Son yıllarda her şeyi internete daha doğrusu arama motorlarına sormaya başladık. Merak ettiğimiz, unuttuğumuz, beklediğimiz herhangi bir bilgi ve haber için parmaklarımızın birkaç hareketiyle edineceğimiz bilgiler için onlarca kitap ya da gazete satın almaya artık gerek yok. Dahası basılı gazete birçok gazetede kapandı ya da baskı sayısını düşürdü. Arama motorlarının haber içeriklerini sıralama biçimi, dijital medya organlarının görünürlüğünü ve dolayısıyla finansal sürdürülebilirliğini doğrudan etkiliyor. Son olarak, önemli bir yayın platformu olan Gazete Duvar’ın kapanma kararı alması, bu bağımlılığın medya kuruluşları için nasıl bir risk oluşturduğunu gözler önüne serdi.
Peki, bu algoritmalar nasıl çalışıyor, bağımsız gazeteciliğe nasıl bir tehdit oluşturuyor ve dijital medya organları ayakta kalabilmek için nasıl bir yol izleyebilir? İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Sarphan Uzunoğlu ile konuştuk.
“ARAMA MOTORU BU İŞİN KURAL KOYUCUSU”
* Önemli bir yayın platformu olan Gazete Duvar kapatma kararı aldı. Ardından birkaç arama motorlarının algoritmasını değiştirmesiyle ilgili açıklama yaptı? Arama motorlarının haber kanallarının trafiğinde nasıl bir etkisi var?
Duvar’ın kapanması, editöryal bağımsızlığı algoritma vahşetinin hüküm sürdüğü ekosistemde kurban vermemek için atılan bir adım. Duvar, belirli riskler aldı, trafiğiyle birlikte insan kaynağını ve kurumsal kapasitesini büyüttü. Algoritmik değişiklik sonrasında ise bu büyümeyi ayakta tutması gereken finansal kaynakların kaybı ya da efektif olmaması gereği (buna ulusal basın ilan destek mekanizmaları) yeni bir yol arayışına girmiş olmalılar. O yolun sonu da kalitesiz gazeteciliğe çıktıysa, doğal olarak o yola girmeyi tercih etmemişlerdir.
Gelelim teknik soruya. Arama motorları, haber platformlarının trafiğinde önemli bir etkiye sahiptir. Google ve diğer arama motorları, haber içeriklerinin görünürlüğünü büyük ölçüde etkileyen algoritmalar kullanır. Bu algoritmalar, kullanıcıların arama sonuçlarında en uygun ve ilgili içeriği bulmalarını sağlamaya çalışırken, medya organlarının içeriklerini daha görünür kılmak için çeşitli kriterlere göre sıralama yapar. Yani esasen arama motoru neredeyse bu işin kural koyucusu. Her şeye onun algoritmaları karar veriyor.
* İçerikler ön plana çıkarırken hangi kriterlere göre sıralama yapıyor? Bu sıralama, okurun doğru bilgiye ulaşmasını engelliyor olabilir mi?
Arama motorları içerikleri sıralarken birçok faktör kullanır. Google gibi büyük arama motorları, deneyim, otorite ve güvenilirlik (E-A-T: Expertise, Authoritativeness, Trustworthiness) gibi kriterlere dayalı sıralama yaptıklarını söylüyorlar ve bunun kriterlerini de sitelerinde detaylıca açıklıyorlar. Bu sıralama, iddialarına göre, çoğu zaman popüler ve tıklanma oranı yüksek içerikleri öne çıkarıyor. Ancak bu, daha az bilinen, doğru ve derinlemesine haberlerin görünürlüğünü de engelleyebilir, bu bir gerçek. Neticede bu durum okurların doğru bilgiye ulaşmada zorluk yaşamasına neden olabilir. Ama bu algoritmik yapının asıl amacı nitelikli haberi koymak değil, öne çıkarmaktı.
* Google neden böyle bir algoritma değişikliği yaptı?
Aslında Google algoritmalarını sürekli yeniliyor ve buradaki değişikliklerle ilgili yayıncıları önceden de bilgilendiriyor. Bu değişimler onlara göre şart. Çünkü onların amaçları daha doğru, kullanıcı odaklı ve kaliteli içerikler sunmak. Kendi açıklamalarına göre bu algoritma değişiklikleri, yanlış bilgilerin yayılmasını engellemeyi, içeriklerin kalitesini artırmayı ve kullanıcı deneyimini iyileştirmeyi hedefliyor. Bununla birlikte, gördüğümüz üzere, bu değişiklikler medya organlarını ve içerik üreticilerini doğrudan etkileyebiliyor. Google’ın değiştirdiği kuralı da kendi koyduğu gerçeğini unutmamamız gerekiyor. Beğenmediği sistemin ve SEO odaklı habercilik yaklaşımlarına dayalı bilgi ekosisteminin de tuğlalarını onlar döşediler.
“KÜÇÜK MEDYA KURULUŞLARI DAHA AZ TRAFİK ALIR”
* Trafiğin haber kanallarının yaşamasında nasıl bir etkisi var?
