Hrant Dink'le Kucaklaşma

undan tam sekiz yıl önceydi… Ermeni gazeteci Hrant Dink yayın yönetmenliğini yaptığı gazetenin Agos'un önünde arkasından vuruldu…

21 Ocak 2015 - 13:55
Leyla Alp

Her ölüm acıdır…  Ama bazı ölümler vardır ki kahpelikten başla bir neden bulamaz ve kahredersiniz… Hrant Dink’in katledilmesi de bu ülkenin vicdan sahibi insanlarında bir büyük yara açtı. Bir büyük suçluluk duygusu. “Koruyamadık” mahcubiyeti…  İşte tüm bu mahcubiyet, suçluluk, adalet isteği ve hasret sekiz yıldır 19 Ocak’ta Agos’un önünde buluşuyor…
Sekiz yıldır büyük kalabalıklar işini, okulunu, evini, alışkanlıklarını, mazeretini, görüşmesini, tembelliğini, korkusunu bırakıp Agos’un önüne geliyor…
Her yıl acaba bu yıl az insan gelir mi kaygısıyla adımladığımız yolları bu yılda aynı kaygıyla adımlıyoruz. Sekiz yıl oldu çünkü… Sekiz koca yıl… Sekiz yılda insan hayatında neler değişmez ki… Bıkar mesela insan… Ama bıkmadı. Hrant için, adalet için adalet talebini haykıranlar, Hrant’ı katleden karanlığın sorgulanmasını isteyenler bıkmadı. Her yıl Ocak ayının on dokuzunda yola düştü.
Taksim’den başlayan yürüyüş yavaş yavaş kalabalıklaşıyor. Geç kalanlar hızlı adımlarla polis barikatını geçiyor...  Nereye gidiyorsun sorusunun yanıtı; “Hrant’a gidiyorum.” Yediden yetmişe herkes, bugün Hrant için adalet için Agos’a gidiyor. Hrant’ın boylu boyunca yattığı o kaldırıma gidilecek ve Hrant’la kucaklaşılacak… Kardeş olduğumuz ve kardeş olmaya ne kadar ihtiyacımız olduğu hatırlatılacak, hatırlanacak…
Aradan geçen sekiz yıla rağmen Hrant, başka yerde, başka zaman bir araya gelemeyecek kalabalıkları buluşturmaya devam ediyor… Bugün bütün kimlikler bir yana bırakılıyor. Bugün herkes Hrant.
Türkçe, Ermenice yazan dövizler, “Hrant İçin Adalet” için sloganlarıyla Agos’un önüne doğru yürüyoruz.
SANA GELDİK HRANT YİNE GELDİK
Taksim'den akan insan seli saat üçü doğru Agos'un önüne varıyor. Uzun zamandır birbirini görmeyen insanların buluşma noktası Agos’un önü. Hrant’la kucaklaştığımız yerde dostlarımızla selamlaşıyoruz.  “Sarı Gelin” ezgisi ile yaklaşıyoruz Hrant’ın kapısına. Ama bir noktadan sonra ilerlemek imkansız… İğne atsan yere düşmüyor. Kalabalıkları Agos gazetesi penceresinden sarkıtılan Hrant'ın gülümseyen yüzü karşılıyor.
Saat 15:05'de herkes susuyor, Hrant konuşuyor.
Hrant'ın arkadaşları adına şair yazar Murathan Mungan yaptığı konuşmada sekiz yıl önceyi hatırlatıyor.
“Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından sekiz koca yıl geçti. O yıl doğan çocuklar dillendi; okuma yazmayı söktü. Oysa Hrant Dink’in ölüsü, gerçek hikâyesi aydınlatılmamış bir cinayetin kurbanı olarak hâlâ bu kaldırımda yatıyor. Dünyayı kaybıyla ıssızlaştıranlar hatıraları ve emanetleriyle çoğaltırlar... Ve emanetin başını bekleyen bizler sekiz yıldır burada toplanıp adalet ve hakikat arayışımızı dillendiriyor, Hrant’ın ölüsünü unutkanlığın zalim ellerine teslim etmeyeceğimizi haykırıyoruz.”
Murathan Mungan’ın konuşması sık sık sloganlarla kesiliyor... Sekiz yılda çok şey değişti belki ama adalet talebindeki kararlılık değişmedi…  Aynı talebi Mungan konuşmasında yineliyor;
“biz Hrant için, adalet için sekiz yıldır haykıranlar artık demokrasinin karikatürünü değil, kendisini istiyoruz. Acilen demokrasi ve koşulsuz ifade özgürlüğü istiyoruz. Kapalı kapılar ardında tezgâhlanan karanlık oyunların göstermelik demokrasisini değil, günışığı demokrasisi istiyoruz. Laiklikten ödün vermemiş bir demokrasi istiyoruz. Kimsenin kanına, canına susamadığı bir toplumda, kurban almadan ve kurban vermeden yaşamak istiyoruz.”
Murathan Mungan’ın konuşmasının ardından Hrant’ın penceresinde üç yüz beliriyor. 14 yaşında vurulan Berkin Elvan’ın annesi, babası ve Hrant’ın eşi Rakel Dink…  Gözlerindeki derin kederi anlamak için yakından görmemize gerek yok. Aynı keder bizim de gözlerimize yerleşiyor. Güvercin tedirginliğindeki bir gazeteciyi bizden alan karanlık 15 yaşındaki bir çocuğu da aramızdan aldı… Berkin 15, Hrant 53 yaşında kaldı…
Hrant’ın  “ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz” dediği ülkede 15 yaşında bir çocuğa kıydılar. Güvercin tedirginliğindeki Hrant’ın sevgili eşi ile Berkin’in annesi akraba oldu…  Acıların akraba ettiği üç insan kalabalığı selamlıyor, kalabalıkla kucaklaşıyor… Boğazımız düğümlenerek bakıyoruz üçüne…  Üçüne aynı sıcaklıkla sarılıyoruz…  Kucaklaşıyoruz…  
Kalabalık yavaş yavaş dağılıyor...  Hrant’ın vurulduğu yere karanfiller bırakılıyor… 
İçimizde işe yarar bir şey yapmanın huzuru Hrant’ın gülümseyen resmine bakıp, onunla kucaklaşıp bir sene sonra aynı yerde aynı saatte görüşmek üzere vedalaşıyoruz…  

Etiketler; hrant dink

ARŞİV