Kadıköy tarihini koruyor

Haydarpaşa yangını gözleri bir kez daha tarihi eserlere çevirdi. İstanbul'daki çok sayıda önemli ve tarihi yapı, çeşitli nedenlerle ‘yok oluyor!’ Kadıköy ise bu konuda şanslı ilçelerden...

09 Aralık 2010 - 10:59

Haydarpaşa yangını gözleri bir kez daha tarihi eserlere çevirdi. İstanbul'daki çok sayıda önemli ve tarihi yapı, çeşitli nedenlerle ‘yok oluyor!’ Kadıköy ise bu konuda şanslı ilçelerden. Gerek Kadıköy Belediyesi'nin gerekse de Kadıköylülerin tarih bilinci, hepsini olmasa da bu yapıların bir kısmını ayakta tutuyor. Restore edilmeyi bekleyen onlarca eser için ise devletin maddi katkı sunması gerekiyor.


Tarihi Haydarpaşa Garı'nın çatısı kül oldu. Bu yangının nedeni henüz belli değil. İhmal, dikkatsizlik gibi gerekçelerin yanı sıra herkesin aklına “Acaba sabotaj mı?” sorusunu da getirdi. Sebep ne olursa olsun, Haydarpaşa gibi harikulade ve çok mühim bir binaya sahip çıkamamak ayıp değil mi? Peki Haydarpaşa ilk mi, son olacak mı? Ne yazık ki bu soruya evet yanıtını vermek pek de mümkün görünmüyor İstanbul'un tarihine baktığımızda. Her yanı tarihi eserlere değerlerle kaplı kentin bu değerlerine ne kadar sahip çıktığımız ortada! Güzelim eserler kimi zaman bakımsızlıktan çöküyor, kimi zaman bilinçsizce yapılan müdaheler yok ediyor onları kimi zaman da bilinçli olarak yakılıyorlar. Bazen vandallar çıkıyor sahneye, bazen “rant avcıları”... Bizler de ne zaman simge konumundaki bir yapıya zarar gelse, bu konuları tekrar gündeme getiriyoruz. Tıpkı şimdi yaptığımız gibi. İstanbul'daki tarihi yapıların genel durumundan bahsettik. Ancak bir ilçedeki yapıların korunması konusundaki hassasiyet, o ilçenin yöneticilerine ve bölge halkının tavrına da bağlı. Kadıköy bu konudaki şanslı ilçelerden biri. Zira Kadıköy Belediyesi de Kadıköylülerin de en duyarlı olduğu konuların başında çevre, tarih ve kültür geliyor. Hal böyle olunca Kadıköy'deki tarihi eserler de gerek belediye gerekse de özel kişi ve kurumların desteğiyle ayakta kalabiliyor. Elbette ki hepsi değil. Zira ilçede yalı, köşk ve konaklardan oluşan 900 civarında tarihi yapı bulunuyor. Rasimpaşa, Moda ve Hasanpaşa bölgelerinde yoğunlaşan bu tarihi yapıların çoğu, sahiplerinin maddi durumlarının elverişli olmaması, Kadıköy Belediyesi bütçesinin yetmemesi ve devletin ilgisizliği nedeniyle tehlike altında bulunuyor. Belediyenin Koruma Uygulama Denetim Bürosu (KUDEB), geçmişin ihtişamlı bu yapılarını restore ederek günümüze taşımak için başlattığı çalışma ise sürüyor. Bu kapsamda ilçedeki tescilli yapılar tek tek tespit ediliyor. Ancak iş binaların tescili ile bitmiyor, restorasyon da gerekiyor. Ancak bunun için ciddi bir bütçe gerekiyor. İşte bu nedenle Kadıköy Belediyesi, İstanbul İl Özel İdaresi'nin, kentteki tarihi eserlerin onarımı için tahsis edilen bütçesinin bir kısmının Kadıköy için kullanılmasını istiyor. Kadıköy üzerine yaptığı araştırmaları ve kitaplarıyla tanınan Dr. Müfid Ekdal da geçmişin güzel konak ve köşklerini bir kısmının günümüze kadar ayakta kalabildiğini, bir kısmının ise ya yıkılıp yerlerine apartmanlar yapıldığını ya da bakımsızlık nedeniyle kendiliklerinden çöktüklerini belirterek, bu yapıların restore edilerek müze, misafirhane, kütüphane gibi işlevlerle değerlendirilmesini umuyor.

