Kadıköy Uğur Mumcu'yu unutmuyor

Kadıköylüler bu yıl da usta gazeteci Uğur Mumcu’yu anacak. CHP Kadıköy, 24 Ocak Pazar günü saat 18.00’de İskele Meydanı’nda anma eylemi düzenleyecek. Aynı akşam Kadıköy Belediyesi de CKM’de anma etkinliği gerçekleştirilecek. 23 yıl önce bombalı saldırıda yaşamını yitiren Uğur Mumcu’yu kızı Özge Mumcu’dan dinledik

22 Ocak 2016 - 09:29
Erhan DEMİRTAŞ
Uğur Mumcu 24 Ocak 1993’te Ankara’da Karlı Sokak’taki evinin önündeki arabasına konulan bomba ile katledildi. Yaptığı haberler ve yazdığı kitaplarla araştırmacı gazetecilik alanında ekol olan Mumcu, her yıl olduğunu gibi bu yıl da Kadıköylüler tarafından anılacak. 23 yıl önce bombalı saldırı sonrası yaşamını yitiren Uğur Mumcu’nun ideallerini ve gazetecilik anlayışını usta gazeteci Mumcu’nun kızı Özge Mumcu ile konuştuk. Mumcu, “Babam, bir araştırma nasıl yapılır, bir haber bir iktidarı nasıl korkutabilir onun da örneğiydi. Mesleğinde gösterdiği başarıyı da hayatıyla ödedi” diyor

ÖRNEK BİR GAZETECİ
Uğur Mumcu aramızdan ayrılalı 23 yıl oldu neler hissediyorsunuz?
Babamın 23 yıldır unutulmadan Türkiye’nin neredeyse her ilinde ve birçok ilçede anılmasından dolayı buruk bir mutluluk yaşadığımı söyleyerek başlayayım. Kendi adıma, O’nu kaybettiğim gündeki kayıp hissim devam ediyor, iki ay önce ilk torunu Uğur Deniz dünyaya geldi ve onu göremeyecek, oğlumun da dedesini sıcaklığını ve espritüelliğini birebir tanıyamayacak olması kişisel anlamda üzüntüm. 
Mumcu, gazetecilik alanında bir ekoldü. Onun yarattığı değerler üzerinden birçok gazeteci yetişti. Ama şu an gazeteciler üzerinde büyük bir baskı var. 23 yıl öncesine göre neler değişti?
Babam alanında bir ekol olmanın yanı sıra insanlara da gazeteciliğin aslında ne olduğunu gösteren bir örnekti. Bir araştırma nasıl yapılır, bir haber bir iktidarı nasıl korkutabilir onun da örneğiydi. Mesleğinde gösterdiği başarıyı da hayatıyla ödedi. Gazeteciler üzerinde baskılar her dönem vardı elbette. “Sakıncasız” oyunda babam o dönemi yazmıştı; o oyunun bugünlerde farklı tiyatro gruplarınca gündeme getirilmesi tesadüf değil. Babamın öldürülmesi ve 80 - 90 döneminde işlenen gazeteci cinayetlerinin, bu meslekte tutunmak isteyen insanları da yavaş yavaş sindirmeye başladı. Gazete patronları, babamın yaşam süresinde de siyasilerle ticari ilişkiler içine giriyordu. Medya sahipliğindeki el değiştirmeler, gazetelere ve televizyonlara dönük ekonomik baskılar artarak devam etti. Özellikle 2002 - 2015 yılları arasında değişen medya sahipliğini ve medya sahiplerinin ticari bağlantılarını da incelemek gerekiyor. Bugün, birçok gazete aynı başlıkla ve aynı holiganlıkla çıkıyor.  Bugün gazete patronluğunun yukarıdan gelen bir emirle hayata geçiyor. Bir dönemin büyük gazetecileri bir anda işsiz kalıyor. Kendilerine dokunana kadar medyada sansürü görmezden geldi çoğu. Misal cemaat kanadından basın özgürlüğünü savunanlar, Ergenekon döneminde içeri atılan gazeteciler için “ama onlar terörist” diyebiliyordu. Gazetecilerin her koşulda içeri alınmasının önünde durulabilseydi, bugünlere bu kadar zayıf gelinmezdi. Bunun yanı sıra, insanlar “aman patron ürker, başbakandan azar yerim” demekten korkmasaydı, bugün hala gazetecilik diye bir mesleğin yapıldığından söz edebilirdik. Bugün, gazetecilik mesleği, artan baskı koşullarında yapılamaz hale gelmiştir.

