Seyhan Kalkan Vayiç
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu görev yaptığı bir yılın değerlendirilmesini seçildiği gün olan 23 Haziran'da yaptı. Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleşen, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in mesajlarının okunduğu toplantıya; TBMM Grup Başkanvekili Engin Altay, CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İYİ Parti İl Başkanı Buğra Kavuncu, CHP ve İYİ Parti İstanbul milletvekilleri, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı ve diğer ilçe belediye başkanları ile İBB üst yönetimi katıldı.
Sosyal mesafe kurallarına uygun oturma düzeniyle organize edilen toplantıya eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte katılan Ekrem İmamoğlu, amacının “16 milyona hesap vermek” olduğunun altını çizdiği toplantının açılış konuşmasına “Savunma Yürüyor” sloganıyla baro başkanları ve avukatları selamlayarak başladı.
“ŞEFFAFLIK OLMAZSA ÇÜRÜME BAŞLAR”
Toplantının asıl amacının 16 milyona hesap vermek olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Bir kamu yöneticisi için en güzel, en onurlu görevlerden biri hesap vermektir” dedi. Kamuda şeffaflık ve hesap verebilirlik kalmazsa çürümenin başlayacağına dikkat çeken İmamoğlu, bu nedenle “ısrarla ve sık sık” hesap vereceklerinin altını çizdi. 31 Mart’tan 23 Haziran’a kadar geçen süreçte ülkeye yaşatılanların unutulmaması gerektiğine vurgu yapan İmamoğlu, “Ama asıl unutulmaması gereken, bu kirli oyunlar değildir. Asıl unutulmaması gereken, 16 milyon İstanbullunun bu oyunlara verdiği cevaptır. Asıl unutulmaması gereken, demokrasi ve özgürlükler konusunda İstanbul’un ortaya koyduğu irade ve karardır” dedi.
İSRAF DÜZENİNE SON VERİLDİ
İBB Başkanı İmamoğlu, resmi olarak 30 Haziran 2019’da işbaşı yaptıklarını, yeni yönetim olarak devraldıkları mali tabloyu hatırlattı ve şunları söyledi; “Kasamızda personelimizin maaşlarını ödeyecek paramız dahi mevcut değildi. Vadesi geçmiş yaklaşık 6 milyar liralık bir borçla ve bizden önceki yönetimin yaptığı bütçeden kaynaklanan 7,9 milyar liralık bir büyük bütçe açığı ile İBB’yi teslim aldık. Toplamda 14 milyarlık acil çözüme muhtaç bir kara delikle İBB yönetimini devraldık. Üstelik bize ödenmesi gereken 1 milyar liranın üstündeki nakit Maliye Bakanlığı payı, tarihte görülmemiş bir şekilde göreve gelmemizden 15 gün önce, bizden önceki yönetime avans olarak kullandırılmıştı. Tüm bu tabloya rağmen şikayet etmeden yolumuza devam ettik. Büyük hasarı onarmak üzere çalışmalara başladık.”
Hızlı bir mali disiplin ve etkili bütçe yönetimi uygulamasına geçtiklerine dikkat çeken Ekrem İmamoğlu, israf düzenine son verdiklerinin altını çizdiği konuşmasına şöyle devam etti; “Örneğin bir avuç dernek ve vakıfa sağlanmış olan, toplamda 700 milyonu bulan israfa son verdik. Hemen her birimimiz ile iştirak ve bağlı şirketimizde büyük tasarruflar yaptık. Bu sayede yeniden hem hizmet yapan, projeleri ayağa kaldıran, hem de borçlarını ödemeye başlayan bir yapıyı mümkün kılabildik. Bu sayede korona virüs salgını başladığında, koşullara uyum sağlamakta zorlanmadık”
Yaşanan tüm olumsuzluklara, her türlü engellemelere ve tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecine rağmen başarılı bir ilk yıl geçirdiklerinin altını çizen İmamoğlu, slaylarla eşliğinde gerçekleştirdiği konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gelirlerimiz; planlı bütçemizden 5 milyar, bir önceki yıl aynı dönemden ise 1.5 milyar lira daha düşük noktaya geriledi. Aldığımız tasarruf tedbirleri ve etkin bütçe yönetimiyle giderlerimizi yöneterek, neredeyse denk bütçe seviyesine geldik. Bu tabloda bizi zorlayan, en önemli faktör, bizden önceki yönetimlerin İBB’ye yüklemiş olduğu borçlar ve kredi geri ödemeleridir. İkinci önemli faktör iktidar blokunun uygulamaları ve yaklaşımlarıdır. Örneğin, kredi taleplerimiz konusunda kamu bankalarının engellenmesi. Örneğin, Ulaştırma Bakanlığı’na devredilen Başakşehir gibi metrolara ilişkin ödemelerin, maliye payımızdan kaynağında, peşin peşin ve aylık 50 milyonluk dilimlerle kesilmesi.”
“BAŞARILI BİR İLK YIL GEÇİRDİK”
Korona virüs salgını başlangıcından bugüne kadar aldıkları önlemleri detaylarıyla sıralayan İmamoğlu, süreç boyunca hizmetlerini aksatmadıklarına dikkat çekti. Kentin uzun yıllara yayılan altyapı sorununu çözmek için krizi fırsata çevirdiklerini, birçok noktada çalışmalara başladıklarını ifade eden İmamoğlu, İstanbul’da yeşil alan oranını arttırmak için çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Kentin sembolü olan meydanlara özel önem verdiklerini belirten İmamoğlu, “Yeni kurduğumuz İstanbul Planlama Ajansı; 20 ilçede, 25 kentsel tasarımı tamamladı. Bunlardan Mecidiyeköy Meydanı, Kartal Meydan, Bağcılar Meydan, Bayrampaşa Yenidoğan ve Küçükçekmece Cennet Mahallesi meydanları uygulama projesi aşamasına geldi. Taksim Meydanı, Haliç kıyıları, Bakırköy Cumhuriyet Meydanı, Salacak Burnu ve kent mobilyaları alanında ise ulusal ve uluslararası tasarım yarışmaları düzenlendi. Tüm bu yarışmalar Ağustos ayında sonuçlanmış olacak. Böylelikle şehrimizin kimliğine değer katan kentsel alanları yeniden inşa edecek ve halkımızın kullanımına açmış olacağız” dedi.