KORUNABİLEN ŞANSLI YAPILAR

Bu tespitleri yaptıktan sonra gelin şimdi sizlerle Kadıköy'deki tarihi eserlerin durumuna genel olarak bir bakış atalım...

-Kadıköy Şehremaneti binası: Kadıköy'ün geçmişinde önemli yere sahip olan bu bina, 1913 yılında bir Ermeni mimar tarafından yapılmaya başlanmıştı. Yıllar içinde çok sayıda tarihi olaya tanıklık eden bina 1995 yılında onarımdan geçti. Kadıköy Belediyesi'nin sahibi olduğu bina, yakında Kadıköy’ün kent müzesi olarak hizmet verecek.

-Feneryolu/Haldun Taner'in evi: Usta yazar Haldun Taner’in Feneryolu'ndaki evi müze olacak. Kadıköy Belediyesi, yıllarca Gazete Kadıköy'e ev sahipliği yapan 110 yıllık tarihi binayı Haldun Taner Müzesi haline getirecek. Araştırmacı yazar Dr. Müfid Ekdal’in arşivlerine göre, Faruk Ayanoğlu Caddesi'ni takip eden demiryolunun sağ tarafındaki dikdörtgen şeklindeki büyük bahçeye "Deli Fuad Paşa Bahçesi" deniyordu. Deli Fuad Paşa, bu araziyi 1900'da satın alarak burada çeşitli inşaatlar yaptırdı. Üzeri demir parmaklıklı yüksek duvarlarla çevrili Fuad Paşa bahçesinin birisi Gazete Kadıköy'ün hazırlandığı binanın hemen önünde, diğeri Fuad Paşa Caddesi'nde, üçüncüsü de Fener-Kalamış Caddesi'nde olmak üzere çift kanatlı demir kapıları vardı. Deli Fuad Paşa'nın 1900 yılında aldığı arazinin kapısının hemen yanında bulunan iki katlı, üstü teraslı binada ilk zamanlar askerler sonraları bekçiler oturdu ve köşkün emniyeti sağlandı. İşgal yıllarında Gazete Kadıköy'ün binasına İngilizler'in de de yerleştiği görüldü. Cumhuriyet ilan edildikten sonra Fuad Paşa ailesi bir daha Feneryolu'na gelmedi. Elde kalan binalar temizlenip, kiraya verildi. Kapılar zincirlenip, üzerine kocaman kilitler asıldı. Böylece Fuad Paşa Bahçesi kendi kaderine terk edilmiş oldu.

-Moda’daki Barış Manço köşkü:
Moda’da Yusuf Kamil Paşa Sokağı’nda, Anglikan Kilisesi’nin karşısındaki iki köşk, 1895-1900 yılları arasında Dowson isimli bir İngiliz tarafından Moda’da pek çok bina yapmış olan Paye Kalfa’ya inşa ettirilmişti. Binalara çok özenilmiş, bütün malzeme Avrupa’dan getirilmişti. Penceler, kapılar, merdivenler en iyi tahtalardan yapılmış, ahşap cilası sürülerek bırakılmış, boyanmamıştı. İçeri girince ahşabın sıcaklığı hissedilirdi. Panjurlar yeşildi. Ancak Dowson ile oğlu bu binaları satıp İngiltere’yi gitti. 1930’larda ilk binada bir Alman oturuyordu. Daha sonra Zühtü Paşa’nın torunu Afife Pelin Hanım satın aldı. 1965’te James Whittal’a geçti. James Whittall’ın mülkiyetinde 20 yıl kaldıktan sonra Barış Manço’ya satıldı, onun adıyla ünlendi. Hatta bu ev “Barış Manço 81300 Moda” adresiyle tüm Türkiye’de tanındı. Barış Manço’nun mülkiyetindeyken en iyi döneminin yaşayan bina aslına uygun şekilde restore edildi, Pape Kalfa’nın eseri yeniden hayata döndü. Köşk, sevilen sanatçı Barış Manço’nun ölümünden sonra Kadıköy Belediyesi tarafından müze olarak düzenlenerek Barış Manço Evi adıyla açıldı. Evde, Manço’nun bestelerini yaptığı piyanosu, yurt dışı gezilerinden edindiği cam objeleri, aksesuvarları, sahne kostümleri ve kendi yaptığı tabloları yer alıyor. Bu sayede hem Kadıköy’ün güzel köşklerinden biri ayakta kalmış oldu, hem de Barış Manço’nun adı yaşatıldı.
Dowson’ın oğlu için yaptırdığı evin sonuysa hiç iyi olmadı. Dowson evi 1903’te Necip Çayser’e sattı. Necip Bey’in çocukları bu evde büyüdüler. Fakat babaları ölünce hisseler dağıldı, ev 1967’de yıkılarak yerine 38 daireli bir apartman yapıldı.
Böylece ikiz evlerden birisi yok olurken, diğeri Yusuf Kâmil Paşa Sokağı’ndaki hayatına devam etti.


