Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de 65 yaş üstü toplumun yüzde 5’i, 85 yaş üstü kişilerin de yüzde 30-50’sini etkileyen Alzheimer/Demans hastalıkları ciddi oranda artıyor. Ülkemizde 65 yaş üstü nüfus, toplam nüfusun yüzde 8,7’sini oluştururken yaklaşık 600 bin kişi hastalıkla mücadele ediyor.
21 Eylül Dünya Alzheimer günü vesilesiyle Alzheimer Derneği Kadıköy Şube Başkanı Prof. Dr. Türker Şahiner, hastalığa karşı neler yapılabileceğini, Kadıköy Belediyesi Alzheimer Merkezi ve Sosyal Yaşam Evi sorumlusu Dr. Zeynep Süzme ise bu konuda merkezin ve belediyenin etkinliklerini gazetemize anlattı.
KATLANARAK ARTIYOR
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünyada 50 milyona yakın Alzheimer hastası var ve bu sayının 2030’da 75 milyona ulaşması bekleniyor. Türkiye, dünya üzerinde Finlandiya ve Kuveyt’in ardından, Alzheimer oranı en yüksek üçüncü ülke durumunda.
Türkiye’de 2011’de Alzheimer kaynaklı hayatını kaybeden yaşlı sayısı 6 bin civarındayken 2015’te bu oran 12 bine ulaştı. Yani Alzheimer kaynaklı ölüm sayısı katlanarak artıyor ve Alzheimer olma yaş oranı da düşüyor.
Prof. Dr. Türker Şahiner, ülkemizde bu hastalığın neden bu kadar yaygın olduğunu ve Alzheimer hastalığına karşı alınması gereken tedbirleri gazetemize anlattı.
Alzheimer’ın en yüksek görüldüğü ülkelerden biri olmamızın sebebi nedir sizce?
Araştırmalar hava kirliliğinin olduğu yerlerde yaşayan kişilerde, bunama riskinin daha yüksek olduğunu göstermiştir. Hava kirliliği, Alzheimer hastalığında beyinde biriken ‘amiloid’ isimli protein birikimini tetikliyor ve beyinde ‘inflamasyon’ denen iltihabi duruma yol açıyor. Hava kirliliği yaratan partiküller ne kadar küçükse beyin hücrelerinin ölümüne yol açan süreçleri de o kadar fazla tetikliyor. Bu küçük moleküller burundan koku siniri aracılığıyla beyne de ulaşabiliyor. Hava kirliliğine maruz kalanlarda zihinsel yetilerde sorunlar olduğu ve beyin hacimlerinin daha azalmış olduğu da son çalışmalar ile öğrenilmiştir.
Ülke insanımızın çok erken yaşlarda pasif bir yaşama geçiyor olması; diyabet, yüksek tansiyon gibi hastalıklar da Alzheimer’ın çok hızla artmasına neden oluyor. Zihinsel aktif yaşamdan uzak kalmak ve monoton hayat, riski fazlasıyla artırıyor. Ayrıca stres ve depresyon en önemli risk artıran faktörlerden. Ülkemiz gibi yaşlı nüfusun hızla arttığı bölgelerde, artış oranı 20 yıl içinde 5 katına kadar çıkabilir. Hastalığın artmasıyla birlikte doğal olarak maliyet de artıyor.
Alzheimer’ın tamamen tedavi edilebilir hastalık grubuna girmesi mümkün mü?
Evet mümkün. Alzheimer aşıları olarak bilinen amiloid proteinini temizleyen ilaçlar, bu yıl Alzheimer Dünya Kongresi’nde çok ümit verici araştırma sonuçları ile sunuldu. Her hastalıkta olduğu gibi erken tanı da oldukça önemli ve bu aşılar kullanıma sunulursa unutkanlık başlamadan kullanılması gerekecek.
Alzheimer’ın önüne geçmek için ne tür tedbirler alınabilir?
