Kadıköy Belediyesi ve İdeaPolitik Enstitü işbirliğiyle düzenlenen Kadıköy Beyin Fırtınaları panel serisinin ilki, Türkiye Neden Demokratik Değil? Ne Yapmalı? başlığıyla 1 Mart Cumartesi günü Kadıköy Belediyesi Kozyatağı Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
İdeaPolitik Genel Direktörü ve siyaset bilimci Doç. Dr. Can Kakışım’ın moderatörlüğünü üstlendiği panelin konuşmacıları siyaset bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu ile gazeteci Orhan Bursalı’ydı.
Panelde Türkiye’nin demokratikleşme sürecindeki engeller ve çözüm yolları ele alındı.
Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı, açılış konuşmasında Türkiye’nin ekonomik sıkıntılar, hukuk devleti ilkelerinin zedelenmesi ve toplumsal birlikteliğin zayıflaması gibi pek çok sorunla karşı karşıya olduğunu vurgulayarak “Kadıköy Beyin Fırtınaları fikri de böyle bir istekle doğdu. Ülkesini seven, ülkesi için endişelenen, kurtuluş adına söyleyecek sözü olan insanlar bir araya gelsin, konuşsun, tartışsın, ülkesinin geleceğine kendisi sahip çıksın istedik. Bu anlamda, ilk toplantı konumuzu da demokrasi olarak belirledik.”dedi.
“UMUT VERECEK”
Türkiye’nin eskiden de çok demokratik bir ülke olmadığını söyleyen Mesut Kösedağı, “Ancak hiçbir zaman şimdiki kadar keyfi bir yönetime tanık olmamıştı. Demokrasi öyle önemli bir değer ki ondan uzak kaldığınızda diğer tüm alanlarda gerilersiniz. Ekonomiyi, ülkenin dış politik imajını ve toplumsal huzuru etkiler. Bugün ülkemizden memnun değilsek, bu halkın daha iyi yaşam koşullarını hak ettiğine inanıyorsak, onun için çıkış yolları arıyorsak öncelikle demokrasiyi tartışmalı, onu ülkemizde daha sağlam temellere oturtmanın imkanlarını düşünmeliyiz. Dolayısıyla bu toplantıdan elde edilecek çıktılar, sonraki oturumlarımız için de bize değerli doneler verecektir. Kadıköy Beyin Fırtınaları’nın ülkemize hak ettiği fikirsel dinamizmi kazandırmakta bir nebze bile olsa katkı sağlaması bizlere mutluluk verecektir. Umarız Kadıköy’den yakmaya çalıştığımız umut ateşi ülkemizin farklı yerlerinde de karşılığını bulur.” ifadelerini kullandı.
Panelin moderatörü Doç. Dr. Can Kakışım, etkinlik boyunca ülkesi için söz söylemek isteyen herkese düşüncelerini ifade etme fırsatı sunduklarını, bunun bir tartışma kültürü yaratma amacı taşıdığını söyleyerek panelistlere söz verdi.
“ÖZGÜR BİR ÜLKE DEĞİLİZ”
Panelin ilk konuşmacısı olan Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, Türkiye'nin demokrasiye geçişinin 1945’te başladığını, ancak demokratik gelişmenin kesintiye uğradığını ifade etti. Kalaycıoğlu, “ Türkiye Freedom House’un hesaplamasına göre sadece 1973 ile 198O yılları arasında özgür olan bir ülke. Onun dışında yarı özgür. Bu yarı özgürlük de 2017 yılı sonu itibariyle son buldu. Max Weber’in de bir tabiri olan sultanism rejimi kuruldu. Bir başkan var ama bütün siyasi kararları yürütme olarak o alıyor. Yürütmenin içinde bakanlar ve bakanlıklar yok. Kabine diye bir kurum yok. Tek kişi yürütme olarak şahsi karar veriyor. Kişinin ruh haline göre her şey değişiyor. Kamu bürokrasinin bir etkisi yok. Önemi de yok. Anayasa ve yasalar ayak bağı olarak görülüyor. Yolsuzluklar, yozlaşma ile büyük bir gelir dağılımı bozulması ile yürüyor. Bunların ortaya konulması ve tepki verilmesi durumunda ise tepki verenleri susturarak ve yasaklarla yola devam ediyor. Böyle bir yapı oluşturulmuş durumda.” diye konuştu.
“Bizdeki liderlik kültürü patolojik bir iktidar tutkusu içindedir.” diyen Ersin Kalaycıoğlu “ ‘İktidar benimdir paylaşılmaz, ortaklaşa olarak kullanılmaz.’ düşüncesi var. Koalisyonlar bir baş belası olarak kabul edildi. Koalisyonla çalışmamak için elimizden gelen yapıldı. Ama 1973 ile 1980 arası Türkiye’deki koalisyon dönemidir. Türkiye'nin demokratik olarak kabul edildiği bir dönemdir. Bu bize şunu gösteriyor. Demokrasi olacaksa koalisyonlarla yaşamayı öğreneceğiz. Siyasi liderler birlikte çalışmayı ve yaşamayı öğrenecek. Ya öğrecekler ya demokrasi olmayacak.” diyerek ülkede demokrasinin oluşması ve yaşaması için koalisyonla çalışmanın zorunlu olduğunu belirtti.
“KONUŞMALIYIZ, ÜRETMELİYİZ”
Gazeteci Orhan Bursalı da, Türkiye’de büyük bir demokrasi açığı olduğunu vurgulayarak” Hükümet bu dönemi ileri demokrasi olarak niteliyor. Özgürlük var ama uygulamada özgürlük yok. Anayasada sahip olduğumuz haklar yazıldığı halde uygulanmıyorsa şizofrenik bir durum ortaya çıkıyor. 20 yıldır anayasasız ve yasasız bir dönem yaşıyoruz. Türkiye ekonomik krizler ve çöküşler yaşadı ama bugünkü çöküş hepsinden farklı. Eşitsizlik, liyakatsızlık, güvencesizlik… Tek adam rejiminin getirdiği siyasi ve ekonomik çöküş. Ne yapmalıyız? Bu durumdan çıkmak için binlerce tartışan, konuşan, üreten toplum lideri lazım. Seçime gitmek de çok önemli. Oy vermek gerekiyor. Sandığa gideceğiz.”
Kalaycıoğlu da oy vermenin önemine değindi ve şunu söyledi: “Seçimde oyumuzu kullanacağız. Sandığa gideceğiz. Hatta yanımızda bir kişi de alarak onu da oy vermeye götüreceğiz.”
“SİYASETTEN ÜMİDİ KESMEMELİYİZ”
Demokrasinin sorunlarının masaya yatırıldığı ve çözüm yolları için fikirlerin dile getirildiği panelin sonunda Doç. Dr. Can Kakışım, demokrasinin sorunlarının çözümü için taban siyasetinin, oy kullanmanın, siyasatten ümidi kesmemenin ve parti içi demokrasinin güçlenmesi gerektiğini söyledi.
Panel, katılımcıların aktif katılımıyla, bir sonraki etkinlik için de çağrı yaparak sonlandırıldı.