İstihdamda ve eğitimde olmayan gençler

İstanbul Planlama Ajansı Sosyal Politikalar Ofisi Koordinatörü Zelal Yalçın “Ekonomik krizin henüz çok başında olduğumuzu düşünürsek ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranının artacağını öngörmek yanlış olmaz” diyor

01 Şubat 2022 - 16:08

Eğitimde ve istihdamda olmayan gençlerin sayısı hem Türkiye’de hem de dünyanın diğer ülkelerinde artıyor. Türkiye’deki genç nüfus içinde NEET, yani “Ne Eğitimde Ne İstihdamda” olan gençlerin oranı ise yaklaşık yüzde 30 seviyesinde. İBB İstanbul Planlama Ajansı Sosyal Politikalar Ofisi Koordinatörü Zelal Yalçın, “Genç işsizliğine odaklandığımızda Türkiye, Yunanistan, İspanya, İtalya ve Şili gibi ülkelerden daha az bir genç işsiz oranına sahip. Eğitimde olmayan gençleri eklediğimizde ise Türkiye, NEET gençler arasında en yüksek orana sahip ülke olarak ön plana çıkıyor.” diyor.

​-İstanbul Planlama Ajansı olarak “Eğitimde ve istihdam olmayan gençler” üzerine araştırmalar yaptınız ve bu konu hakkında raporlar yayınladınız. Bu konunun Türkiye için en acil politika geliştirilmesi gereken sorunlardan biri olduğunu vurguluyorsunuz. Neden?

2020 TÜİK verilerine baktığımızda, Türkiye’de genç nüfus olarak tanımlayabileceğimiz 15 - 24 yaş arası nüfusun 13 milyona yaklaştığını görüyoruz. Bu sayıyı toplam nüfusa oranladığımızda, nüfusun yüzde 15,4’ünün gençlerden oluştuğu anlamına geliyor. Yüzde 15,4’lük genç nüfus oranı Türkiye’yi, AB üye ülkeleriyle kıyaslandığında en kalabalık genç nüfusa sahip ülke konumuna getiriyor. Türkiye’deki genç nüfus içinde NEET, yani “Ne Eğitimde Ne İstihdamda” olan gençlerin oranı ise yaklaşık yüzde 30 seviyesinde. Bu çok ciddi bir oran.

Bu yüksek NEET gençliği oranı, bizim de Türkiye’nin geleceği için olumlu olmayan bir tablo çizmemize sebep oluyor. Örnek vermek gerekirse, NEET gençliğini oluşturan bir taraf olan eğitimde olmayan gençlerin yüksek oranının, nitelikli iş gücünün gelişmesi önünde büyük bir engel olduğu kolaylıkla söylenebilir. Bilindiği gibi Türkiye, dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olma hedefi olan bir ülke. Bu hedefi ve NEET gençliğinin yüksek oranını göz önünde bulundurduğumuzda, Türkiye’nin bu hedefe yönelik attığı adımların pek de gerçekçi olmadığını söylemek mümkün. Yukarıda bahsettiklerim, Türkiye’nin neden kapsamlı ve sadece yerelde değil, ulusal boyutta ve etkisinin kısa süreli ve geçici değil, uzun süreli ve kalıcı olan politikalarını geliştirmesi gerektiği anlamına geliyor.

-Türkiye'nin dünya ve Avrupa'daki yerini nasıl yorumlamak gerekir?

Az önce de ifade ettiğim gibi Türkiye, genç nüfus arasında NEET oranı en yüksek olan ülke. NEET gençliğini oluşturan eğitimde olmama veya istihdamda olmama durumunu ayrı ayrı incelediğimizde farklı bir tabloyla karşılaşıyoruz. Genç işsizliğine odaklandığımızda Türkiye, Yunanistan, İspanya, İtalya ve Şili gibi ülkelerden daha az bir genç işsiz oranına sahip. Eğitimde olmayan gençleri eklediğimizde ise Türkiye, NEET gençler arasında en yüksek orana sahip ülke olarak ön plana çıkıyor.

