Yurdun dört bir yanında hayvanseverler, Hayvanları Koruma Kanunu’nda ‘köpeklerin uyutulmasını’ da içeren kanun teklifi değişikliğine karşı günlerdir sokaklardaydı. Teklifin, TBMM Tarım, Orman ve Köy işleri Komisyonu’nda kabul edilmesinin ardından yine tüm meydanlarda ‘yasayı geri çek’, ‘susmuyoruz, korkmuyoruz, dostlarımızı vermiyoruz’ sloganları yükseldi.
Yaşam İçin Yaşa İnisiyatifi ile Hayvan Yaşam Özgürlük İnisiyatifi de 27 Temmuz Cumartesi günü Kadıköy İskele Meydanı’nda ‘Büyük İstanbul Buluşması’ düzenledi. İskele Meydanında bir araya gelen yaşam hakkı savunucuları, alkışlarla, sloganlarla, şarkılarla, ellerinde taşıdıkları dövizlerle ‘susma haykır yaşamak haktır, ‘kurtuluş yok tek başına ya tüm türler ya hiçbirimiz’ diyerek tepkilerini dile getirdi.
“YAŞATMAYI DEĞİL ÖLÜRMEYİ HEDEFLİYORSUNUZ”
‘Büyük İstanbul Buluşması’na katılan İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi üyesi avukat Umut Yıldız, söz alarak şunları söyledi: “Biz halkız, hayvanseveriz, hak savunucularıyız. Hayvanları vermeyeceğiz. Onları ölüme göndermeyeceğiz. Buradan bu yasayı meclise götürenlere sesleniyorum. Sizlerin amacını biliyoruz. Sizler yaşatmak adına değil, nefret politikaları üretip kediyi, köpeği, martıyı bu canları öldürmeye yönelik hedef haline getirdiniz. Yaşatmayı değil öldürmeyi hedefliyorsunuz. Sizlerin karşısında kan kokan yasaya karşı olacağız.”
“KİRALIK KATİL DEĞİLİZ”
Avukat Yıldız’ın ardında söz alan veteriner hekim Mustafa Tepret de, “Günlerdir sokaklarda direnen halkımıza veteriner hekimler adına çok teşekkür ediyoruz. Sokakta ki direniş çok değerli.Sokak sokak o hayvanları vermeyeceğiz. Saldırgan hayvanları toplayacağız diyorlar. Neye göre saldırgan. Köpek havlar. Haylayan bütün köpekleri toplayıp daha sonra veteriner hekimleri kiralık katil haline getirip bu yasayı işletmeye çalışacaklar. Veteriner hekimler kiralık katil değil. Biz hayvanları yaşatmak için çalışıyoruz. Hiç kimse bize hasta olmayan bir hayvanı öldürmeyi zorunlu kılamaz. Bütün veteriner hekimler hayvanları kısırlaştırırsak bu iş üç ayda biter.” ifadelerini kullandı.
Yapılan konuşmaları ardından buluşmanın ortak basın açıklamasını Öykü Yağcı ile Ersin Tek okudu.
“Sokakta yaşayan hayvanlara yönelik tecrit ve katliam yasası TBMM Genel Kurulu’na gelmek üzere. Komisyonda tek kelime etmeden ellerini kaldırıp indiren bir avuç vekil, sokakta yaşayan hayvanlara soykırım uygulamakta diretiyor.” diyen Öykü Yağcı, “Çok öfkeliyiz ama bir o kadar da kararlı ve dirençliyiz. Öfkemizi, bu örgütlülüğümüzü ve mücadelemizi büyütmeye yönlendireceğiz. Tek bir hayvanın kılına zarar gelmesine izin vermeyeceğiz. Dostlarımızdan da haklı mücadelemizden de vazgeçmiyoruz. Bu katliam yasasına karşı olan bizler, toplumun yüzde 85’iyiz. Bize elit diyorlar ama asıl elit olanlar bu yasanın çıkmasını isteyenler. Bu yasanın çıkmasını istiyorlar çünkü yasa çıkarsa, “barınak” dedikleri, “doğal yaşam alanı” dedikleri ölüm kamplarının yenilerini inşa edip milyonlar kazanacaklar. Teklifte “ilaç, ekipman, ameliyathane” denen, aslında hayvanlar için zehir ve işkence aleti olan araç-gereçleri almak için dev ihalelere girecekler.
