Bu yıl sıcaklık rekorları kırılırken, küresel ısınmanın buzullardaki olumsuz etkisinin de geniş bir alana yayılması bekleniyor. Küresel Denge Derneği’nin ‘İstanbul ve İzmir İlleri için Deniz Seviyesi Yükselmesi ve Olası Etkileri’ raporu da bu görüşü destekliyor. Raporda iklim değişimi sebebiyle buzullarda yaşanan erimenin ve buna bağlı küresel deniz seviyesindeki yükselmenin kıyı kentleri için önümüzdeki yıllarda olumsuz sonuçlar doğuracağını gösteriyor.
Nüfus yoğunluğu, sosyoekonomik gelişmişlik ve ticari faaliyetlerin önemli merkezleri olmaları nedeniyle İstanbul ve İzmir’e odaklanan çalışma, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) en olumsuz senaryosu, yani deniz seviyesinin küresel olarak yüzyılın ortasında yaklaşık 0,5 metre, yüzyılın sonunda ise yaklaşık 1 metre yükseleceği hesabına dayanarak yapıldı. Rapora göre 2020 yılında 15,5 milyon insanın yaşadığı İstanbul’da nüfusun büyük bir kısmı, Marmara Denizi’ne komşu ilçelerde ikamet ederken, Marmara Denizi kıyısındaki ilçelerde yaşayan nüfus ise yaklaşık 6,2 milyon.
“BOĞAZİÇİ TEHDİT ALTINDA”
Hem coğrafi yapıları hem de komşusu oldukları denizlerin farklı özelliklere sahip olması nedeniyle İstanbul ve İzmir, deniz seviyesi yükselmesi ve fırtına kabarması olaylarından farklı düzeylerde etkilenecek. Rapora göre, İstanbul Boğazı'nın tamamımın, özellikle de kıyılarda yer alan konak, saray, dini ve tarihi yapıların deniz seviyesindeki değişimden etkilenmesi bekleniyor. Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Küçüksu Kasrı gibi saraylar ve Şemsi Paşa Camii, Ortaköy Camii gibi yapılar, etkilenme ihtimali bulunan değerli yapılar olarak öne çıkıyor.
KURBAĞALIDERE’YE DİKKAT ÇEKİLDİ
Rapora göre Göksu, Küçüksu ve Kurbağalıdere’de deniz seviyesi yükselmesinin, akarsu yataklarının bir bölümünü sular altında bırakabileceği öngörülüyor. Göksü örneğinde, akarsu kıyısındaki konut ve işyerlerinin de deniz seviyesi değişikliğinden etkileneceği, Küçüksu Kasrı’nın ise zemin katının zarar göreceği, araştırmada yer alan bulgular arasında. Aynı etki, Kadıköy’deki Kurbağalıdere Vadisi’nde de bekleniyor.
Raporda şu ifadelere yer verildi: “Öte yandan deniz seviyesinin yükselmesiyle birlikte Göksu ve Küçüksu gibi akarsularda, akarsu yatağının bir bölümünün de sular altında kalması söz konusu olabilecektir. Aynı etki, Kadıköy’ün güneyinde yer alan Kurbağalıdere Vadisi’nde de beklenmektedir. Hatta Küçüksu çevresine kıyasla Kurbağalıdere’nin topografyası nedeniyle iç kesimlerine daha fazla deniz suyu girmesi, daha yüksek bir olasılıktır. Kurbağalıdere Vadisi’ndeki eski tarım alanları günümüzde yerleşim alanına dönüşmüştür; dolayısıyla yeraltı su seviyesinin yükselmesi, yeni sorunlar yaratabilir.”
Prens Adaları da deniz seviyesindeki değişimden kısmen etkilenebilecek alanlar arasında gösterildi. Adalar’ın yüzde 2,7’si bir metreden alçakken, yüzde 4,4’ü ise bir ila iki metre yüksekliğinde. Özellikle yerleşim yerlerinin bulunduğu iskele ve kıyı bölgelerinin, deniz seviyesindeki değişimden etkilenmesi bekleniyor.
İSKELELERDE TEDBİR ALINMALI
İstanbul’da deniz seviyesi yükselmesi, iskelelerde de bazı yenilemeler yapılmasını gerektirecek. Üsküdar İskelesi’nde, lodoslu havalarda oluşacak fırtına kabarmalarına karşı mühendislik tedbirleri, Kadıköy’de ise deniz seviyesinde yükselmenin ardından yaşanabilecek fırtına kabarmaları, metro girişlerini etkileyebilir ve bunun için önlem alınması gerekebilir. Prens Adaları’nın da özellikle yerleşim yerlerinin bulunduğu iskele ve kıyı bölgelerinin etkilenebileceği öngörülüyor. Fenerbahçe-Maltepe sahil şeridi de riskli bölgelerden. Deniz seviyesinin yükselmesine bağlı olarak bu kıyılarda bazı düzenlemelerin yapılması şart.
Raporda öne çıkan bazı başlıklar şöyle:
-Sadece İstanbul’da 6 milyondan fazla kişinin yaşadığı 120 km2’lik bir bölge sular altında kalacak.
-İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı ve Ortaköy Camii gibi tarihi yapılar deniz seviyesinin yükselmesinden etkilenecek. İzmir’de Körfez, Kordon ile Alaçatı ve Sığacak gibi tatil beldeleri, ayrıca Gediz Deltası Kuş Cenneti tehdit altında.
-İstanbul’da 16 atık su arıtma tesisinden 12’sinde, İzmir’de bulunan 20 atık su arıtma tesisinin dördünde sorun yaşanabilir.
-Deniz suyu yeraltı sularına karışabilir. Bu, özellikle İzmir’de tarımsal üretim açısından ciddi sıkıntı yaratacak.
KARAR VERİCİLERE ÇAĞRI
Raporda, fırtına kabarmalarının deniz seviyesinin yükselmesinin etkilerinin belirlenmesi açısından önemli ipuçları sağladığı ancak bu konuda veri bulunmadığı da belirtildi. “Fırtına kabarmasına dair verilerin tutulması elzem” ifadelerinin yer verildiği raporda karar vericilere şu çağrı yapıldı: “Merkezi ve yerel yönetimlerin temel şehircilik görevlerini ve hizmetlerini yerine getirebilmesi için şehirlerin, güvenli ve iklim değişiminin etkilerine dayanıklı hale gelmesi gerekiyor. Deniz seviyesindeki yükselme, şehirlerdeki tüm sosyal ve ekonomik faaliyetleri etkileyecek. Raporda işaret edilen sektörler ulaşım, kültür ve turizm, emlak, konaklama, sağlık olacak. Diğer sektör etkilerinin araştırılması için koordineli ve kapsamlı çalışmaların ivedilikle yapılmasına ihtiyaç var. İklim değişiminin çok katmanlı bir konu olarak ele alınması zorunluluk.”