Hayvan dostları 35 haftadır "katliama" ses çıkarıyor

Caferağa ve Osmanağa Mahallesi sakinleri, Süreyya Operası önünden 35 haftadır “toplayamazsın, hapsedemezsin, öldüremezsin” diyerek “katliam yasasına” tepki gösteriyor

24 Ağustos 2025 - 13:38

C

Caferağa ve Osmanağa Mahallesi sakinleri, sokak hayvanlarının yaşam hakkını ihlal eden düzenlemeleri içeren, “katliam yasası” olarak adlandırılan Hayvanları Koruma Kanunu’na tepki göstermek,  tepkiyi görünür kılmak için 35 haftadır eylem yapıyor. Her hafta cumartesi günü Kadıköy Süreyya Operası önünde bir araya gelen hayvan dostları, alkışlar, sloganlar, pankartlar ve dövizlerle ‘yasanın koruma değil imha, sürgün ve yok etme yasası’ olduğunu haykırıyor. Eylemin 35. haftasında 23 Ağustos Cumartesi günü Süreyya Operası önüne gittik, yaşam hakkından yana olanların sesini sayfamıza taşıdık. 

“Kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat”, “toplayamazsın, hapsedemezsin, öldüremezsin” sloganlarının atıldığı eylemde, katılımcılar adına basın açıklamasını Elif Poyraz, Yeliz Yiğit, Gülay Yurtsever ve Evrim Kalhan okudu. 

“Caferağa ve Osmanağa mahallelerinden tüm Türkiye’ye, yaşam hakkını savunan her bir yurttaşa sesleniyoruz. Bu ses, yaşam hakkını savunan herkesin sesidir” diyerek açıklamayı okumaya başlayan Gülay Yurtsever,  şöyle devam etti: “ 30 Temmuz 2024’te am 1 yıl önce “Hayvanları Koruma Kanunu” adıyla çıkarılan ama gerçekte bir katliam yasası olan bu kanlı saldırıya karşı mücadeleye başladık. İlk günden beri söylüyoruz: “Bu yasa, koruma değil; imha, sürgün ve yok etme yasasıdır.”

Biz 35 haftadır sesi kısılmış, yuvası gasp edilmiş, bir CİMER şikâyetiyle yaşam hakkı ellerinden alınan sokak sakinlerimiz adına buradayız.”

“YAŞAM HAKKI YOK SAYILIYOR”

İstanbul Valiliği’nin,  okullar açılmadan  “sokak köpekleri tehdit oluşturuyor” diyerek toplama emri verdiğini dile getiren Yurtsever, “Belediye ve kaymakamlıklara hayvanların ivedilikle toplanması yönünde bir yazı gönderdi. Bu açıkça, Katliam Yasası’nın fiili olarak uygulanması, hayvanların yaşam hakkının idari yazılarla yok sayılması anlamına geliyor. Bu karar, çocuklara ve halka güvenlik bahanesiyle dayatılan bir ‘hayvan kıyımı’ planıdır. Vali Bey, toplama talimatınız hukuksuzdur. Kabul etmiyoruz. Anayasada güvence altına alınmış yaşam hakkı yok sayılamaz. Hayvanların sokaklardan sürülmesi için verdiğiniz talimat açıkça suçtur.” şeklinde konuştu. 

“Buradan soruyoruz: Gücünüzü neden masum hayvanlara karşı kullanıyorsunuz? Neden çocuk işçiliğine, yoksulluğa, istismara ses çıkarmıyorsunuz?” diyen Elif Poyraz da şunları söyledi: “Siz köpekleri tehdit ilan ederken bu ülkenin çocukları gerçek tehlikelerin insafına terk ediliyor. İHD’nin raporuna göre Türkiye’de 3,5 milyon çocuk işçi var. MEB verilerine göre 612 bin çocuk eğitim dışında. Bu ülkede her dört çocuktan biri aç okula gidiyor.172 bin çocuk yatağa aç giriyor. Asıl tehdit köpekler değil bu ülkenin çocuklarını açlığa, işçiliğe, istismara mahkûm eden düzeninizdir. Sokakta yaşayan hayvanlar kentin en eski sakinleri, sokakların, mahallelerin, parkların hafızası, hayatın bir parçasıdır. Sizin kararınız, “kamu güvenliği” söylemiyle sokakları hayvansız, sessiz ve ruhsuz hale getirmeyi, kentleri yalnızca beton, asfalt ve kaldırımlardan ibaret kılmayı amaçlayan bir zihniyetin ürünüdür. Ama biz biliyoruz hayvanlar düşman değil, yaşamın kendisidir.”

