Müdürü ve Proje Yürütücüsü Prof.Dr. Atilla Dikbaş, Danışma Kurulu olarak yapının özgün mimarisine uygun proje geliştirdiklerini söylüyor.

HAYDARPAŞA’YA SADAKAT

Haydarpaşa Garı'na yönelik çalışmaları izleyen ‘Haydarpaşa Dayanışması’ oluşumu ise sürece temkinli ve endişeli yaklaşıyor. Dayanışma bileşenleri, “Haydarpaşa Garı'nın bugünkü işleviyle birlikte, gelecek kuşaklara kültürel bir miras olarak bırakılmasını istiyoruz. Buranın ticari bir merkez haline getirilmesine karşı mücadele edeceğiz. Haydarpaşa süreci kamusal onay alınarak sürdürülmeli”' görüşünü ifade ediyor. Atlas dergisi okurları ve İstanbul S.O.S. Üyeleri de düzenledikleri “Haydarpaşa’ya Sadakat” toplantısında, garın bütünlüğü korunarak mevcut işlevini sürdürmesini istedi.


KADIKÖYLÜ MİMAR ATILGAN’IN GÖZÜNDEN HAYDARPAŞA

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Anadolu 1. Büyükkent Bölge Temsilciliği Başkanı Arif Atılgan, yeni kitabı “Haydarpaşa”da, Haydarpaşa'nın sadece gar olarak düşünülmemesi gerektiğine dikkat çeken Atılgan, “Bu alanda gar, liman, hizmet binaları, hizmet araçlar ve korunması gereken diğer elemanlar bulunuyor. Haydarpaşa, çalışan bir endüstriyel kültür mirasıdır. Dünyada en değerli kültür mirasları çalışmakta olanlarıdır. 140 yıldır çalışan bir tren ve liman işlevi, ayrıca 100 yıldır çalışan bir Gar Binası ve İskelesi bulunmaktadır burada. Bu açıdan Haydarpaşa, olduğu haliyle gözümüz gibi korumamız gereken bir tarihi eserdir” yorumunu yapıyor.

EVİN BÜYÜĞÜ HAYDARPAŞA....

Haydarpaşa ve çevresinin tek tek anlattığı kitabında, Atılgan, Haydarpaşa'yı “evin büyüğüne” benzetiyor; “Dalgakıranı, Limanı, Garı, Gar Tesisleri ve İskelesi ile 100 yıl öncesinde olduğu gibi benim çocukluğumda da, bugün de aynı şekilde durmakta ve çalışmaktadır Haydarpaşa. Bu durum insana büyük bir huzur ve güven vermektedir. Hani eskiden evlerimizde yaşayan büyükelrimiz vardır ya, onların evin başköşesinde oturmaları ne kadar hoş bir duygu verirdi bizlere. Haydarpaşa da Kadıköylülere yıllardır aynı duyguları yaşatmaktadır...”

Gökçe UYGUN


ARŞİV