Mahalle Afet Gönüllüleri Acil Müdahale Derneği, bir süredir Kadıköy’ün semtlerinde gönüllülere ücretsiz olarak afet eğitimi veriyor. Ben de Hasanpaşa sakini bir gazeteci olarak bu eğitimlere katılıyorum. Bir oturumda eğitmenimiz Erhan Erbaş idi. Kendisi amatör telsizci. Bize telsiz kullanımı hakkında bilgi verirken, afet haberleşmesinde Türkiye’nin ne durumda olduğuna da değindi. Ben de Erbaş ile bir röportaj yaparak, konuya açıklık getirmek istedim.
Kendisi de 38 yıllık Sahrayıcedid sakini olan Erhan Erbaş, ülkede afetler ve acil durumlar konusunda hizmet veren ilk gönüllü kuruluş olan Türkiye Radyo Amatörleri Cemiyeti’nin (TRAC) Kadıköy Şubesi Sekreterliği görevini yürütüyor. Aynı zamanda, TRAC ile Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan işbirliği protokolü kapsamında Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi İstanbul Birimi’nde haberleşme konusunda gönüllü olarak katkıda bulunuyor.
60 YILLIK CEMİYET
TRAC, 1962’de diş tabibi Dr. Bedii Ezgi ve arkadaşları tarafından kuruldu. Ülkemizde kurulan ikinci amatör radyo derneğiyiz. Ancak o dönemde yürürlükteki kanun gereği telsiz haberleşmesi için şart koşulan izinler verilmiyordu. 1983’t kanun değişikliğiyle fiili amatör telsizciliğin (radyo amatörlüğü) önü açıldı. Yasama organı bu etkinliğin önünü ağırlıklı olarak toplum hizmetine (afetler) yönelik beklentileri sonucunda açtı. Yıllardır özlemi çekilen faaliyetlerin yolunun açılması, TRAC camiası tarafından mükellefiyet olarak algılandı. Amatör telsizciliğin geleneksel toplum hizmeti boyutuna özel bir önem verildi.
Sivil Savunma Genel Müdürlüğü’ne ilk işbirliği önerisi 1986’da yapıldı ancak bu girişimden sonuç alınamadı. 1990 yılında acil durumlara hazırlık konusunun kamu yönetiminin gündemine yoğun olarak girmesiyle, tekrarlanan girişimimiz bu kez sonuç verdi. Toplum hizmeti süreci, o yılın Haziran ayında yapılan bir Sivil Savunma tatbikatına katılımla başladı. Aynı yıl ülkemizin değişik yerlerinde tatbikatlar yapıldı. Bu tatbikat dizisinin sonunda Sivil Savunma Genel Müdürlüğü’nden “olası gerçek bir acil durumda işbirliği” talebinin gelmesi ile yeni bir aşamaya girildi.
KÖRFEZ SAVAŞI’NDA GÖREV YAPTILAR
1991 yılının başındaki Birinci Körfez Savaşı’nda Sivil Savunma Genel Müdürlüğüne İkaz Alarm Haberleşmesi konusunda saha desteği sağladık. Bu TRAC’ın verdiği ilk gerçek olay hizmetiydi. Böylelikle de ‘kamu yararına çalışan dernek statüsüne layık görüldük. 1998’de ise AKUT ile kurumsal işbirliği süreci başladı. 2 yıl sonra da Başbakanlık, Türk Kızılayı, bazı 112 Acil Sağlık ve itfaiye birimleriyle protokole dayalı işbirliği yapıldı. Daha sonra İTÜ, Dokuz Eylül Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Sağlık Bakanlığı ve Kandilli Rasathanesi ile kurumsal işbirliği dönemine girildi. Bunun bir yansıması, MGK Genel Sekreterliği tarafından 2005’te başlatılan afet ve acil durum konulu tatbikatlarda telsiz haberleşmesinin üstlenilmesi şeklinde tezahür etti.1999’da Afet Haberleşme Çalışma Grubu mekanizmasının İstanbul’da 1999 yılı depremlerinden önce işlerlik kazanmasına öncülük yapıldı. Haberleşme sektörünün ana aktörleriyle afetlere hazırlık konusunda Afet Haberleşme Çalışma Grubu ekseninde İstanbul’da başlayan işbirliği 2015’te ülke çapına yayıldı. TRAC, Ulusal Düzey Afet Haberleşme Çalışma Grubuna destek çözüm ortağı sıfatıyla atandı.
Evet. TRAC olarak amatör telsizciliğin sportif boyutu sayılan uluslararası yarışmalarda bazı dünya birincilikleri elde ettik. Ulusal bir yarışma düzenledik.