-Göztepe/Oyuncak Müzesi: Sunay Akın, ailesinden kalma Göztepe'deki köşkü, 23 Nisan 2005'te “Oyuncak Müzesi” haline getirerek, başta Kadıköylüler olmak üzere tüm İstanbulluların hizmetine sundu.

-Acıbadem/Ayrılık Çeşmesi: Doğu Seferine çıkan Osmanlı İmparatorluğu Ordusunun, Hacca gidenlerin, tayin edildiği uzak diyarlara gidecek görevlilerin vb. buradan yolcu edilmesi nedeni ile bu isimle adlandırılmış. Toprağa gömülü haldeki Ayrılık Çeşmesi, yol kotu seviyesine çıkarıldı. Bu kazılarda bugüne kadar toprak altında kalan Tarihi Namazgâh’ı da ortaya çıkarıldı. Marmaray’ın geçiş güzergâhında kalan çeşmenin taşınıp taşınmayacağına ise henüz karar verilmedi.

-Acıbadem/Sokollu Köşkü: Sokollu Mehmet Paşa ’nın eşi İsmihan Sultan için 1560–1564 yılları arasında yaptırdığı rivayet edilen köşkün, aslında 5. Mehmet Reşat 'ın oğlu Şehzade Ziyaeddin Efendi'nin köşkü olduğu da belirtiliyor. İstanbul 'da bu büyüklükte olan ahşap birkaç yapıdan biri olan köşk, halen boş ve harap durumda.

-Acıbadem/Baba Oğul Çeşmesi: Su akmadığı için halk arasında Kuru Çeşme denilen Baba Oğul Çeşmesi, 1860 yılında, 1. Abdulhamid ’in Kızlar Ağası Tayfur Ağa ve oğulluğu Besim Ağa tarafından yaptırılmış. Çeşme, Kadıköy Belediyesi tarafından onarıldı.
-Bostancı/Bostancı Halk Eğitim Merkezi: Vükela Caddesi üzerindeki tarihi Bostancı Halk Eğitim Merkezi binası, 1778 yılında Sultan I.Abdulhamid Han tarafından Vakıf Mektebi olarak yaptırılmıştı. 1915'te dönemin önemli mimarlarından Mimar Kemalettin Bey tarafından restore edildi. Uzun süre mektep olarak hizmet verdikten sonra, mülkiyeti vakıflara devredildi. Daha sonraki yıllarda ise Bostancı İlkokulu olarak hizmet verdi. 1974 yılında da Bostancı Halk Eğitimi Merkezi'ne tahsis edildi.

-Caddebostan/İpar Yalısı: Geniş bir arazinin içinde yükselen köşk, 20. yüzyıl başında yapılmıştı. Sahipleri de artık eski servetlerini kaybetmiş olsalar da, İstanbulluların çok yakından tanıdığı İpar ailesiydi. İparlar, "Atatürk'ün müteahhidi" diye biliniyordu. Yükselişleri 1920'lerde başlamıştı. 10 yıllık Demokrat Parti dönemi, İparlar'ın en şaşaalı yıllarıydı. 27 Mayıs darbesi aileye de büyük darbe vurdu. Bundan sonra bir türlü toparlanamayan İparlar, ellerindeki son mülklerden biri olan bu tarihi köşkü olaylı bir şekilde Banker Kastelli'yi satmışlardı.

-Caddebostan/Ragıp Paşa Köşkü:1906'da inşa edilen köşk, Ragıp Sarıca Paşa'nın ölümünden sonra konak önce Avukat İbrahim Ali Bey'e daha sonra Sait Çiftçi'ye satıldı. Bir süre Yacht Kulubü bir süre de Askeri Nekahathane olarak kullanıldı. Caddebostan yolu genişletilince, duvarların ve kapının yeri değişti. Bahçenin bir bölümü parsellendi, bazı ağaçlar kesildi. Buna rağmen Ragıp Paşa Köşkü Çiftçi Ailesi'nin mülkiyetinde güzelliğini korudu.

