İçten ve eğlenceli; Ahmet Beyler müziği

Son zamanların en samimi ve neşeli gruplarından Ahmet Beyler, bir yaz akşamında küçük ama musiki dolu bir evde, tüm mahallenin beraber şarkı söyleyip eğleneceği bir anın hayalini kuruyor.

04 Aralık 2014 - 14:11
 Son zamanların en samimi ve neşeli gruplarından Ahmet Beyler, bir yaz akşamında küçük ama musiki dolu bir evde, tüm mahallenin beraber şarkı söyleyip eğleneceği bir anın hayalini kuruyor.
 

Gökçe UYGUN
 
Onlar “Ahmet Beyler”… Ben, siz, onlar... Müziği seven arkadaşlar buluşmuşlar, bir grup kurmuşlar, adını da Ahmet Beyler koymuşlar. Eren Tokgöz (vokal, gitar), Ahmet Acar (bas, geri vokal), Mert Altar Büyüköner (trompet, ukulele, ksilofon) ve Cenk Güçbilmez (perküsyon), kendilerini “müzisyen” olarak görmüyor. “Biz içini dökmeye çalışan, hep beraber iyi vakit geçirmeye çalışan insanlarız” diyen Ahmet Beyler’e sorular sordum, onlar da içtenlikle yanıtladı. Buyrun samimi ve bol kahkahalı sohbetimize.
 

 

-Grup ismiyle başlamak isterim. Grupta sadece bir kişinin adı Ahmet, oysa ki (gülüyorum) şaka bir yana kendinizdeki/müziğinizdeki samimiyeti yansıtmak için mi, bilinen bir isim olan Ahmet’i seçtiniz?
Evet. “Ahmet bey” bu devrin insanı olmayan sevgili, saygılı, düşünceli birini çağrıştırıyor bize, ki biz de bu Ahmet Bey’den olmaya çalışıyoruz. “Ahmet Beyler” bir yandan da bir aileyi, Ahmet bey ve sevdikleri birlikteliğini ifade ediyor. Aynı zamanda Ahmet Bey’in isimsizliği hoşumuza gidiyor. Bir adımız yok, kısaca birer Ahmet Bey’iz demeyi seviyoruz. Hem de kulağa samimi ve sıcak geliyor. Bu yüzden adımızı bu şekilde seçtik. Grupta birinin adı Ahmet olduğu için değil (gülüşmeler)
 
-İleride grupta kadın müzisyenler de olursa, grubun adını değiştirmeyi düşünüyor musunuz?
“Ahmet Beyler”, sadece erkekleri içermiyor. Biz yaptığımız müziği ve duruşumuzu seven ve paylaşan herkesi Ahmet Beyler’in parçası olarak görüyoruz. Adımız “Zeynep Hanımlar” olup sadece 4 erkek çalıyor da olabilirdik. Bir gün aramızda bir kadın da olabilir yeniden, keşke olsa… Ve keşke “kadınlık” ve “erkeklik” Türkiye ve benzeri ülkelerde sorun olmaktan çıksa da, bu kadar cinsiyet konuşmak zorunda kalmasak.
 
-2012’de biraraya geldiniz. Hangi ihtiyaçlar/şartlar sizi buluşturdu?
Müzik yapmak bir yandan kişisel bir ihtiyaç. Aynı anda bir sürü kişiyle konuşmak gibi. Bir şarkı söylemeye başladığınızda da bir anda bir sürü arkadaşınız, sırdaşınız oluyor. Müziğin ve diğer tüm sanatsal üretimlerin temelindeki ihtiyaç bu olsa gerek... Grup olma konusunda gelince, bir ihtiyaç da bu paylaşmak istediklerimizi kendinizi öne çıkararak paylaşmak yerine “hep birlikte” paylaşmak istemek olsa gerek. Birbirinizden güç, destek alıyorsunuz. Biz tesadüfen bir araya geldik, karakter olarak birbirimize uyum sağladık.
 

 

-Geçiminizi müzikten mi sağlıyorsunuz yoksa herkesin başka meşguliyet/meslekleri var mıdır?
Hepimiz alaylı müzisyenleriz. Tüm gün başka işlerde çalışmak zorunda kalıyoruz. Müzikten para kazanmaya çalışıyor olsaydık şu an olduğumuzdan daha mutsuz insanlar olabilirdik. Bütün gün başka işler yapıp müziğe kalan zamanları ayırmak zorunda kalmak da mutsuz ediyor ama en azından istediğimiz müziği yapmakta özgürüz, müziğimizin para edip etmemesi çok önemli değil (gülümsüyorlar)
 