Trafik, haber kanallarının finansal sürdürülebilirliği için çok önemli bir faktör; hatta kâr odaklı modellerin damarındaki kan. Dijital medya organları, tıklama başına gelir modeli (CPC - Cost Per Click) ile gelir elde ettiklerinden, trafik ne kadar fazla olursa, gelir elde etme şansı o kadar artar. Yüksek trafik, reklam gelirlerinin artmasına ve medya organının ayakta kalmasına yardımcı olur.
*Yani algoritma güncellemeleri, bağımsız medya organlarının finansal sürdürülebilirliğini etkiliyor?
Arama motorlarının algoritma güncellemeleri, bağımsız medya organlarının görünürlüğünü düşürebilir ve bu da reklam gelirlerini etkileyebilir. Algoritmalar, sıklıkla büyük ve bilinen sitelere öncelik verdiği için, küçük medya kuruluşları daha az trafik alır, dolayısıyla gelirleri düşer.
* Bu başka medya kurumları da kapanacak demek mi oluyor?
Ben bunun kaçınılmaz olduğu, kapanma veya küçülmenin bu dönemde "zorunlu" denebilecek seçenekler olduğu kanaatindeyim. Aksi halde güç odaklarıyla sorunlu ilişkilerin kapıları aralanır zira.
* Basın İlan Kurumu, dijital medya organlarına ilan vermek için hangi şartları arıyor ve bu kriterlere ulaşmak ne kadar zor?
Basın İlan Kurumu, dijital medya organlarından belli bir izlenme oranı, içerik kalitesi ve yasal şartları karşılamalarını bekler. Bu kriterlere ulaşmak, özellikle bağımsız medya organları için zorlu olabilir çünkü büyük medya kuruluşlarının kaynakları ve destekleyici yapıları daha fazladır. Birçok kuruluş, yaşadıkları illerde belirlenen asgari çalışan standartlarına ulaşmak için büyüyüp finansal riskler aldı. Bu algoritmik değişiklik, insan kaynağı sayısı konusunda kriterleri sağlasalar da, klik konusunda sağlayamayacakları için en çok da bu kuruluşları vuruyor. Ben hâlihazırda olmadıkları bir şeye dönüşen, büyüyüp BİK sistemine dahil olmaya çalışanları defalarca uyarmıştım dürüst olmak gerekirse. Ama fırsat maliyeti diye bir şey var neticede.
* Okur olarak arama motorunda aradığımız bir haber ya da duruma ilişkin yeterli bilgiye ulaşamadığımızda çok oluyor. Bir haber ararken kendimizi kedili video izlerken buluyoruz. Haber sitelerinin alakasız içerik üretmelerinin nedeni de gene tıklanma meselesiydi, değil mi?
Evet, haber sitelerinin bazen alakasız içerik üretmesinin arkasında tıklama odaklı gelir modeli yatıyor. Tıklama başına gelir modeli, içeriklerin ne kadar dikkat çekici olursa o kadar fazla gelir getireceğini belirtiyor. Bu nedenle, medya organları bazen haberle ilgisi olmayan içerikler de üretebiliyor.
HER ŞEY BİR TIK İÇİN Mİ?
* Yani her şey neden bir tık için miydi? Peki dilimizden düşürmediğimiz gazetecilik etiğine ne oldu?
Gazetecilik etiği uzun yıllardır bir avuç akademisyenin ve aktivist gazetecinin konuştuğu bir konudan ibaret. Sektörel gerçeklik ve akışta bu tartışmaya neredeyse hiç yer yok. Artık kendimize karşı dürüst olmalıyız. Türkiye’nin gazetecilik kurum ve kuruluşları bu tartışmalara müdahil olamadılar. Meslek örgütleri ve sendikalar kenardan sessizce izlemekle yetindi. Zaten gündem çoğu zaman etikten ziyade özgürlüklerdi. Kısıtlamalarla dolu ortam etik bir yoksunlukla taçlandı.
Peki, arama motorlarının bizim neyi okuyup neyi okumayacağımıza karar vermesi biraz korkutucu değil mi?
Eğer internet kullanımınızı Google ya da bir başka arama motoruna bağlamazsanız, böyle bir dert yok esasen. Ama bu arama motorları ve sosyal ağlar yarattıkları dopamin bağımlılığının dönüştüğü platform bağımlılığı ile elimizden seçme hakkımızı almış oldular.
* Buna karşılık dijital medya organlarının gelir elde etme yöntemlerinde hangi değişiklikler olabilir? Medya organları ayakta kalabilmek için neler yapmalı?
Bunu bir röportajda yanıtlamak güç. Son yıllarda Newslabturkey'de bu konuyla ilgili hiç olmadıysa 100 yazı/rehber içerik yayınladık. Ben onlarca atölye yaptım. Burada esas olan medya girişimcilerinin niyetleri, motivasyonları ve kabiliyetleri. Kısa yoldan zengin olmak nasıl bir hayalse, yöneticiliği öğrenmeden yönetici olmak, girişimci ruhu olmadan girişim yapmak böyle boş bir sonuca çıkarıyor insanı. Risk almak, kontrollü hareket etmek, editoryal politikanın temeline ideolojik değer dışında finansal değer önerisini de koymak bir başlangıç noktası olabilir.
* Peki okurlar, tıklama odaklı içerik üretiminin önüne geçmek için ne yapabilir?
Basit. Ödeme yapmalılar. Para vermediğimiz hiçbir şeyin kalite ve niyetinden emin olamayız.