-Erenköy Zürafalı Köşk: Bahçesindeki zürafa heykelinden dolayı bu adla bilinen Kazım Karabekir’in konağı bugün Karabekir Müzesi olarak hizmet veriyor. Erenköy'deki Sokollu Mehmet Paşa'nın restore edilmiş konağı da bugün özel bir dershane olarak hizmet veriyor.

-Feneryolu/Kilercibaşı Köşkü: Sultan Hamid’in Kilercibaşısı Osman Bey’e aitti. Kilercibaşı Osman Bey yazları bu köşkte oturur, kışları ise Ortaköy’deki konağında geçirirdi. 12 odalı köşkün iki tarafındaki havagazı fenerleri, her gece yakılarak, oldukça tenha ve karanlık olan sokak aydınlatılırdı. 20 dönümden fazla olan bahçenin arka sınırı Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın bahçe duvarında biterdi. Köşk, Osman Bey'in 1907'de ölümünden sonra 1928'de Bedros efendiye satıldı. Bu köşke kızı ile yerleşen Bedros efendi köşkü tamir ettirdi. Bedros efendinin ölümünden sonra kızı Zaruhi, Stephan Malli ile evlenerek burada yaşamaya devam etti. Bu çiftin ölümünden sonra da köşk satıldı. Restore edilen köşk, şu an Gönülçelen dizisine ev sahipliği yapıyor. Feneryolu'ndaki bir diğer tarihi köşk ise şu an Fatma Şadiye Toptani Öğretmenevi olarak kullanılıyor. Nazım Hikmet'in evi olan köşk ise özel bir anaokulu olarak hizmet veriyor.

-Yeldeğirmeni: Kadıköy'ün en köklü semtlerinden Yeldeğirmeni'nde bir çok tarihi yapı bulunuyor. Halit Ağa Caddesi'nde yer alan Gazi Mustafa Kemal Paşa İlköğretim Okulu'nun bulunduğu alan önceden Osmanlı askerlerinin talim alanıydı. Daha sonra piknik alanı olarak da kullanılan araziye 1927'de Atatürk'ün emriyle bu okul yapıldı. Osmangazi İlkokulu da Alman okulu idi. Yapımına 1906'da başlanan Haydarpaşa Garı için Kadıköy'e gelen Alman mühendis ve mimarlar bu okulu kendi çocukları için inşa ettirmişti. Okulun hemen yanındaki, okul mimarisi ile uyumlu yapılan binanın üst katı okulun din adamları için lojman, alt katı da kilise olarak kullanılıyordu. Şu an Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Yeldeğirmeni Çocuk ve Gençlik Merkezi olarak kullanılan bina da Saint Louis Fransız okuluydu. Şu an Kemal Atatürk Lisesi olan bina da yaklaşık yüzyıl önce Sainte Euphemie Fransız Kız Ortaokulu olarak hizmet veriyordu. Kadıköy'ün ilk PTT binası Aziziye (şimdiki adıyla da İzettin) Sokak'ta bulunuyor. 1845 yılında III.Abdülmecid'in emriyle kurulmuş. Şu an boş ve harap halde.

-Moda'daki Cem’in evi: Türk karikatür sanatının büyük isimlerinden Cem’in (Mehmet Cemil) evi Moda’da Cem Sokak’ta Assompsion Kilisesi’nin karşısında bulunuyor. İki katlı ahşap köşk,2006'da Cem’in gelini tarafından bir müzayede firmasına, içinde bulunan mobilyalarla birlikte satıldı. Tavandaki dekorlar orijinal halinde bırakıldı, bazı bölümler de eskiye uygun şekilde bakımdan geçti. Köşk şimdi önemli müzayedelere ev sahipliği yapıyor.

