'Kadıköy Belediye artık benim!'

Sosyal medya fenomeni Kukla Süreyya, Kadıköy Belediyesi’nde geçirdiği bir haftayı Gazete Kadıköy okurlarıyla paylaşıyor

28 Nisan 2016 - 14:28
Sosyal medya fenomeni Kukla Süreyya, Kadıköy Belediyesi’nde geçirdiği bir haftayı Gazete Kadıköy okurlarıyla paylaşıyor

Geçtiğimiz günlerde Kadıköy’de yürürken aklıma geldi. Kadıköy’ü çok seviyorum ve Kadıköy’de yaşıyorum ama bu bana yetmiyor artık. Benim Kadıköy’ü ele geçirmem lazım! Kadıköy benim olmalı!
Kadıköy’ü ele geçirmenin ilk adımı nedir peki? Tabii ki yönetime el koymak! Belediyeyi ele geçirmek! Evet, Kadıköy Belediyesi’nin hesabını ele geçirmeliydim! Bu harika bir fikirdi!
Hemen harekete geçtim! Hiç vakit kaybetmeden telefonumu çıkardım ve hoop! Kadıköy Belediyesi’nin Instagram hesabını ele geçirdim! İnsanlar için zor olabilir ama benim gibi kuklalar için iki tuşa bakar hesap ele geçirmek! Yeter ki isteyelim.
Neyse, ne diyordum. Hesabı ele geçirdim. Eh, hesabı kuru kuru ele geçirmek bana yeter mi? Yetmez tabii ki! Belediye binasına da sızdım! Egemenliğimi konuya en uygun bulduğum birimde duyurdum. Zabıta oldum. Bu konuda şakam olmadığını da yazdığım duyuruyla belli ettim:

Flaş! Flaş! Flaş! Bundan sonra belediye benden sorulacak! Belediyenin her odasına, her birimine gireceğim, gerekirse Başkan’a bile çıkacağım!

Zabıta olup gözdağı verdikten sonra yan gelip yatmadım tabii. “Önce çevre” dedim ve kendimi parklara, bahçelere attım. Kadıköy’de toplam 117 tane park varmış. Üşenmedim, gidebildiklerimin hepsine gittim. Ağaçları budadım, çiçekleri suladım, çalılara şekil verdim. El becerim biraz iyidir, bazı yerlere çalılardan kalpler, hayvan figürleri bile yaptım!

Ertesi sabah erkenden kalktım, herkes uyurken ben sokakları süpürdüm! Yine olsun, yine süpürürüm ama benim süpürmemle olacak iş değil. İnsanın içinde olmalı, etrafa çöp atmamalı. Valla bundan sonra sağa sola çöp atan birini görürsem direkt olarak yanına gidip uyaracağım. Olmadı bir sabah erkenden kapısında belirip etrafı temizleteceğim!

Belediyede işler bitmiyormuş! Çöpü bitse inşaatı var. Koştur koştur Gençlik Sanat Merkezi inşaatına gittim. Bina yıkılmak üzere olan eski ahşap bir bina olduğu için baştanbaşa yenileniyordu. Bu durumda benim de tüm tahtaları tek tek çakmam gerekti! Tabii ustalar da çalıştılar ama en büyük yük bendeydi. Tek başıma 10 usta gücünde çalıştım!

Ertesi sabah kalkıp belediye binasına gittim. Sokaklarda gördüklerimi, Kadıköy halkıyla konuştuklarımı Başkan’a anlatmak için toplantı talep ettim.

Sağolsun beni kırmadı, hemen odasına aldı. Çalıştığı projeleri anlattı. Ona sorduğum soruları yanıtladı. O kadar çok konuştuk ki, şimdi burada anlatamayacağım. Ama ilerleyen günlerde blogumda tüm sorularımın yanıtlarını yayınlayacağım.

Ve hayvanlar! Beni tanıyanlar bilirler, hayvanları pek severim. (Tabii bunda onların da benim kadar tüylü olmalarının etkisi var biraz.) Acıbadem’deki Evcil Hayvanlar Sağlık Merkezi’ne gittim. Buraya daha önce de gelmiştim ama bu sefer veteriner olarak geldim. Gelen sokak hayvanlarının dertlerini dinledim. Bu arada bu merkezde ücretsiz olarak sokak hayvanlarını muayenesi ve tedavisi yapılıyor. Talep o kadar yoğun ki, telefonlar hiç susmuyor.

23 Nisan gelince de kendimi Çocuk Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’ne attım. Bu binada her katın farklı bir işlevi varmış. Bir katta Kadıköy’deki tüm ilköğretim öğrencilerinin ağız ve diş sağlığı işlemleri yapılıyordu. Başka bir katta iç hastalıkları birimi vardı. Bir kat da tiyatro, bale, dans, keman, piyano derslerinin verildiği bir çocuk sanat merkezi olarak kullanılıyordu. Ve her şey ücretsiz olmasına rağmen ortam özel bir hastane gibiydi. Her yer çocuklar için düzenlenmişti.

Yani günler boyunca o birim senin, bu birim benim, sokaklar, hayvanlar, inşaatlar derken çok yoruldum. Bu arada Belediye de hesabı benden geri almak için çok uğraştı ama alamadı. Sonunda ben insafa geldim.

Ve Kadıköy Çarşı’da son bir denetime çıktıktan sonra hesabı kendilerine geri verdim. Şimdilik kafaları rahat. Ama canım isterse tekrar ele geçiririm. Tüylü keyfim bilir!

ARŞİV