“KATLİAM AYDINLATILMADI”
Babanızın ölümünden bir yıl sonra, Mumcu’nun gazetecilik anlayışını ve ideallerini genç gazeteci adaylarına aktarabilmek için Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nı (um:ag) kurdunuz. Buradan mezun olan birçok gazeteci de kendi alanında önemli çalışmalara imza attı. um:ag’ın çalışmalarından bahsedir misiniz?
Umag’ı 1994 yılında, annem, ağabeyim ve ben kurduk. Kurulduğu ilk günden beri yani 12 yaşımdan beri um:ag’ın içindeyim. Eğitim programlarının düzenlenmesinden, anma törenlerinin düzenlenmesine, görsel tasarımdan web sitesine ve yayıncılığa dair babamın adını yaşatabilecek ve de bunu yaparken reklama kaçmayacak ve derinlik üretebilecek biçimde hareket ediyoruz. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Kursu ile yola koyulduk. Özel olarak seçtiğimiz kursiyere meslek kazandırmak için burslu bir araştırmacı gazetecilik eğitimi veriyoruz. Bu eğitim programının bir benzeriyle henüz karşılaşmadık. Kasım 2016’da da bursiyer almaya devam edeceğiz. Bu programımız dışında kültür sanat ve düşün alanında verdiğimiz eğitim programları mevcut. Yazma, felsefe, sinema, siyasal düşünceler, internet gazeteciliği... Programları her dönem kursiyerlerimizden gelen öneriler ışığında yeniliyoruz. Vakıf binamızda ufak bir sergi ile gösterim salonumuz mevcut. Bu yıl, İstanbul Araştırmalar Enstitüsü ile Taksim sergisi açtık. Mart ve Nisan aylarında yeni sergilerimiz açılıyor. Gösterim salonunda söyleşi ve imza günlerinden film gösterimlerine kadar farklı etkinlikler düzenliyoruz. Bunları da sosyal medya hesaplarımızdan duyuruyoruz. Babamın kitaplarının kapaklarının yeniden tasarlanması gündemimizde. Aynı zamanda yazları gerçekleştirdiğimiz çocuk programımız ve çocuk yayınlarımız da var. Bir de, 24 - 31 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz ve tüm Türkiye’ye yayılan “Adalet ve Demokrasi Haftası” organizasyonumuz var. Bu yılın teması, “Uğur’suz Yıllar” olarak belirlendi. Bir sergi çalışması yaptık, bu sergi Sarıyer, Eskişehir - Odunpazarı, Edirne, İzmir ve İstanbul Kartal’da da sergilenecek.
Katliamın üzerinden 23 yıl geçti. Katliamın tam olarak aydınlatabildiğini söylemek mümkün mü?
Umut davası süresinde yargılananlar oldu. Ama cinayet çözüldü mü, diye sorarsanız, hayır yanıtını verebilirim. Bu davada yargılananları biri affa uğradı, sokak ortasında vuruldu. Birinin devletten yoksulluk yardımı aldığı ortaya çıktı. Bir başka sanık - kırmızı bültenle aranan kişi- ise geçtiğimiz sonbahar Star’da bir köşe yazarı olarak karşımıza çıktı. Verdiğimiz tepki üzerine de, kendisi ve yancıları ailemize köşesinden saldırmayı kendilerine uygun gördü. Sence ne düşünebilirim? Babamın “Suçlular ve Güçlüler” başlıklı bir kitabı vardır. Kitabı da bu ülkenin çarpık ilişkileri ile kan ile beslenen düzeni üzerine yazmıştır. Derin haksızlıklara karşı umudu diri tutmaya çalışıyorum. Her geçen gün gördüklerimize rağmen ülkeye ve insanına dair umudumuzu diri tutmak lazım. Çünkü babamın cenazesinde bu insanlar vardı ve hala bir yerlerde olduklarına inanıyorum.

“UMUTLAR DİRİ OLMALI”
Uğur Mumcu kamuya mal olmuş bir gazeteciydi ama aynı zamanda sizin de babanızdı. Babası gazeteci olduğu için öldürülen veya hapiste tutulan çocuklar var. Geçmişten günümüze neler değişti ya da neler değişmedi?
Babaları hapiste olanlar,  babalarının hala hayatta olduğu gerçeğini unutmasınlar. Geçtiğimiz yıllarda babası Tuncay Özkan’ın yargılandığı süreçten Nazlıcan Özkan tüm gücüyle çıktı. Aynı durum Balbay ailesi içinde geçerliydi. Öldürülenlere gelince... Yaşananlar bir çocuk olarak maruz kaldığınız için sizi değiştiriyor, hayatınız bir anlamıyla elinizden alınıyor, yaşananlar sizi geleceğe farklı bir misyonla taşıyor. Omuzlarımıza yaşımızdan ağır bir yük iniveriyor; o adı taşıyabilmek ve her türlü eleştiriye göğüs germek gibi zorlu bir hayat başlıyor. Tek diyebileceğim, değişen hayatın içinde de farklı uğraşlar bulunabiliyor. Ben yaşadıklarımdan öyle çıktım; yazarak, konuşarak, şarkı söyleyerek, acıyı aktararak, aileme dostlarıma sarılarak...
Kadıköy halkı 22 yıldır Uğur Mumcu için anma etkinliği düzenliyor. Katliamın ilk yılında da büyük bir eylem düzenlenmişti. Bu yılda bir anma etkinliği düzenlenecek. Kadıköylülerin Uğur Mumcu’yu unutmaması size ne ifade ediyor?
Kadıköylülerin babamın adını yaşatmak adına desteği her zaman kalbimizde. Kadıköy, İstanbul’un en duyarlı semtleri arasında yer alıyor.
Uğur Mumcu yaşasaydı şu dönemde nasıl bir gazeteci olurdu? Hapiste olur muydu?
Muhtemelen. Tek bildiğim her daim haberin arkasındaki gerçeğin izinde olurdu.
Etiketler; Özge Mumcu

ARŞİV