“İşçiler sendikaları yönetebilir, Türkiye’yi de”

İşçiler, Umut-Sen’in çağrısıyla Kozyatağı Kültür Merkezi’nde biraraya geldi. Forumda söz alan işçiler hem yaşadıklarını hem de gelecek hakkındaki görüşlerini paylaştı

04 Ekim 2019 - 13:41

Umut-Sen’in çağrısıyla “İşçiler sendikaları yönetebilir, Türkiye’yi de” başlığıyla düzenlenen etkinlik 29 Eylül Pazar günü Kozyatağı Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Etkinlikte direnişteki Sibaş işçileri, kadro hakkı için CHP önünde eylemine devam eden Mahir Kılıç, Saica Pack işçileri, tazminat ve emeklilik hakları ellerinden alınan 3 bin 500 Soma maden işçisini temsilen bir işçi, Güvenlik İşçileri Meclisi, büro işçileri, DGD-SEN Sendikası, metal işçileri, Bağımsız Maden-İş Sendikası, Emekliler Dayanışma Sendikası, emeklilikte yaşa takılanlar, Polimer işçileri, direnişteki Cargill işçileri, Düzce cam işçileri, İzocam işçileri, Makro/Real işçileri, Evid-Sen, İnşaat-İş Sendikası, Tek Gıda-İş Sendikası, Vip Tekstil işçileri, Deriteks Sendikası, Carrefour işçileri, güvencesiz özel okul öğretmenleri ve belediye işçileri yer aldı. İşçilerin yanı sıra avukatlar da etkinliğe katılanlar arasındaydı.

“YÖNETİLME SORUNU İFŞA OLMUŞTUR”
Açılış konuşmasını Umut-Sen adına Görkem Doğan gerçekleştirdi. Doğan, işçilerin zayıf durumda olmadığını tarihsel deneyimlerle açıklarken sorunun sınıf siyasetinin küresel, yapısal, ekonomik değişiklikler sonucu içine düştüğü pragmatizm ve sinizm sebebiyle zayıfladığını söyledi. Umut-Sen hakkında “İşçi hareketini muktedirleştirecek çeşitli eylemlere, örgütlülüklere ve dayanışma pratiklerine acaba faydalı olabilir miyiz diye bu fikri ortaya attık ve onu örgütlemeye başladık” diyen Doğan, “İşçi hareketi yönetilme sorununu ifşa etmiştir ve bu hareket derlenip toparlanmalıdır yoksa soğurulabilir ve olmadığı bir şeye dönüşebilir” diye konuştu.

Doğan’ın konuşmasının ardından işçiler, avukatlar ve sendika temsilcileri teker teker söz alarak foruma katıldılar: 

Tahir Çetin / Bağımsız Maden İşçileri Sendikası: Devlet kendi siyaseti için bizim emeğimiz üzerinden geçinmeye devam ediyor. 5 Ekim’de Ankara’ya yürüyeceğiz. Artık Türkiye’de işçinin kendi hakları için mücadele edeceği bir gücü ortaya koyacağız. Türkiye’de ikinci kez yürüyen madenciler biz olacağız.

Mürsel Ünder / Çağdaş Hukukçular Derneği: Kanunların Allah’ın kelamı olmadığını bilerek yazılı olanları korumak için, senin yararına olanları da yeniden yazdırmak için çaba harcayacaksın, mücadele edeceksin.

Hanife Durmaz / Carrefour işçisi: Sendika bizi savunmuyor, suç bizde mi? Kendi temsilcilerini kendiler seçiyorlar. Neden işçi kendi özgür iradesiyle temsilci seçemiyor? 

Özkan Özkanlı / İnşaat İş Sendikası: Ben inşaat işçisiyim ve yönetim kurulumuzun hepsi de inşaat işçisi, hepimiz de başkanız. Bizde başkanlık sıfatı sadece hukuki bir şey.

Neslihan Acar / DGD Sen: Bu kadar yoksulluk, açlık, işsizlik, kural tanımazlık ortamında tüm alçakça saldırıları püskürtmenin yolu birleşik mücadeledir. Mezhepçi, ırkçı, kimlikçi, cinsiyetçi tüm bölünmelere ve örgütlenmelere karşı birleştirici olan işçi sınıfının saflarında mücadele etmeliyiz.

Suat Karlıkaya / Cargill işçisi: Cargill işçisi 14 kişi. İçeriye sendika girer hayatlarını kurtarırlar, hayır o değil. 14 kişi içeriye girecek, Cargill’de çalışan 300, 500 kişi faydalanacak. 300, 500 kişi faydalandıktan sonra o bölgedeki fabrikalar birbirini tetikleyecek, bunlar domino taşıdır.

Forumun son konuşmasını ise Umut-Sen Örgütlenme Koordinatörü Başaran Aksu yaptı. Aksu, muhalefet yaptığını söyleyen sendikalarla devlet güdümlü sendikalar arasında küçük farklar olduğunu belirtirken “Bu durum işçi hareketini zayıflatıp sermayeyi güçlendiriyor. Umut-Sen ise işçinin ne arkasında ne önünde tam yanında. Meşru talepleri olan işçilerle dayanışacağız. Önümüzdeki süreçte ekonomik mücadelenin yanında politik mücadeleye ve siyasal hat örmeye katkı sağlayacak her pozisyonda hazır olacağız” dedi.


ARŞİV