“HAYVANLAR ÜZERİNDE DENEY Mİ YAPACAKSINIZ?”
Diğer yandan, teklifin genel gerekçesinde “sokaklarda hayvan kalmayacağını” açıkça söylüyorlar. “Yerel hayvan koruma görevlilerine ihtiyaç kalmayacak çünkü sokakta hayvan olmayacak” diyorlar. Peki soruyoruz: Sokaktaki tüm hayvanları barınak dedikleri toplama kamplarına doldurduktan ve öldürdükten sonra bomboş kalacak o yeni inşa edilmiş dev barınakları ne yapacaksınız? Hayvan ticareti merkezlerine mi döndüreceksiniz? Hayvanlar üzerinde deney mi yapacaksınız? Buradan nasıl rant elde etmeyi planlıyorsunuz? Hayvanları doğurtup doğurtup sömürerek hayvan istismarını ve buradan elde ettiğiniz rantı sürdürmeye devam mı edeceksiniz?” diye konuştu.
Ankara’da hayvan hakkı savunucularını komisyon toplantılarına almadıklarını, Meclis’e sokmadıklarını söyleyen Öykü Yağcı şöyle devam etti: “Çünkü komisyon görüşmelerini kapalı kapılar ardında yapmak istediler. Aldıkları talimat uyarınca el kaldırıp indirerek teklifi apar topar onaylamak istediler. İçeriği hiç tartışılmasın, basına yansımasın, hayvan hakkı savunucularının ve veteriner hekimlerin itirazları duyulmasın istediler. İktidarın kullanışlı aparatı olmaktan başka hiçbir vasfı olmayan basın-yayın araçları ve bazı kişiler de “ötanazi yasa teklifinden çıkarıldı” diye yanıltıcı haber yayarak toplumda hayvanlara yönelik soykırımdan vazgeçildiği algısı yaratmaya çalıştı. Ancak biz tüm manipülasyonlara ve engelleme çabalarına rağmen, haysiyetli ve tarihin doğru tarafında duran muhalif milletvekillerinin komisyon toplantısından yaptığı canlı yayınlarla ve sosyal medya paylaşımlarıyla neyin ne olduğunu gayet iyi gördük. Mücadelemize omuz veren, “yaşamak haktır” diyen milletvekillerini buradan bir kez daha selamlıyoruz.
“BEDELİNİ HAYVANLA ÖDESİN İSTİYORLAR”
Aslında, bu katliam yasa teklifi AKP iktidarının açık bir itiraf mektubudur. AKP, 2004 yılında kendi çıkardığı Hayvanları Koruma Kanunu’nun “kısırlaştır-aşıla-yerinde yaşat” maddesine uygun hareket etmediğini bize açık açık itiraf ediyor. Diyor ki bizim belediyelerimiz, tarım il müdürlüklerimiz 20 yıldır etkin kısırlaştırma yapmadı, o yüzden şimdi sokaktaki tüm hayvanları öldürmek istiyoruz. 20 yıllık sorumsuzluğun hesabını vermek bir yana dursun, olan bitenden hiçbir haberi olmayan, sokakta açlık, susuzluk, soğuk, şiddet, işkence gibi türlü zorluklara rağmen yaşam mücadelesi veren hayvanlara fatura kesiyor, onları öldürmekten, hapsetmekten yana duruyor. Kendi sorumsuzluklarının bedelini hayvanlar canlarıyla ödesin istiyorlar.”