Ülke çapında 64 şube ve 39 temsilcilik ekseninde örgütlüyüz. Şubelerimizin tümü bir veya birden çok röle, bazıları HF-SSB (kısa dalga) istasyonu ve/veya seyyar haberleşme aracına sahip. Ayrıca Kandilli Rasathanesi ile imzaladığımız işbirliği protokolü çerçevesinde, öncelikle deprem rasatlarının otomatik ve kesintisiz (internet ve telefondan bağımsız olarak, afet koşullarında bile ulaştırılacak şekilde) dağıtımını amaçlayan ve amatör telsizciliğin özgün ürünü olan Automatic Packet Reporting System (APRS) yöntemiyle çalışan bir ağ kurulup çalıştırıldı. 60’dan fazla şehri kapsayan, çevremizdeki 8 ülkeye ulaşan bu ağdan gelecekte tsunami uyarıları da dağıtılacak. İl Risk Azaltma Planı (İRAP) çalışmalarına da katkı veriyoruz.
Şubat 1989’da üye oldum. Ancak öncesinde yani reşit olmadan önce tanışma fırsatım olmuştu. Derneğe üye olmam gerektiğini tetikleyen olay ise, TÜYAP tarafından ilk defa organizasyonu yapılan Telekomünikasyon Fuarı esnasında TRAC standı ve lisanslı amatör telsizciler ile karşılaşmam olmuştu.
İstanbul çok büyük bir metropol, bu nedenle verilen hizmetlerin gereği olarak bazı kamu kurumları ve özel sektöre ait işletmelerin sahip olduğu haberleşme altyapıları mevcut. Net bir sayı veremem ama tahminim 300’e yakın klasik ya da sayısal modda çalışan telsiz rölesi olabilir.
“MANDALA BAS KONUŞ’TAN ÖTESİ”
Telsiz haberleşmesinde konum, yükseklik, etrafta yüksek bina mevcudiyeti, kullanılan frekans bandı, modülasyon türü, anten, cihaz çıkış gücü gibi faktörler etkili olur. Bu faktörler dikkate alınmadan etkin haberleşme mümkün değil. Telsiz kullanıcısının bunun bilincinde olup elindeki teçhizatı doğru şekilde kullanmayı bilmesi lazım.
Amatör telsizcilerin (radyo amatörlerinin) afetlerde başarılı olmasının sırrı, radyo amatörlüğünün düşük sinyal haberleşmesi olması nedeniyle, bahsettiğim etkileri ve olumsuz şartlarda hangi teknikleri kullanacağını bilmesidir. Radyo amatörlüğünün spektrumun her bölgesinde frekans bantlarına ve geniş bir yöntem yelpazesine sahip olması başarının diğer sırrı ve profesyonel telsizcilikten farkıdır.
“TELSİZ, ENGEL SEVMEZ”
Telsizler haberleşme yaparken suni ya da doğal engel sevmez. En ideal haberleşme biçimi, telsizci tabiri ile “telsiz antenlerinin birbirini görmesi prensibi” üzerine dayalı olan haberleşme biçimi. İstanbul, bu açıdan bakıldığında oldukça zorlu bir şehir. Hem doğal hem de suni engellerle dolu maalesef... Kadıköy ilçesi de bu durumdan mustarip elbette. Herhangi bir mahalle ya da lokasyon için avantaj ya da dezavantajdan bahsetmek çok doğru olmaz. Çünkü telsiz haberleşmesini etkileyen pek çok faktör bulunur. En başta coğrafi ve topoğrafik şartlar, bulunulan mevki, kullanılan anten, frekanslar ve hatta kullanılan telsiz cihazına kadar genişleyen bir yelpazeden bahsetmek mümkün.
GSM ve internet altyapıları olağan toplumsal ihtiyaçlar göz önüne alınarak planlanır. Oysa deprem ve diğer afetler olağandışı, dolayısıyla da planlamaya esas olan ihtiyaçların kat be kat fazlasını tetikleyecek olaylardır. Belli bir süreyi geçen (azami 6 saat) elektrik kesintileri bir diğer sorundur. İstanbul kentinde GSM baz istasyonlarının kurulu olduğu binaların bazılarının deprem dayanımı da sorgulanmaya muhtaç bir husus.
