Hem yemek hem sanat
Sanatçılara ve sanatseverlere açık bir alan olan Sinestetik’te, mutfağa girip yemek yapabilirsiniz ya da mekândaki sanatsal etkinliklere katılabilirsiniz
Gökçe UYGUN
Sinestetik Art Cafe, Yeldeğirmeni semtinin yeni kafelerinden biri. Açılalı henüz bir yıl bile olmadı. Ancak buranın, diğer mekânlardan bir farkı var; sadece yiyecek/içecek sunan bir yer olmanın ötesinde, bir ‘sanat alanı’ olarak kurgulanması…
Sinestetik’in kurucusu, sanat tarihçisi ve sanat yazarı Şeref Akşit. Sanat yaşamı boyunca müzik, edebiyat, tiyatro gibi sanat dalları ile de uğraşan Akşit, sanatın bütünleştirici yanına özel bir ilgi duyduğu için, disiplinlerarası sanat algısına aşina. Esasen, bir ‘sanat kafe’ kurma fikri de buradan çıkmış. Hem yemek yenilebilen hem farklı dallarda sanat üretilen bir yer… Akşit ve sanatçı dostlarının aklında bu fikir son 15-20 yıldır varmış, temeli de Beyoğlu’nda atılmış ama Akşit’in deyişiyle bu maya orada tutmamış.
Sinestetik’in kurucusu, sanat tarihçisi ve sanat yazarı Şeref Akşit. Sanat yaşamı boyunca müzik, edebiyat, tiyatro gibi sanat dalları ile de uğraşan Akşit, sanatın bütünleştirici yanına özel bir ilgi duyduğu için, disiplinlerarası sanat algısına aşina. Esasen, bir ‘sanat kafe’ kurma fikri de buradan çıkmış. Hem yemek yenilebilen hem farklı dallarda sanat üretilen bir yer… Akşit ve sanatçı dostlarının aklında bu fikir son 15-20 yıldır varmış, temeli de Beyoğlu’nda atılmış ama Akşit’in deyişiyle bu maya orada tutmamış.
YELDEĞİRMENİ SANATÇILARI
Sinestetik’in nasıl ve neden Yeldeğirmeni’nde hayat bulduğunu Şeref Akşit şöyle anlatıyor; “Çünkü Beyoğlu daha ‘vahşi’ bir yer. Kadıköy’de ise paylaşımlar, arkadaşlıklar, bağlar kuvvetli. Aslınsa bir 4-5 yıl önce, Moda’da arkadaşlarla böyle bir sanat kafe açmak için adım attık ama maddi nedenlerle yürümedi. Biz de zamana bıraktık. Şimdi doğru zamanmış. İstanbul’da pek çok semtte ikamet ettim ama en çok yaşadığım yer Kadıköy oldu. Koca İstanbul’da kendimi ait hissettiğim tek yer de burası. Yeldeğirmeni semti ise sanatçılar, özellikle ressam ve heykeltıraşların yoğun olarak yaşadığı/iş ürettiği bir yer ki çoğu arkadaşımdır. Onlarla son 2-3 senedir karma sergiler düzenliyorum küratör olarak. Böyle bir sanat kafe talebi de bana onlardan geldi diyebilirim hatta.”
TABLOYA BAKARKEN MÜZİK DUYMAK
Peki ‘Sinestetik’ adı nereden geliyor? Şeref Akşit yanıtlıyor: “Sinestetik, çoklu estetik demek. Sineztesi bir yetenek aslında, algı birlikteliği. Mesela müzik dinlerken kokuyu algılamak ya da bir resme bakarken müzik duymak gibi.”