Amerikan Sağlık Dairesi 2010 yılında Alzheimer için yayımladığı SOS raporunda, Alzheimer hastalığını önlemenin bugün için mümkün olmasa bile ötelemenin mümkün olduğu şeklinde topluma uyarıda bulundu. Bu amaçla 4 ana başlıkta öneriler sıralamaktadır:
Kalp damar sağlığına, özellikle kan basıncının ve kan şekerinin düzenlenmesine ve obezitenin önlenmesine ait tedbirlerin alınması
Fiziksel beden egzersizlerin düzenli ve her gün yapılması
Bilişsel beyin egzersizlerin düzenli yapılması
Depresyondan korunmak için önlemler
“ERKEN TANI ÇOK ÖNEMLİ”
Alzheimer olma yaşı düşüyor mu peki?
Artık çok daha erken yaşlarda tanı alan hasta sayısı artıyor. 50’li yaşlarda çok hasta görüyoruz. Alzheimer hastalığına erken dönemde tanı konulamamaktadır. Unutkanlık ve diğer zihinsel yakınmalar ile gelen hastalar mutlaka detaylı bir şekilde muayene edilmeli ve gerekirse hemen testler yapılmalıdır. Erken tanı, hasta ve hasta yakınlarına gerekli desteğin verilmesi ve uygun tedavilere başlanması için büyük önem taşımaktadır. Günümüzde özellikle Alzheimer hastalarında yürütülen birçok deneysel ilaç çalışması, erken evrede bulunan hastalarla yapılmaktadır. Bunun nedeni, beyinde hücre ölümü daha fazla olmadan önlem almak ve hastalığın seyrini yavaşlatmaya çalışmaktır.
Beynex erken tanı uygulaması ortaya koyduğu hedeflere ulaştı mı?
2011 yılı başlarında “Beyin ve Egzersiz” kelimelerinden türeterek ‘Beynex’ adını verdiğimiz projemizin temel amacı henüz herhangi bir tıbbi tanı almamış ‘unutkanlık’ yakınması olan bireyler, (hafif bilişsel bozukluk. subjektif bilişsel bozukluk), ile ‘Erken Evre Alzheimer’ hastası olan kişileri bir web sitesi üzerinden izlemekti. Hedeflerimizde de başarılı olduğumuzu da düşünüyorum.
Türkiye’de ilk: Kadıköy Belediyesi Alzheimer Merkezi
Geçtiğimiz yıl 21 Eylül’de açılan ve Türkiye’de belediye faaliyeti olarak bir ilk olan Kadıköy Belediyesi’nin Alzheimer Merkezi, birinci yılını doldurdu. Şu anda 80 hasta ve onların yakınlarına hizmet veriliyor. Alzheimer Merkezi ve Sosyal Yaşam Evi sorumlusu Dr. Zeynep Süzme ile merkezin bir yılını, başardıklarını ve gelecek hedeflerini konuştuk:
Alzheimer Merkezi’nin açıldığı tarihten bugüne ne değişti?
Merkezi açarken önümüzde sadece Alzheimer Derneği’nin birkaç yeri ve birkaç hastası vardı. ‘Nereye varacağız, yeterince başvuru olacak mı, yoksa karşılayamayacak mıyız?’ gibi birçok soru vardı kafamızda. Kadıköy’de 65 yaş üstü nüfus, toplam nüfusun yüzde 17’sine tekabül ediyor ve Demansın görülme sıklığı yüzde 5. Bu sayı da katlanarak artıyor. Böyle düşününce Kadıköy’de Demans, Alzheimer gibi hastalıklara maruz kalan hasta sayısı çok fazla.
“GECE 3.00’TE GELMEK İSTEYEN BİLE VAR”
Alzheimer Merkezi olarak ilk koyduğunuz hedeflere ulaştınız mı?
Alzheimer Merkezi’nin ilk açılışından bugüne kalite olarak hedeflerimizin üzerindeyiz. Hastalarla çok koordineli bir ekip kurduk. Hasta buraya gelirken mutlu geliyor ve yabancı hissetmiyor. Gece 3.00’te kalkıp buraya gelmek isteyen hastalarımız var. Bu örnek bile bir şeyleri başardığımızı gösteriyor. Hastalığı engellemeye imkân yok. Bizim amacımız hastalığın evre atlamasını biraz da olsa geciktirmek. Daha da ötesi hastanın yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlıyoruz.
Merkezde kaç hasta var, artacak mı?