“CEZASIZLIK YENİ KATLİAMLARA YOL AÇAR”

Sokak hayvanları için gönüllü olarak çalışanlara  yönelik şiddete dikkat çeken Yeliz  Yiğit de şunları söyledi: “Adana’nın Pozantı ilçesinde veteriner Melek Nida Urazan, yayla evinin önünde kısırlaştırılmış sokak köpeklerini beslediği için avukat komşusu ve eşi tarafından saldırıya uğradı. Oysa bu, failin ilk saldırısı değildi. Daha önce de aynı saldırgan tarafından evleri basıldı, tehdit edildiler, hakaret ve küfürlere maruz kaldılar. Bu kez saldırı şiddete dönüştü. 72 yaşındaki annesi ve kardeşi de darp edildi, annesinin kaburgaları kırıldı. Aile darp raporu alarak şikâyetçi oldu. Failin ‘avukatım ‘ diyerek kadına, çocuğa, hayvana şiddet uygulaması ise cezasızlığın nasıl güç verdiğini gösteriyor. Asıl tehdit köpekler mi, yoksa gönüllülerin evini basıp kaburgalarını kıran, sırtını hukuka dayayıp şiddeti meşrulaştıran bu failler mi? Buradan bir kez daha haykırıyoruz:  Etkin yürütülmeyen soruşturmalar, verilen cezasızlık ödülleri, katliamı kurumsallaştırıyor, failleri cesaretlendiriyor. Bu cezasızlık düzeni, yeni katliamların davetiyesidir.”

“SEN DE KATIL MÜCADELEYİ BÜYÜTELİM” 

Sokakta yaşayan hayvanların bir ‘sorun’ ve ‘tehdit’ değil  toplumsal bir mesele olduğunu ifade eden Evrim Kalhan da “Hayvan cinayetleri tesadüf değil plânlı, örgütlü ve politiktir. Katliam yasasında ısrar edenler, yaşamın karşısında ölümden yana saf tutanlardır. Ve biz buna asla razı gelmeyeceğiz. Sokakta son kişi kalana kadar, son nefesimize kadar yaşam hakkını savunacağız. Bu hafta olduğu gibi her hafta cumartesi günü saat 18.00’de Süreyya Operası önünde olacağız. Sen de gel bizim yanımızda ol. Sesimize ses, öfkemize güç, direnişimize omuz ver. Katliam yasasına karşı mücadelemizi büyütelim. Biz buradayız, burada olmaya devam edeceğiz. Sokakları da hayvanları da terk etmeyeceğiz.” dedi. 

Açıklamanın ardından eyleme destek verenlerle de konuştuk. 

Osmanağa Mahallesi’nde oturan Özgün Baştaş, “24 Aralık 2024’te ilk eylemi gerçekleştirdik. Amacımız yasayı anlatmaktı. O yüzden her hafta burada basın açıklaması ile yasadan sonra hayvanların yaşadıklarını paylaşıyoruz. Mahalleli olarak sokaktaki canlara sahip çıkmamız gerektiğini yüksek sesle dile getiriyoruz.” dedi. 

Erenköy Mahallesi sakini Şiyba Bilgier de “Her hafta gelmeye çalışıyorum. Destek vermek istiyorum. Kalabalık olmalıyız. Hayvanlara sahip çıkmalıyız. Onlar için daha fazlasını yapmalıyız.” diye konuştu. 


ARŞİV