Doğal afet ya da acil durumların başında dikkat ederseniz, sabit ve mobil telefon şebekeleri kısa ya da uzun süreler ile devre dışı kalabiliyor. Bunun nedeni, telefon abonelerinin o panik ve kargaşa anında başta yakınlarının akıbetini öğrenme telaşı, meydana gelen olayın yeri, türü vb. nedenlerle haber alma isteği ve resmi kurumların müdahale mekanizmasını başlatabilmeleri için kendi aralarında haberleşme yapma talepleri. Bu nedenle, sükûnet döneminde normal olarak kullanılan telefon şebekelerinde olağan dışı bir olayın olması sonucu aşırı talepten dolayı altyapı yetersiz kalır. Ancak, bu sorun ülkemize özgü değildir, temelinde teknik, işletme ve mali konuları barındıran karmaşık bir yapı bulunuyor.
Demin de konuştuğumuz gibi acil durumlarda telefon şebekeleri devre dışı kalıyor. Normale dönmesi ise uzun sürüyor. Kamu kurumlarının bir bölümünün de geçmişte GSM altyapısını daha kullanışlı telakki edip telsiz sistemlerini devre dışı bırakması riski arttırıcı bir diğer sorundur. Afet ve acil durumlarda görevli kurum ve kuruluşların sahada birbirleri ile haberleşmesine yönelik olarak kullanabileceği ortak bir altyapı fikri olumlu olmakla birlikte bunun afet durumlarında kilitlenebileceğinin dış ülkelerde çok sayıda örneği yaşanmıştır.
Bu sorunun koordinasyon eksikliğine neden olması kaçınılmaz. Mensubu olduğumuz Afet Haberleşme Çalışma Grubu ve bu gruba bağlı Telsiz Haberleşme Çalışma Alt Grubu yapılanmalarının varlık nedeni, bu sorunun giderilmesi için imkân ve kabiliyetlerin ortak bir planlama ile işbirliği içinde yürütülmesinin sağlanmasıdır. Kurumların işbirliğine yatkın olması ve Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP), Afet Haberleşme Çalışma Grubu ve diğer mevzuatın öngörülerine uyumlu olmaları tek çözümdür. Sorunu teknoloji değil, bilinçli ve donanımlı insan kaynağı çözecektir.
Afet haberleşmesi sadece kurumlar arasında yapılacak koordinasyonla sınırlı değil. Koordinasyon bu işin bir parçasıdır. Asıl önemli olan bir doğal afet anı ya da acil bir durumda güvenli, hızlı ve afete dayanıklı haberleşme altyapıları ile organizasyonun var olmasıdır. Bunların varlığı ile ihtiyaç duyulan neresi var ise telsizleri kullanarak afet haberleşmesi yapmak elbette mümkün olacaktır.
Afet koşullarına göre planlanmış, kullanıcılarının gerekli bilinç, yetkinlik ve zor koşullarda haberleşme yapma tecrübesine sahip olduğu her sistem ve organizasyon altın saatlerde ayakta kalacaktır. Bu tarife uyan haberleşme kaynaklarından birisi (ve çoğu kez sahadaki tek örnek) amatör telsizcilik servisidir. Evet doğrudur, amatör telsizcilik hobisinin kamuya faydalı en belirgin yanı doğal afet ve acil durumlarda afet ve acil durum haberleşmesi yapmaktır.
Daha önce de söylediğim gibi afetin ilk dakikalarından itibaren başta sabit ve mobil telefon haberleşme altyapılarında kesintiler oluyor. Bunun sonucu olarak afet bölgesi ile haber bekleyen merkezler arasında haberleşme sorunları yaşanıyor. İşte tam da bu noktada, amatör telsizciler devreye girerek kendi haberleşme altyapılarını kullanmak sureti ile altın saatler dediğimiz o ilk zaman dilimlerinde haberleşmenin kesintiye uğramadan yapılmasına destek oluyorlar.
Beklenen felaketin üstesinden gelinmesi ancak eğitimli ve bilinçli, güçlü bir gönüllü insan kaynağının teşkiliyle mümkün. Haberleşme için de aynı saptama geçerli. Elektronik ve haberleşme sektörü ile ilişkili ve/veya haberleşmeye meraklı bireylerin aramıza katılması beklenen afete bizi daha hazır kılacaktır.
50 AMATÖR TELSİZCİ BÖLGEDE
TRAC, Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP)’nda ulusal ve yerel düzeyde Afet Haberleşme Çalışma Grubu bünyesinde destek çözüm ortağı olarak görevlidir. Dolayısı ile felaketin ilk anlarından itibaren hızlı bir hazırlık aşamasından sonra ülke genelinde bulunan şubelerinden 11’i, 50 üyesi ile deprem yaşanan 10 kente gitti. Ekipler 30 seyyar röle ile afet ve acil durum haberleşmesine destek veriyor.