Şu anda 80 aktif hastamız var. Sırada da bir 50 kişi var. Önümüzdeki ay bu 50 hastanın da testlerini yapıp, 12 hastayı daha merkezimize katacağız. Başvurular sürekli devam ediyor. İlçe dışından bile başvuru var. Onları katamasak da eğitimlerimize başvuran herkesi çağırıyoruz.
Aktivitelerden bahsedebilir misiniz?
Aktivitelerimizi yarım gün yapıyoruz. Çünkü Alzheimer hastaları 3-4 saat sonra yakınlarından birini görmek istiyorlar, aksi onlarda terk edilmişlik hissi yaratıyor. Günlük aktivitelerimizde fizyoterapistlerin önerisiyle fiziksel aktiviteler yapıyoruz, kahve molası vererek birbirleriyle anı paylaşmalarını sağlıyoruz. Anılarını anlatmak onları en mutlu eden şeylerden biri. Bunun dışında zihinsel rehabilitasyon saatimiz var. Yine psikomotor aktiviteler yapıyoruz. Mandala derslerimiz var ve hiç tahmin etmiyordum; bundan çok hoşlanıyorlar. Kültürel, sosyal gezilerimiz oluyor.
Mutlaka unutamadığınız tepkiler vardır. Örnek verebilir misiniz?
Ailelerin ağladığı anlar oluyor. Mesela bir hastamız yıllardır evde hiçbir şey yapmıyormuş. Buraya geldikten sonra boya yapmaya başladı, ama hiç boya yapmamış hayatında. Aynı hastamız örgü atölyemizde örgü ördü. Kızı, almaya geldiğinde onu öyle görünce inanamadı. Defalarca fotoğraf çekti, çekerken ağladı.
Yine bir hastamız, bize sürekli halde ‘Burada yaşamı buldum. Kim yaptıysa Allah razı olsun’ diyor. Unutuyor sonra tekrar söylüyor. Bütün gün dua alıyoruz ve böyle şeyler bizi çok mutlu ediyor.
Merkez, hasta yakınları için de oldukça önemli, değil mi?
Gönüllü psikolog arkadaşımız hasta yakınlarına özel olarak destek veriyor. Hasta yakınlarına yönelik merkezden önce ve sonra yapılan ölçeklerde muazzam bir fark var. Merkeze gelmeden önce yapılan ölçümlerde depresyon çok yüksek çıkarken; 8 haftalık eğitim sonrasında bu durumun yüzde 20 oranında gerilediğini gördük.
Son söz olarak; daha fazla ne yapılmalı?
Bence bu merkezleri mahalle ölçekli olarak yaymamız gerekiyor. Bizim çok yerimiz olsa da her gün gelseler keşke. Tabii ki diğer belediyelere de yayılması, ilham olması gerekiyor.
ALZHEİMER HAFTASINDA ETKİNLİKLER
21 Eylül Dünya Alzheimer Günü etkinlikleri çerçevesinde;
18 Eylül Salı günü 14.00’da Prof. Dr. Türker Şahiner’in katılımıyla Kadıköy Belediyesi Alzheimer Merkezi’nde hasta yakınlarıyla söyleşi gerçekleştirildi.
19 Eylül Çarşamba günü de basın açıklamasının ardından koro sahne aldı. Çoğunlukla gençlerin olduğu koroda Alzheimer Merkezi’nden 6 hasta ve onların yakınları da yer aldı.
21 Eylül Cuma günü 13.00’da ise Alzheimer Merkezi’nde kokteyl olacak. Dr. Zeynep Süzme, bu seneki etkinlikle ilgili “Alzheimer Günü’nü eğlenerek geçirmeyi düşünüyoruz. Zaten tüm yıl bilinçlendirme, eğitimler, farkındalık çalışmaları yapıyoruz, bu sene bahçemizde canlı müzikle kokteyl vererek eğlensinler istedik. Yani bilerek böyle bir kokteyl organize ediyoruz.” diyor.
ALZHEİMER GÜNÜ İÇİN ÖZEL VİDEO
Kadıköy Belediyesi Alzheimer Günü'ne dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için bir de video hazırladı. Kadıköy Belediyesi Alzheimer Merkezi sakinlerinin yer aldığı videoda "Unutursam Elimi Tut" deniyor.