BUNLAR DA KURTARILMAYI BEKLEYENLER

Şimdi de Kadıköy'de yeniden hayat bulmayı bekleyen eserlerden belli başlı olanlarından bahsedeceğiz...
Sadece Kadıköy'ün değil İstanbul'un önemli endüstri yapıları arasında olan Hasanpaşa Gazhanesi, 17 yıldır kurtarılmayı bekliyor. Tecsillenmiş bir endüstri mirası olan 118 yaşındaki tarihi gazhane binası, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projeleri kapsamında kültür merkezi yapılacaktı. Ancak bu yılın bitmesine bir aydan az süre kalmasına karşın hala bir adım atılmadı.1892'de hizmete giren Hasanpaşa Gazhanesi, talep azalması nedeniyle 1993'de faaliyetine son verdi. Türkiye’nin en önemli endüstriyel kültür miraslarından biri olan Hasanpaşa Gazhanesi, üretimin durmasıyla İstanbul’da türünün son örneği olarak kaderine terk edildi. Gazometreleri sökülüp satıldı, hurda deposu ve çöplük haline getirildi. Farklı dönemlerde kömür deposu, otobüs garajı, İETT deposu olarak kullanıldı.1994'da kalan parçaları da sökülmek üzereyken, SİT alanı ilan edilerek koruma altına alındı.

MERMER KONAK YOK OLUYOR

Kadıköy Lisesi’nin bahçesindeki tarihi Mermer Konak, kapısına kilit vurularak yalnızlığa terk edilmiş durumda. Okul yönetimi restorasyon çalışmasının en kısa sürede başlaması için çabasını sürdürüyor. Yıllar önce prensesler ve paşalara ev sahipliği yapan, sonrasında öğrencileri ağırlayan, okulun üç binasından biri olan 124 yıllık tarihi Mermer Konak, 1886’da Mahmut Muhtar Paşa tarafından yaptırıldı. İnşa edildiği dönemin mimari özelliklerini taşıyan ve geniş bahçesini süsleyen heykelleriyle Kadıköy'ün en önemli yapılarından biri olan köşk, 1886 yılında bir levanten tarafından İtalyan bir mimara yaptırılmıştır. Dış cephesi ve manzarası mermer olduğu için Mermer Konak ismini almıştır. 1897 yılında Mahmut Muhtar Paşa'nın eşi Nimetullah Sultan tarafından Rum Asıllı Dimitri Veldemi'den satın alınmıştır. Köşk bu tarihten 1956 yılına kadar aynı ailenin mülkiyetinde kaldığı için daha çok Mahmut Muhtar Paşa Köşü olarak tanınır. Mahmut Muhtar Paşa’nın ailesi borçlarını ödemek için 1956’da köşkü ve içindeki eşyaları sattılar, köşk o yıl 1.5 milyon lira bedelle kamulaştırılıp Milli Eğitim'e devredildi. Bina, ilk öğrenciler geldiğinde de hâlâ sağlam ve ışıltılıydı. Ancak zamanla bahçedeki manej, meyvalıklar, büyük sera, heykeller, ağaçlar tarihe karışıp gitti. Yanına iki yeni bina inşa edildi. Yıllar içinde çevresi binalarla dolan, eskiyen tarihi köşk, sonunda 1999’da depremde zarar görünce boşaltıldı, kaderine terk edildi.

RESTORASYON BEKLEYEN KÖŞKLER

Bostancı sahilde yer alan Tamara Köşkü de ayakta durmaya çalışan yapılardan biri. Dr. Müfit Ekdal, bir yazısında bu köşkü şöyle anlatıyor: Bostancı'da, 13 dönümlük bir arazi üzerine inşa edilen, Alman mimarisine uygun taş bina Edouard Huguenin tarafından yaptırılmıştır. Huguenin'den sonra köşk ve manastır Gürcistan'dan gelen bir Rus aileye satıldı. Mülkün yeni sahipleri yıllarca burada yaşadılar. Aile reisi Borkar öldükten sonra herhalde ekonomik bir sıkıntı başlamıştı ki, bahçenin bir kısmı parsellenip apartman yapıldı. Daha sonra mülkün tek sahibi kalan Bayan Eteri köşkü fındık tüccarı Nihat Gürer Bey'e satarak ayrıldı. Atatürk'ün ziyaret ettiği, Bağdat Caddesi'nde yıkılan 58 konaktan ayakta kalan 2 eserden biri olan Cavit Paşa Köşkü de yıkılmaya yüz tutuyor. Geçen yıl, son sahipleri Daş ailesi tarafından bir protokolle 15 yıllığına Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'na (TTOK) bedelsiz devredilen köşkün yeniden Kadıköylülerin hizmetine sunulması bekleniyor.

Gökçe UYGUN


 


ARŞİV