Nedim Gürsel, son kitabı "Doğaya Açılan Pencere"nin imza günü ve söyleşisi için, 20 Ağustos Pazar günü Uluslararası Akademik Sanat Derneği ve Gallery Duende katkılarıyla Kadıköy’de okurlarıyla buluştu. Nazım Alpman’ın moderatörlüğünü yaptığı söyleşiye, ressam ve heykeltıraş Süleyman Saim Tekcan da konuk olarak katıldı.
MONET, SİSLEY VE VAN GOGH
Son kitabı Doğaya Açılan Pencere’de okuru, izlenimcilik akımındaki Monet, Sisley ve Van Gogh’un dünyalarında bir yolculuğa çıkaran Gürsel “Ben bu kitabı bir yazar gözüyle yazdım, bir sanat eleştirmeni olarak değil. İzlenimciliğin sanat tarihinde önemli bir dönemeç olduğunu düşünüyorum” dedi. 1873 yılında Claude Monet’in ‘Gün Doğumu’ tablosuyla izlenimci ekolünü başlattığını söyleyen Gürsel, tablonun önemi için “Limanı olduğu gibi tasvir etmiyor, ‘resim doğayı taklit etmez’ anlayışıyla yola çıkıyor ve kendi öznel algısını, tuvale yansıtırken değişken ışığın, doğa ve nesneler üzerindeki eklerini kendi öznel algısıyla yansıtıyor. Bu tarz bu tutum yenilik” şeklinde konuştu.
DEĞERLERİ SONRADAN ANLAŞILDI
Gürsel, Doğaya Açılan Pencere isimli kitabında, üç izlenimci ressam olan Monet, Sisley ile Van Gogh’un izini sürdüğünü ve onların tablolarını gerçekleştirdikleri mekanlar ile coğrafyaları bizzat gördüğünü söyledi. Gürsel “Oradan yola çıkarak mekan ve coğrafyanın tablolara nasıl yansıtıldığını araştırmaya çalıştım. Ortak görüm şu; hayatlarını sanatlarına adamış olmaları” dedi. Sisley ve Van Gogh’un hayattayken tablolarından para kazanamadıklarını, ölümlerinden sonra değerinin anlaşıldığı belirten Gürsel, Monet’in uzun yaşamından dolayı hayatının son yıllarında servete kavuştuğunu aktardı.
“KENDİSİNİ KUTLUYORUM”
Cumhuriyetin yüzüncü yılında, sanatla ilgili bir söyleşi içinde olduğundan dolayı büyük bir mutluluk duyduğunu vurgulayan Süleyman Saim Tekcan ise, “Nedim Gürsel kardeşimi, edebiyatçıların içerisinde sanata bu kadar yakın durup, sanatın bu kadar içerisinde önemli bir eseri yarattığı için kendisini kutluyorum” dedi. Tekcan “Böyle bir kitabın bize sunulması, çok anlamlı bir şey. Sanatçıların, yaşam alanları içerisindeki düşüncelerini, bir biçimde kendince yorumlayarak, anlatan bir kitabı, ben bugüne kadar görmedim ve bunu bir Türk yapıyor” diye konuştu.