  -Kendinizi tanıtan yazıda, “Ahmet beyler her yerde. Herkesin evinde, hepimizin içinde belki de” diyorsunuz. Kendinizi dinleyici ile aranıza mesafe koyan “müzisyen-sanatçı’’ gibi tanımlardan bilerek uzak tutuyor gibisiniz.
Evet! Çok güzel bir tespit ve bizi anladığınız için teşekkür ederiz. Biz kendimizi “müzisyen” olarak da görmüyoruz. Biz içini dökmeye çalışan, hep beraber iyi vakit geçirmeye çalışan insanlarız. Birlikte derken sadece grubu kast etmiyoruz, amacımız tam olarak “hep beraber” şarkı söylemek. Müzisyen-dinleyici-otorite-eleştirmen ayrımlarına inanmıyoruz. Müziğimizi seven, söylediklerimiz paylaşan herkesle birlikte şarkı söylemekten başka bir şey istemiyoruz… Ahmet Beyler dinleyicisinden çok memnunuz. Aslında ‘dinleyici’ demek de istemiyoruz. Bizim çalmamız-birilerinin dinlemesi fikri çok hoşumuza gitmiyor. “Birlikte” çalıp söylemek amacımız. Bu durumda zaman zaman sahneye doğaçlama şarkılar söylemeleri için gelenlerden birilerini çıkarıyoruz ve biz “dinleyici” oluyoruz.
 
 
-Müziğin dünyayı değiştirmeye gücü olduğuna inanmışsınız. Nasıl olacak bu sizce?
İnsanlar müzik dinleyecek ve mutlu olacaklar. Mutlu insanların kimseye ve dünyaya da zararları olmaz. Biz de kendi üstümüze düşen “mutlu etme” işlevini gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
 

-Müzik tarzınızı nasıl tanımlarsınız? Misal bana sorsanız bir “tür” söyleyemem ama kesinlikle “eğlenceli” derim! Siz ne diyorsunuz?

Evet bazı parçalar eğlenceli. Aslında belli bir tür belirleyemedik biz de (gülüşmeler) Ahmet Beyler tarzı diyoruz. İçinde Balkanlar da var, Anadolu da, Rock da, Ege de, klasik müzik de.
 

-Şarkılar nasıl ortaya çıkıyor? Nelerden bahsediyorsunuz?

Her şeyden bahsediyoruz. Osman diye bir karakterden de, arkadaşı tarafından müzik grubundan atılmış bir çocuktan da, ısrarla selam söyleyen-ama başka bir şey söylemeyen- eski arkadaştan da… Söylenme ihtiyacı hissedilmiş şeyler– boşalmak, kızmak veya gülmek için-arkalarına melodiler eklenerek söylenmiş. Zaten müzik böyle bir şey…
 

-İlk albümünüz için bir kitlesel fonlama kampanyası başlatmıştınız. Nasıl gitti? Yeterli kaynak sağlandı mı?

Fena gitmedi. Aslında henüz insanlar için yeni bir şey olduğundan konuyu anlatmakta az bir şey zorlandık. Yani bir şey satın almıyorsunuz, bir şeye destek oluyorsunuz. Ve çıkan şey aslında sizin sayenizde çıkmış oluyor. Eşimiz dostumuz çok destek oldu. Albüm Ocak ortası gibi çıkmış olacak gibi görünüyor. Bu albümü de yine “hep birlikte” çıkarmış olmak ayrıca güzel. Bu destekler sadece maddi olarak değil –daha da çok- manevi olarak bize güç verdi.
 
-“Yaşadıkları coğrafyanın her yerinde çalmak, söylemek, her yerinde güzelleşerek var olmak istiyorlar. Ahmet Beyler, bir gün müsaitseniz size de uğramak istiyorlar.” Şimdiye dek nerelere gittiniz Türkiye’de/nerelere gideceksiniz?
Ankara, Bursa ve İstanbul’da çalabildik sadece. 60 civarında konserimiz olmuştur. Bizi çağıracakları her yere gitmekten mutluluk duyarız.
 
 Eleştirdiğiniz/şikâyet ettiğiniz neler var müzik dünyasında?
Tarzsızlık, kendi olamama, kendini bulamama... “Bir grup müzik dünyasından eksikliğinde, müzik dünyasının kaybedeceği ne var?” sorusunun cevabını bulamadığınız milyonlarca grubun var olması. Para kazanma sıkıntısından dolayı özgün ve samimi işlerin ve müzisyenlerin desteklenmiyor olması.
 

“Türkiye’nin Kadıköylüleştirilmesi…”
Türkiye’nin Kadıköylüleştirilmesi gibi bir düşüncemiz var, böyle olursa her şey çok güzel olacak. Kadıköylüler hem Türkiye’de yaşıyorlar, hem de bildiğimiz Türkiye’den daha güzel, daha olmasını istediğimiz gibi bir Türkiye’de yaşıyorlar. İçinde daha fazla paylaşım, sohbet, müzik, birliktelik var. Bunun nedeni de Kadıköy’ün insanları. İnsanlar, Türkiye’de çok az yerde gördüğümüz gibi, yaşadıkları yeri seviyorlar, onu güzelleştirmeye çalışıyorlar. Biz de bu insanlara dahiliz.
 
 facebook.com/ahmetbeylerofficial
 
 

 

 

 

 


ARŞİV