“Kediler tekliften çıkarıldı, kediler kapsam dışı diye halkı yanıltmak istediler. Oysa teklif yasalaşırsa sokaklardaki köpekler de kediler de toplanıp barınak dedikleri ölüm kamplarına gönderilecek” diyen Yağcı, “ ‘Barınak değil ölüm kampı’ diyoruz çünkü orada hayvanlar küçücük alanlara hapsediliyor, şiddete maruz kalıyor, kan ve dışkı dolu yerlerde yaşamaya mahkum ediliyor, açlıktan ya birbirlerini yiyor ya da ölüyorlar. Barınak diyerek gerçekleri gizlemeye çalıştıkları bu yerlere giden gönüllüler içeri alınmıyor. Çünkü içerideki koşulların berbat olduğunu kimse görsün istemiyorlar. Bu yüzden bir kez daha, yüksek sesle ne katliam ne de tecrit diye haykırıyoruz.” şeklinde konuştu.
Öykü Yağcı’nın ardından metni okumaya devam eden Metin Tek, “Biliyoruz ki yaşam hakkını savunmak meşru olduğu gibi aynı zamanda bizler için bir görev. Çözüm olarak öldürmeyi sunanlara karşı ne olursa olsun dimdik ayakta duracağız. Halktan yasayı gizleyerek jet hızıyla bu katliam yasasını geçirmeye çalışanlara sesleniyoruz: Zannetmeyin ki, yaşam hakkı bir el kaldırve el indir ile oylanabilir. Siz bu yasayı oylasanız dahi, yaşam hakkını oylayamazsınız. Bu halkın en az yüzde 85’iyiz. Ve biz, hepimiz, dostlarımıza sıkı sıkı sarılacağız. Sokağımızdaki, mahallemizdeki hayvanları asla yalnız bırakmayacağız. Bizi marjinalleştirmeye ve ayrıştırmaya, birbirimize ve hayvanlara düşman etmeye çalışanlara, bunu başaramayacaklarını bir kez daha haykırıyoruz.
“ÖRGÜTLENME ZAMANI”
Tarihe bir kara leke olarak geçen bu teklifin yasalaşmaması için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Ancak şunun da altını özellikle çizmek istiyoruz: Bu teklif yasalaşsa bile bu mücadele bitmeyecek. Tek bir dostumuzun tüyüne dokundurmayacağız. Bir yandan demokratik ve kitlesel tepkimizi yükseltmeye devam ederken, bir yandan da mahalle mahalle dayanışmamızı örgütleyeceğiz. Şimdi, hemen bugünden itibaren, mahallelerimizde, sokaklarımızda örgütlenme zamanı.” diye konuştu.
“Bir avuç hayvan hakları savunucusuyla başlayan yaşam nöbetlerimiz birçok ile yayıldı, büyüdü ve bugün tüm Türkiye’de hayvan katliamına karşı çıkan yüzde 85’iz” diyen Metin Tek, konuşmasını şöyle devam etti: “Kitlesel itirazımızın yankısını milletvekillerinin attığı geri adımlarda, değişen söylemlerinde net bir şekilde görüyoruz. Siyasetlerini kesinlikle ama kesinlikle etkiliyoruz. Tam da bu nedenle bu mücadeleye bugün daha çok sarılmamız gerekiyor. Etkimizin farkındayız, umutluyuz, kararlıyız. Sevgili arkadaşlar, biz bu yasayı durdurabiliriz, durduracağız. Henüz mücadelemizin başındayız. Mücadelemiz, bu yasa çekilene kadar değil, hayvan hakları anayasaya girene kadar devam edecek. Nefret ve düşmanlık değil, yaşam ve dayanışma kazanacak. Biz kazanacağız, köpekler kazanacak, kediler kazanacak, çocuklar kazanacak, yaşam kazanacak.”