İstanbul Hatırası

Galası 10 Ocak Pazartesi günü Şehir Tiyatroları Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde yapılan ‘İstanbul Hatırası’ adlı oyunda Kuşdili Çayırı’nın kumpanyalarının işlenmesi, Kadıköylüleri mutlu etti.

13 Ocak 2011 - 14:07

Laleli’de başlayıp Kuşdili Çayırı’nda gelişen bir aşkı, o aşk hikâyesi içinde direkler arasından Karagöz’e, tangodan çadır tiyatrolarına kadar eski İstanbul Ramazan geceleri geleneklerini anlatan “İstanbul Hatırası” adlı oyunun galası 10 Ocak Pazartesi günü Şehir Tiyatroları Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde yapıldı.
Birçok sanatçının ve tiyatroseverin katıldığı galada, oyun sonrası “İstanbul Hatırası”nı yazan ve yöneten, aynı zamanda oynayan Taner Şerbetçioğlu, “Bu kadrodaki arkadaşlarım bir hayalimi gerçekleştirdi. Bunun için herkese çok teşekkür ederim. Bu kadroyu ve hayalimi destekleyen Genel Sanat Yönetmenimiz Ayşenil Şamlıoğlu’na ayrıca teşekkür ederim” dedi.
Ayşenil Şamlıoğlu da sahneye çıkarak tüm kadroyla beraber “Kalamış” şarkısını seslendirdi ve izleyicilerden büyük alkış aldı.
Müzikal bir oyun olan “İstanbul Hatırası”nda, Kuşdili Çayırı’nın kumpanyaları işlemesi Kadıköylüleri ayrıca mutlu etti. Salı Pazarı kalktıktan sonra, alanın Büyükşehir Belediyesi tarafından alışveriş merkezi yapılmak istenmesi, Kadıköylülerin ise bu çayırın eski günlere dönmesi için Büyükşehir Belediyesi’ne karşı verdiği mücadele nedeniyle oyunun galasının Kadıköy’de yapılması Kadıköylüleri ayrıca memnun etti.
Müzikli oyunda İbrahim Şirin’in seslendirdiği Makber, Binnur Şerbetçioğlu’nun Ermenice seslendirdiği “Sarı Gelin” ve Kalamış şarkısı izleyicilerden büyük alkış aldı..

KIRIK BİR AŞK HİKÂYESİ ANLATILIYOR

Toron Karacaoğlu, Tarık Şerbetçioğlu, Binnur Şerbetçioğlu, Selma Kutluğ, Ergun Üğlü, İskender Bağcılar, Rahmi Elhan, İbrahim Şirin, Gökhan Egilmezbaş ve Naci Taşdöğen’in rol aldığı oyun, Ali isimli bir Selanikli’nin babası şehit olduktan sonra annesi ile birlikte Laleli’de halasının konağına yerleşmesi ile başlıyor..
İstanbul Hatırası’nda bir martının kanadında, bir dalganın kıvrımında İstanbul’da yaşanmış kırık bir aşk hikâyesi anlatılıyor. Mekân İstanbul, zaman yüzyıl, aşk her yerde… Meddah hikâyesini anlatmaya başladığında artık sadece söz vardır. Söz Ali Amca’nın hikâyesine dönüşür. Zamanın imbiğinden süzülür. Gözlerimizin önüne serilir. 20. yüzyılın başlarındaki İstanbul’dayızdır artık. Yüzyılın başlangıç telaşı, dönüşümün eşiğinde bir imparatorluk, savaşlar, acılar, neşeler… Hepsi iç içe geçiyor. Yürekler heyecanla çarpıyor, heyecanlar Direklerarası’nda alkışlara karışıyor...
Ali direklerarası eğlencelerinde Kantocu kıza aşık olur…. Direklerarasında başlayan bu aşk Kuşdili Çayırı’nda Şevki Bey’in kumpanyasında pekişir. Gazeteciliğe başlayan Ali de kumpanyaya katılır.. Sonra İstiklâl Savaşı.. İstanbul’daki vatanseverler ile hainlerin çarpışması ve büyük aşkın hazin sonu…..

Gül SÖKMEN


ARŞİV