İzmir depremi: Acı hatıralar, özveri, toz, duman...

İzmir’de yaşanan 6,9 büyüklüğündeki depremi haber alıralmaz bölgeye giden Kadıköy Belediyesi arama kurtarma ekibi çalışmalarını anlattı. Deprem yine arkasında unutulmayacak acı hatıralar bıraktı…

06 Kasım 2020 - 10:40

İzmir depremi sonrası kurtarma çalışmalarında canla başla çalışan ekiplerden biri de Kadıköy Belediyesi arama kurtarma ekibi BAK’tı. Van ve Elazığ depremlerinde olduğu gibi İzmir depreminin haberini alır almaz harekete geçen BAK Kadıköy ekibi, enkaz kaldırma ve arama kurtarma çalışmaları için gerekli malzemeleri taşıyan iki tane tam donanımlı arama kurtarma aracı ve bir otobüsle 30 Ekim Cuma akşam saatlerinde İzmir’e vardı. 

Şehirde AFAD’ın öncülüğünde oluşturulan ekiplerle irtibata geçen 25 kişilik BAK Kadıköy ekibi, İzmir’in en çok hasar gören ilçesi Bayraklı’da bulunan Rıza Bey Apartmanı’nda enkaz altındaki canlar için kurtarma çalışmalarına katıldı, mücadele etti.

Beş gün boyunca diğer arama kurtarma ekipleriyle birlikte koordineli bir şekilde çalışan BAK Kadıköy ekibi, 90 saatin ardından enkazdan kurtulan dört yaşındaki Ayda bebeğin sesini ilk duyandı. 8 katlı, 32 daireli Rıza Bey Apartmanı’nda beş gün boyunca enkaz çalışmaları devam ederken ilk gün çıkan 15 kişiyle birlikte 70 yaşındaki bir vatandaş ve Ayda bebek dışında kurtarılan olmadı. Rıza Bey Apartmanı’nda çok sayıda hayvan da bulunuyordu ve BAK Kadıköy’ün de çabalarıyla iki köpek, iki kedi ve bir tavşan enkazdan çıkarıldı. 

“FELAKETLE KARŞILAŞTIK”

BAK Kadıköy ekibinden Hakan Özdemir, ilk saatlerden itibaren büyük bir özveriyle ekip olarak çalıştıklarını söyledi ve yaşananları şöyle özetledi: “Depremin ardından dört enkaza odaklanıldı. Bu binalar tamamen çöken binalardı. Biz de Rıza Bey Apartmanı’nda çalıştık. İlk aşamada yaklaşık 4-5 kat kaldırılmıştı. Alana gittiğimizde bir felaketle karşılaştık tabii ki. Zemin kötü olabilir ama her zemine bina yapılabiliyor. Mesele binayı iyi yapmakta. Burada kesin bir mühendislik hatası vardı ve insanların canına kastetti bu hata. Bu tabloyu görünce, enkazda çalışırken o sessizliği yaşarken insan duygulanmadan edemiyor. Enkazın üzerinde işimize odaklıyız ve bu şekilde durmadan çalıştık. Dinlenmeye geçtiğimizde insani yön, duygusal yön ağır bastı.”

Kurtarma çalışmaları sırasında tüm ekiplerin özveriyle çalıştığından bahseden Özdemir, müdahale araçlarını ve yöntemlerini şöyle anlattı: “Afetin boyutuna göre müdahale şekli değişiyor. Kurtarmanın fazla olduğu durumlarda iş makinalarından faydalanıyoruz. İş makinalarını kurtarmacı gibi düşünün. Çünkü kağıt gibi üst üste binmiş bir binadan bahsediyoruz ve büyük blokların kaldırılması lazım. Tabii ki dikkatli olmak da lazım. Her zaman orada bir can olabileceğini düşünmek lazım. Sürekli yaptığımız bir iş beton blokları kırmaktı. Onları kaldırdıktan sonra kalan yerler kürek kovayla alınıyor. İşte Ayda bebeğin kurtarılması da böyle oldu. Tam kürek, kovayla çalışılırken Nusret arkadaşımız Ayda bebeğin çığlığını duydu, iletişime geçildi ve AFAD tarafından kurtarma yapıldı.”

Koordinasyonun düzgün işlediğini ancak normale göre çok fazla kurtarma ekibi olduğunu, kalabalık olmasının bir handikap yarattığını söyleyen Özdemir, Elazığ’daki çalışmalarla İzmir’i karşılaştırdı, “Elazığ ile çok bir farkı yok ancak tabii ki nüfus olarak daha fazla. Elazığ’da daha hafif bir durum olduğunu söyleyebilirim ancak iki depreme de baktığımızda binaların hatalı olduğu net şekilde ortaya çıkıyor. Yaşam boşluğu vs sürekli tartışılıyor ama çamaşır makinelerinin bile kağıt gibi olduğunu gördük biz burada.” dedi.

Özdemir, İzmirli depremzedelerin parklarda, açık alanlarda çadırlarda konakladığını söylerken, yıkılmayan ama hasar gören çok sayıda bina olduğunu da sözlerine ekledi. Özdemir son olarak herkesin büyük bir özveriyle çalıştığını, can kurtarmak için dişini tırnağına katarak beş gün boyunca uykusuz mücadele ettiğini belirtti. 

Etiketler; deprem izmir

ARŞİV