Avrupa’nın geneline baktığımızda, NEET gençlik oranı yüzde 10’lar civarında. Avrupa bu oranı 2010’ların başında yüzde 13’ten yüzde 10’a çekmeyi başardı. Ancak Türkiye, bu süre zarfında NEET gençlik oranını yüzde 10’dan fazla artırarak neredeyse yüzde 30 seviyesine çıkardı. Bu durum bize, Türkiye’de gençlere yönelik uygulanan politikaların gençleri istihdama veya eğitime katmak konusunda başarısız olduğunu göstermektedir. Şu an içinde bulunduğumuz ekonomik krizin henüz çok başında olduğumuzu düşünürsek ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranının artacağını öngörmek de yanlış olmaz. Gençlerin iş bulmakta zorlandığı aşikâr bir durum. Ancak Türkiye’de lise sonrası eğitime katılmanın aile üzerine getirdiği ekonomik yükü de düşünürsek, gençlerin eğitimden de uzaklaşacağını öngörebiliriz.

MUTSUZ VE KAYGILILAR

-İstanbul'da yaşayan gençlerin durumunu nasıl yorumluyorsunuz? İşsizlik ve gelecek kaygısı gençleri nasıl etkiliyor?

Hem istihdama katılamamak hem de herhangi bir eğitim sürecinde olmamak, gençlere genel bir umutsuzluk hali olarak yansıyor. İstanbul Planlama Ajansı olarak bu konuyla ilgili yaptığımız bir araştırmada, herhangi bir lisans eğitimi almamış 18 - 24 yaş arası gençlere “mutluluk, yaşam memnuniyeti ve kaygılarını” 10 üzerinden değerlendirmelerini istedik. Mutluluk düzeyleri için 5, yaşam memnuniyetleri için 4,9 ve kaygı düzeyleri için 6,7 değerleri ortaya çıktı.

Aynı değerlendirmeleri üniversite mezunu ancak ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin yapmaları istendiğinde, mutluluk düzeylerinin 4,1, yaşam memnuniyetlerinin 4 ve kaygı düzeylerinin 7,7 olduğu görülüyor. İki farklı araştırma sonucuna baktığımızda ise, üniversite mezunu gençlerin üniversite mezunu olmayan gençlere göre daha mutsuz, yaşam memnuniyetlerinin daha düşük ve daha kaygılı olduğunu görüyoruz. Bu durumu iki temel problemle ilişkilendirebiliriz.

-Nedir bu iki problem?

Birincisi, üniversite mezunu gençler okuduğu bölümlerle alakalı bir iş bulabileceği konusunda umutlarını kaybetmiş durumda. İstanbul’da gençlerin yüzde 58,6’sı üniversitede okuduğu bölümle alakalı bir iş bulabileceğini düşünmüyor. Bu oran, bazı spesifik bölümler incelendiğinde ise daha vahim bir tablo ortaya çıkıyor. İletişim fakültesi mezunlarının yüzde 75,8’i, edebiyat fakültesi mezunlarının yüzde 64,3’ü, iktisadi ve idari bilimler mezunlarının ise yüzde 63,8’i okudukları bölümlerle ilgili bir işte çalışamayacaklarını düşünüyor.

İkinci temel problem ise gençlerin Türkiye’deki liyakatsızlık sorunu. 2021 yılında yaptığımız bir araştırma gençlerin bu konuda ne düşündüğünü ortaya koyuyor. Gençlere neden eğitimde veya çalışma hayatında olmadıkları sorulduğunda, yüzde 79,3’ü Türkiye’de fırsat eşitliğinin bulunmadığını, yüzde 78,5’i önemli yerlerde tanıdıkları olmadığını ve yüzde 57,4’ü kriterlerine göre iş bulamadığı için okulda veya iş hayatında olmadığını belirtiyor. Bu da Türkiye’de liyakata dayalı olmayan bir sistemin gençlerin düşüncelerine nasıl yansıdığını gösteriyor. Bu durumla ilişkili olarak ise gençlerin yurtdışında bir hayat kurmak istediğini biliyoruz. Yine aynı araştırmada, gençlerin yüzde 75,5’inin imkan verildiğinde yurtdışında çalışmak istediğini görüyoruz. Bu oran erkeklerde yüzde 85,3 iken, kadınlarda yüzde 62,1 olarak görülüyor. 

“GENÇLERİN TEMEL GÜNDEMİ İŞ BULMAK”

- Gençlerin temel sorunları ve gündemi nedir?

