"İstanbul Sözleşmesi biziz!"

Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine ilişkin iptal istemini reddetmesinin ardından Kadıköy'de bir araya gelen kadınlar ve LGBTİ+ bireyler, Danıştay'ın kararını tanımadıklarını belirterek İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmediklerini kaydettiler

23 Temmuz 2022 - 21:01

Kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, 20 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla feshedilmişti. 

Kadın ve LGBTİ+ hakları savunucuları, bu karara karşı Danıştay’a yaklaşık 200 dava açmıştı. Davalar geçtiğimiz iki ayda duruşmalı olarak görülmüş, Danıştay savcıları dört kez kararın iptalini talep etmişti. Ancak Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine ilişkin iptal istemini ikiye karşı üç oyla reddetmişti.

"KARAR GERİ ÇEKİLSİN"

Danıştay’ın 19 Temmuz 2022 tarihli kararını birçok merkezde protesto eden kadın ve LGBTİ+ hak savunucularının bugünkü adresi ise Kadıköy oldu. Eminönü İskelesi önünde bir araya gelen kadın ve LGBTİ+ bireyler, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediklerini vurgulayarak kararın geri çekilmesini talep ettiler.

“Danıştay Kararını Tanımıyoruz, İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz" pankartının açıldığı eylem sırasında sık sık “Kadınları değil erkek şiddetini engelle”, “Erkek adalet değil gerçek adalet”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Geceleri de sokakları da terk etmiyoruz”, “İnadına isyan inadına özgürlük” sloganları atıldı.

"DANIŞTAY KARARINI TANIMIYORUZ"

İstanbul Sözleşmesini Uygula Kampanya Grubu adına açıklamayı okuyan Rüya Kurtuluş, sözlerine, “Danıştay kararını tanımıyoruz. İstanbul Sözleşmesi biziz” diyerek başladı. Danıştay 10. Dairesi’nin ret kararını hatırlatan Kurtuluş, “Bu karar aylardır Ankara’da, Danıştay’da kadın örgütlerinin, siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin ve baroların kalabalık katılımıyla her biri birer hukuk dersi gibi olan, kadınların Erdoğan’ın çekilme kararını yargıladığı ve Danıştay savcılarının her seferinde ‘Cumhurbaşkanı İstanbul Sözleşmesi’ni feshedemez’ görüşünü açıkladığı duruşmaların ardından verildi” ifadelerini kullandı.

Verilen kararın, ülkenin gidişatı açısından son derece belirleyici olduğunu vurgulayan Kurtuluş, şöyle devam etti: “Sadece kadınlar açısından değil, toplumun her kesimi açısından adaleti arayacağı hukuki mekanizmalar, halk üzerinde birer baskı aracına dönüşmüş vaziyette.”

"VAZGEÇMEYE NİYETİMİZ YOK"

Konuşmasının devamında Pınar Gültekin cinayeti davasında uygulanan “tahrik indirimini” ve buna karşı kadın hakları savunucularının eylemlerini hatırlatan Kurtuluş, şunları söyledi: “İki yıl önce, yine burada Pınar Gültekin’in öldürülmesinin ardından 'bir kişi daha eksilmemek için İstanbul Sözleşmesi’ni uygula' pankartıyla eylemdeydik. Maalesef geçtiğimiz günlerde yine bu meydanda Pınar Gültekin’i öldüren Cemal Metin Avcı’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından haksız tahrik indirimi uygulanarak 23 yıla indirilmesini protesto etmek için eylemleydik birçoğumuz. Bu kararları verenler bu ülkedeki her kadın cinayetinin, maruz kaldığımız her erkek şiddetinin doğrudan failleridir.” 

Konuşmasının sonunda mücadelenin bitmediğini vurgulayan Kurtuluş, “Bir kez daha tane tane ve yüksek sesle söyleyelim: İstanbul Sözleşmesi bizim mücadelemizle yazıldı, onaylandı. Vazgeçmeye niyetimiz yok. Sözleşmede yazan her bir madde biziz, bizim mücadelemizle uygulanacak. Gücümüz haklılığımız, gücümüz dayanışmamız. İstanbul Sözleşmesi biziz!” ifadelerini kullandı. 


ARŞİV