Başta AFAD Başkanlığı ve İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri olmak üzere sürekli irtibat ve korrdinasyon halinde olmamız zaten zorunluluk. Çünkü afet ve acil durumların en üstteki yetkili ve sorumlu kurumu İçişleri Bakanlığı AFAD Başkanlığır. Koordinatör kurum olmasından dolayı İllerde bulunan İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri ile Şubelerimiz gerek normal zamanlarda ve gerekse felaket zamanlarında AFAD ekipleri ile birlikte bölgeye hareket ediyorlar. Bunun dışında resmi işbirliği protokollerimiz bulunan afet ve acil durumlarda görevli diğer kurumlarla da konusuna göre sürekli irtibat ve işbirliği içindeyiz.
Maalesef doğal afet ve acil durum gibi olağandışı durumlarda insani refleks olarak sevdiklerimizin ve yakınlarımızın akıbetinden endişe duyarak onları arama ihtiyacı ortaya çıkıyor. Ortaya çıkan ve beklenmedik olarak nitelenen bu olağan dışı talebe karşı telefon altyapılarının anında ve sürekli olarak cevap vermesi olanaksız hale gelebiliyor. Bu sorun bazen yerel bazen de bölgesel nitelikte, bazen de normal biçimde altyapılarda sıkıntı yaşamadan haberleşme sorunsuz olarak devam edebiliyor.
Sorumlu ve bilinçli bireyler olarak, telefon haberleşme altyapılarının olağan dışı zamanlarda çalışabilmesi için resmi kurumlarının uyarılarına dikkat etmek, ses haberleşmesi yerine kısa mesaj servisi ve sosyal medya uygulamalarını kullanmak sorunu bir nebze de olsa hafifletebilir. Ancak bunun da şartı internet omurgasının zarar görmemiş olması.
“BÜROKRASİYİ AŞAMIYORUZ”
Türkiye Radyo Amatörleri Cemiyeti Kadıköy Şube Başkanı Boğaçhan Gülen de, Anadolu yakasını komple kapsayan 3 aktif röleye sahip olduklarını belirterek, “Gsm şirketleri milyon dolar yatırsalar da işe yaramayabileceğini bu depremde gördük. Eninde sonunda biz telsizciler devreye giriyoruz. Bizim haberleşmeyi sağlamamız 12 volt elektriğe bakar… Biz kamu yararı olan bir derneğiz ama en büyük sorunumuz rölelerimizi koyacak yer bulamamak. Hangi kurumdan izin istesek bürokrasiye takılıyoruz. Bunun aşılması gerek.” dedi.
TELSİZCİ ANLATIYOR
8 yıldır A sınıfı amatör telsizci olan, TARC üyesi Zeynel Meriç de şuan sahada görev yapan ekiplerdeki isimlerden biri. 10 yıldır MAG ( Mahalle Afet Gönüllüleri) Derneği ile çalışıyor. Önce 36 saatlik temel afet eğitimi almış, ardından da 220 saatlik ileri düzey eğitimi tamamlayıp MAG acil müdahale ekibine katılmış. 1999 Gölcük ve Düzce depreminde sahada görev almış, UMKE’nin 4 ulusal tatbikatı ile AFAD'ın 2 bölge tatbikatına katılmış. Yaşadığı Heybeliada’daki orman yangını da dahil, Kastamonu Bozkurt sel felaketi, Akdeniz bölgesi orman yangınları, Elazığ ve İzmir depremleri gibi pek çok afette arama kurtarma çalışmalarına katılmış. Şimdi de Gaziantep’e giden Meriç, şunları anlattı: “AFAD tarafından akredite edilmiş bir STK olduğumuzdan depremin hemen sonrasında bölgeye gidebilmemiz için İstanbul Havaalanı’na gitmemiz gerektiği bildirildi. 30 kişilik ekip Gaziantep’e uçtuk. Oradan İslahiye’ye geçtik. Kampımızı kurup bize verilen bilgilere göre enkazda arama kurtarma çalışmasına başladık. Ben ekibimizin haberleşme sorumlusuyum. Biz afet bölgelerinde gsm olsa da olmasa da daha operasyonel olduğu için telsiz haberleşmesi kullanıyoruz. Ben telsiz haberleşme istasyonumuz kurup birimlere ayrılan ekiplerimizle koordinasyon merkezi arasındaki haberleşmeyi sağlıyorum. Ayrıca gerektiğinde AFAD'la ve diğer gelen STK larla da haberleşme sağlıyoruz.”