İstanbul Planlama Ajansı - Sosyal Politikalar Ofisi olarak ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin sorunlarını daha iyi anlamak amacıyla yürüttüğümüz odak grup tartışmalarında gençlerin temel gündemi olarak elbette “iş bulmak” ön plana çıkıyor. Ancak iş bulamama sorununun kapsamının lise ve lisans mezunu gençler arasında farklılaştığına da tanık oluyoruz. Lise mezunu gençler işin içeriğine çok da bakmadan bir gelir sahibi olmak konusunda endişeliler. Bu durumu tabii ki, bu NEET grubunun dar gelirli ailelerden gelmesine de bağlamak pek zor olmasa gerek.

Ancak konu lisans mezunu NEET gençler olduğunda, onların gündeminin işin niteliğine de odaklandığını görüyoruz. Yani, mezun oldukları alanla ilgili bir iş bulmak, lisans mezunu gençler için önemli bir kriter olarak karşımıza çıkıyor. Ancak tabii ki, gençleri sadece iş bulamama ekseninde tartışmak doğru değil. Yine yaptığımız başka bir araştırmada gördük ki düzenli geliri olmayan gençlerin bir kısmı, sosyalleşmeden de uzak kalıyor. Düzenli bir geliri olmayan gençlerin yüzde 19,1’i kafe, restoran gibi sosyalleşme alanlarından mahrum kaldığını söylerken, yüzde 13,4’ü ise kültürel aktivitelerden mahrum kaldığını belirtiyor.

-Gençlerin iş hayatında ve eğitimde yer alması için neler yapılmalı? Çözüm önerileriniz neler?

Ne eğitimde ne istihdamda olan gençler arasında çoğunlukla genç anneler, uzun zamandır işsiz olan eğitimli gençler, kayıt dışı çalışanlar, göçmenler, dezavantajlı gruplar ve engelli gençler var. Tüm bu genç nüfusun NEET olma hali farklı sebeplere bağlı ve çözüm için her grup üzerinden ayrı politikalar üretmek çok önemli.

-Hangi politikaların uygulanması gerekiyor?

Yerel yönetimlerin üreteceği politikaların gençler tarafından kolay ulaşılabilir olmasını sağlamalıyız. Atılacak ilk adımlardan biri, NEET gençliği hakkında verilerin ayrıştırılmış bir şekilde toplanması olmalı. Bu şekilde, hangi NEET grubunun ne kadar büyüklükte olduğunu daha net bir şekilde görebiliriz. İkinci olarak, ayrıştırılmış veriye dayanarak, başta en dezavantajlı gruplar olmak üzere, gruplara özgü politikalar geliştirmemiz gerek. Örnek vermek gerekirse, engelli bir NEET gençle, engelli olmayan bir NEET gencin ihtiyaçları arasında bir hayli farklılıklar olması olağandır.

Bir başka atılması gereken adım ise, NEET gençliğinin sadece kendilerine yönelik değil ailelere yönelik de etkilerinin olduğunu göz önünde bulundurmak. Bu sebeple, ailelere yönelik politika önerileri de geliştirmek gerekiyor. Geliştirilmesi gereken politikalara örnek vermek gerekirse, öncelikli olarak NEET gençliğini oluşturan sebeplere yönelik politikalar geliştirilmelidir. Bu sayede, NEET gençliği oranının artması engellenebilir. Bu bağlamda, cinsiyet, ekonomik durum, anadili ve kimlik, engellilik ve göçmenlik gibi hususları ve risk faktörlerini dikkate alarak politikalar geliştirilmelidir.

NEET olma durumunun, gençler üzerinde çeşitli olumsuz etkileri olduğu yadsınamaz bir gerçek. Bu sebeple, bu olumsuz etkileri en aza indirmek için, gençlere yönelik bakım desteği, psikososyal destekler, sosyal yardımlar gibi destekleri içeren sistematik ve entegre politikalara öncelik vermelidir. Bu noktada spesifik olarak vurgulanması gereken ise, genç kadın NEET’lerin bakım yükünü azaltıcı politikalar olmalıdır. Bir diğer vurgulanması gereken nokta ise, COVID-19 pandemisiyle daha önem kazanan dijital dönüşüm olmuştur. Bu sebeple gençlere yönelik dijital yetkinlik artırıcı politikalar geliştirilmelidir.


ARŞİV