“KİRA ÖDER GİBİ EV SAHİBİ OLMAK”
“Sosyal konut” anlayışının kökten değiştirecek projelere başladıklarını aktaran İmamoğlu, “kira öder gibi ev sahibi olmak” uygulamasını hayata geçirmek için çalışmalara başladıklarını vurguladı. İmamoğlu, “Çünkü biz inanıyoruz ki, bu şehirde iyi yaşamak herkesin hakkıdır. Bu maksatla başlattığımız bin 450 civarında bağımsız bölüm ve dükkandan oluşan Kiptaş Silivri Konutları’na tam 30 kat başvuru geldi. Benzerlerinde asla görülmeyen bu yüksek başvuru oranı, hem projenin fianansal ve mimari açıdan doğruluğunu hem de yönetimimize olan güvenin bir kanıtı. Bundan sonra da benzeri projelerimizle halkımızın ev sahibi olmasını sağlayacağız” diye konuştu.
İSTANBUL İÇİN 3 ÖNEMLİ TEHDİT
İstanbul için en önemli üç tehdidi; “deprem”, “mülteci meselesi” ve “Kanal İstanbul” olarak sıralayan İmamoğlu, “Birileri ve onların yakın çevresi para kazanacak diye bu kadim şehrin doğal çevresinin, yaşam alanlarının ve su havzalarının yok edilmesine izin veremeyiz, vermeyeceğiz” dedi.
Kente kazandırdıkları eğitim kurumlarını ve spor salonlarını sıralayan İmamoğlu, “İstanbul'un kimliğini oluşturan 55 tarihi çeşmeyi restore edip içilebilir suya kavuşturuyoruz” dedi. Yıllardır harabe halde duran Gazhane binalarının restorasyonunun tamamlandığını söyleyen İmamoğlu, “Sonbaharda İstanbul’un kültür varlıklarına katıyor ve halkımızın kullanımına açıyoruz. Biz, bu çabalarla aziz İstanbul’un tarihine sahip çıkarken, diğer tarafta iş başına gelmemizden sonra İstanbul’un kimliğinin ana unsuru olan tarihi yapılarla ilgili iktidar blokundan gelen çabaları da izliyorsunuz. Galata Kulesi, Haydarpaşa Garı, Sirkeci Garı gibi İstanbul’un incisi konumunda olan yapıların İstanbul’un belediyesinden koparılma çabalarını görüyorsunuz. Haydarpaşa ve Sirkeci garları sürecinde, imtiyaz bile istemeden, önceki dönemlerde olduğu gibi bila bedel tahsis edilmesini bile talep etmeden, kiralama ihalesine girmemize rağmen hukuksuzca ihale dışında bırakıldık. Her üç konuda da yargıda açtığımız davalardan olumlu sonuç bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
“PUSULAMIZ HALKIMIZIN YANINDA OLMAK”
İşbaşına geldikleri günden itibaren devraldıkları koşulla hakkında hiç yakınmadıklarına dikkat çeken İmamoğlu, “Bu demek değil ki; bizden önceki dönemde yapılan anormallikleri, yanlışları, tuhaflıkları görmezden geleceğiz. Bizden önceki 5 + 5 yılı incelemek üzere iç incelemelerimiz en titiz şekliyle sürüyor. Hiç acele etmiyoruz. Gerekli durumlarda, gerekli hukuki işlemleri başlatacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. 16 milyonun hakkını savunacağız. Belediye kadrolarında da, belediye ve iştiraklerinin iş ve işlemlerinde de, taksi plakalarıyla ilgili kararda da tek pusulamız var; halkımızın yanında olmak. Hiç kimse unutmasın, hiç kimse görmezden gelmesin” dedi.
Her türlü probleme, engellemeye ve korona virüs salgınına rağmen çok başarılı işler yaptıklarını belirten İmamoğlu sözlerini şöyle tamamladı: Ne yaptıksa; sizlerin iradesi doğrultusunda ve sizlerle birlikte yaptık. Bugün burada çok mutluyum. Çünkü birlikte başardık. Yola çıkarken söz verdiğimiz gibi liyakat ve şaffaflığa dayalı prensiplerle iş başı yaptırdığımız genç ve dinamik kadromuzla adil, yeşil ve yaratıcı İstanbul hedefimiz için emin adımlarla yürüyoruz. İBB’nin yönetim ekibine ve 83 bin çalışanına birinci yıldaki başarı için teşekkür ediyorum. Ama hepsinden önümüzdeki yıl ve daha sonrası için daha çok çalışma ve daha çok fedakarlık bekliyorum. Çok daha fazla çalışıp, çok daha fazla başarılı olacağız. Çünkü biz başarmaya mahkumuz. Çünkü biz, küçük bir çıkar grubu için değil, 16 milyon için çalışıyoruz. Farkımız burada. Ellerinde medya gücüyle ne tür yalanlara başvurursa vursunlar, devlet anlayışına sığmayan ne tür tuhaf iş yaparlarsa yapsınlar, yolumuza devam edeceğiz. Birlikte başarmaya devam edeceğiz.”