İstanbul'un iki Fikirtepe'si

Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi: “Kentsel dönüşüm, Fikirtepe’yi kimliksiz bir alana dönüştürüyor.

20 Ekim 2016 - 16:09
Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi: “Kentsel dönüşüm, Fikirtepe’yi kimliksiz bir alana dönüştürüyor. Dileğimiz İstanbul tarihinin çok farklı katmanlarından bize seslenebilecek bir Fikirtepe’nin varlığını sürdürebilmesi”

Gökçe UYGUN
Tarih Vakfı’nın yayın organı olan Toplumsal Tarih dergisi, ekim sayısında kentsel dönüşüm sürecindeki Fikirtepe’ye yer verdi. Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi’nce hazırlanan “Gözden Kaçanlar” bölümünde bu ay, “İstanbul’un iki Fikirtepe’si” başlığıyla geniş bir yazı yayınlandı. Yazıda, Fikirtepe’nin farklı zaman dilimlerinden iki ayrı yerleşimi ele alınıyor. Fikirtepe’deki ilk yerleşimi, tarihöncesi Fikirtepe’yi İÜ Edebiyat Fakültesi Prehistorya Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Necmi Karul, 1950’lerde kente dâhil olan ikinci Fikirtepe yerleşimini ise City University of New York (New York Şehir Üniversitesi) Antropoloji Bölümü doktora öğrencisi Duygu Parmaksızoğlu yazdı.
İşte o yazılardan bazı bölümler;

Tarihöncesi Fikirtepe (Necmi Karul)
- Fikirtepe ve Pendik, İstanbul’un tarihöncesini, şehrin Neolitik dönemdeki durumunu ortaya koyan ilk yerleşim olmanın yanı sıra, Anadolu’da kazısı yapılan en eski yerler arasındadır. Demiryolu inşaatı sırasında rastlantı sonucu keşfedilen ve yine bir demiryolu çalışması dolayısıyla yeniden kazılan bu yerleşimlerin, sadece İstanbul’un ilk sakinleri ve kentin kimliği açısından önemli bulgular değil, aynı zamanda tarihöncesinin çok az bilinen bir dönemi hakkında bilgi veren son kalıntılar olduklarını unutmamak gerekir. Bu bakımdan Fikirtepe ve Pendik yerleşimlerinin, kentte yaşanan tahribattan arta kalan kısımlarının korunması ve yeniden araştırılması büyük önem taşımaktadır.

Fikirtepe’nin tarihi: İlk yerleşimlerin hikâyesi (Duygu Parmaksızoğlu)
- 2011 yılının Ocak ayında bölge, bizzat İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş tarafından özel proje alanı ilan edilmiş, İstanbul’un hemen hiçbir yerine verilmemiş çok yüksek bir imar hakkı (4.14) Fikirtepe’ye tanınmıştı. Bu plan çerçevesinde 132 hektarlık bölge, ortalama 20’şer dönümlük ve her biri 200-300 haneden oluşan 57 yapı adasına ayrıldı. Her bir ada, tek bir parsel olarak bir müteahhit firmayla anlaşarak evlerini yıktıracak ve her malik, bu evlerin yerine yapılacak süper lüks gökdelen konutlardan kendi arsa payı oranında dairelere sahip olacaktı. Bu plan büyük bir heves ve vaatle kamuoyuna duyuruldu. Medyada ‘gecekondu ver lüks daireyi kap’ projesi, ‘milli piyango’ gibi tanımlarla tarif edilen Fikirtepe projesinde, 5.5 yıl sonra bugün gelinen son nokta; bir kısmı yıkılmış, birazı yapılmış, pek çoğu yerinde duran bir kısmı boşaltılmış evler, elektriksiz susuz evlere yerleşmiş mülteciler ve artık darmadağın olmuş bir mahalleden ibarettir.

KEŞFİNDEN 100 YIL SONRA SİT OLDU
Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi de dergideki yazıya, son söz niyetine şu yazıyı kaleme aldı;
Aynı yerde faklı zamanlarda iki farklı yerleşimi gündemimize aldık bu kez. 1950’lerde tarımın mekanize olmasıyla topraksız kalan köylülerin göçünde bir varış noktası olarak karşımıza çıkan gecekondu semti Fikirtepe ile batıya yayılan ilk çiftçi toplulukların yerleşimlerinden biri olan tarihöncesi Fikirtepe’nin üstüste olması tarihin bir ironisi olarak görülebilir.
Tarihöncesi Fikirtepe, o zamanki adıyla Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 19 Haziran 1981 tarihinde aldığı kararla tescillenmişti 1987 yılında Kurul tarafından, “Fikirtepe Höyüğü” ve çevresindeki sit alanı sınırlarının İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü uzmanlarca ölçekli bir harita üzerinde belirlenmesi istendiyse de (23.10.1987-3767), bu işlem gerçekleştirilmedi. 21 yıl sonra Fikirtepe’de kentsel dönüşümün gündeme gelmesiyle İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Fikirtepe höyüğünün sit sınırlarının belirlenmesini tekrar değerlendirdi ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü ve İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Prehistorya Bölümünden görüş ve bilgi istedi (16.07.2008-1349). Sonunda keşfinden neredeyse 100 yıl sonra, 2010 yılında, höyüğün sırları belirlendi ve bölge 3.derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edildi (31.12.2010-2991). Böylece tarihöncesi Fikirtepe mevzuat üzerinden daha tanımlı bir şekilde korumaya alındı. Bu durumda alan için Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’nın hazırlanması gerekse de, ilgili kurumların bu konuda bir çalışması bulunmamaktadır.
  Öte yandan yıllarca süren “çarpık kentleşme” tarihöncesi Fikirtepe’yi unutturduğu gibi, “kentsel dönüşüm” de Fikirtepe’nin yakın geçmişinden izleri silmekte, semti tanımsız ve kimliksiz bir alana dönüştürmektedir. Dileğimiz İstanbul tarihinin çok farklı katmanlarından bize seslenebilecek bir Fikirtepe’nin varlığını sürdürebilmesidir.

 

ARŞİV