Akşit’in tanımına göre Sinestetik Art Kafe, ressam, heykeltıraş, sinemacı, müzisyen, oyuncu gibi sanatçı ve sanatseverlerin, sanat öğrencilerinin kendilerini ait hissedebilecekleri bir mekân. Zaten amaç da burada farklı sanat dallarını harmanlayarak disiplinlerarası bir sanat ortamı yaratmak, ‘sanatla yaşayan, sanatsız yaşayamayanlar’ı bir araya getirerek, onlara etkinlik yapabilmeleri için fırsat sunmak. Devamını Akşit’den dileyelim: “Burada pek çok etkinlik de düzenliyoruz ki bunlar birbirlerini etkileyen ve besleyen etkinlikler oluyor. Mesela bir konsere gelen birisi daha sonra film akşamlarımızın takipçisi oluyor. Ya da kahve içmeye gelen birileri, gitarlarımızı görünce doğaçlama mini bir konser veriyor. Ayrıca Yeldeğirmeni semtinde yaşayan sanatçılar ile mahallelinin kaynaşması açısından da rol oynuyor burası. Özellikle de genç sanatçıların sergi açabilmeleri, tanınmaları, güdülenmeleri önemli.”
Şeref Akşit, kafenin müşteri/sanatseverlerine bir de açık davette bulunuyor; “Burası herkese ve her fikre açık bir alan. Bir fikriniz, projeniz varsa gelin konuşalım, birlikte uygulayalım.”
BU MUTFAĞIN ŞEFİ SENSİN!
Sinestetik’in sanat direktörü Evren Erbatur da bir dramaturg ve oyunculuk-tiyatro eğitmeni. Erbatur’un verdiği bilgilere göre mekândaki etkinlikler şöyle;
■ “Şef Sensin” adlı programımızda, kim hangi yemeği/menüyü iyi yaptığına inanıyorsa mutfağımıza davetli! Malzeme ve ekipman desteği sunuyoruz o kişiye, o da menüsünü hazırlıyor. Sonra o menü arkadaşlarına/müşterilere sunuluyor. Şimdiye dek İran, İtalya, Uzakdoğu ve Ermeni mutfağından yemekler yapıldı ve yenildi burada. Bu, sadece bir yemek etkinliği değil. Aynı zamanda -mesela Ermeni mutfağı gibi- yok olmakta olan mutfakları tanımış oluyoruz yahut kültüler arası yemek benzerliklerini görmüş oluyoruz. Kültürlerin, yemek sofrasında kaynaşması oluyor.
■ Film gösterimleri, yoga dersleri, oyuncak yapımı atölyesi, kişisel gelişim seminerleri, film okumaları, resim sergileri, dinletiler gibi farkı sanat dallarında etkinliklerimiz var. Eylül’de sanatçı söyleşilerimiz olacak. Film akşamlarının programı zenginleşecek, belki tiyatro ile ilgili etkinlikler de yapılacak.
Sinestetik’in sanat direktörü Evren Erbatur da bir dramaturg ve oyunculuk-tiyatro eğitmeni. Erbatur’un verdiği bilgilere göre mekândaki etkinlikler şöyle;
■ “Şef Sensin” adlı programımızda, kim hangi yemeği/menüyü iyi yaptığına inanıyorsa mutfağımıza davetli! Malzeme ve ekipman desteği sunuyoruz o kişiye, o da menüsünü hazırlıyor. Sonra o menü arkadaşlarına/müşterilere sunuluyor. Şimdiye dek İran, İtalya, Uzakdoğu ve Ermeni mutfağından yemekler yapıldı ve yenildi burada. Bu, sadece bir yemek etkinliği değil. Aynı zamanda -mesela Ermeni mutfağı gibi- yok olmakta olan mutfakları tanımış oluyoruz yahut kültüler arası yemek benzerliklerini görmüş oluyoruz. Kültürlerin, yemek sofrasında kaynaşması oluyor.
■ Film gösterimleri, yoga dersleri, oyuncak yapımı atölyesi, kişisel gelişim seminerleri, film okumaları, resim sergileri, dinletiler gibi farkı sanat dallarında etkinliklerimiz var. Eylül’de sanatçı söyleşilerimiz olacak. Film akşamlarının programı zenginleşecek, belki tiyatro ile ilgili etkinlikler de yapılacak.
www.sinestetikartcafe.blogspot.com.tr