Kadıköy'den ‘Al Yazmalım' geçti…

İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği’nin son konukları sinemamızın en sevilen eserlerinden olan ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ fiminin ekibi oldu.

26 Şubat 2014 - 09:20

Serkan OKAY
 
Her film sonsuz bir yolculuk, insanın macerası peşinde bitmeyen düşler, belki de bir sahnenin ömür boyu içimizi ısıttığı büyü demektir.
Her film bir hikâyeyi anlatır. Aslında bütün bu hikâyeler bizim hikâyelerimizdir. Bize hikâyeler anlatanın da bir hikâyesi olduğunu atlarız çoğunlukla. Aşk içimizde sakladığımız çocuktur. Belki o yüzden iyi anlatılmış aşk masalları karşısında hep savunmasız kalırız. Ve zaman bu masalları ölümsüzlükle ödüllendirir. Türk sinema tarihinde bir film aşkı hâlâ anlamaya çalıştığımızın farkına vararak, unutulmazlar arasındaki yerini aldı.
Sadece aşkı sorgulayarak değil, onun özündeki ulaşılmazlığını da anlatarak, bizi hep en çocuk en zayıf yerimizden yakaladı.
1977 yılında Adana Osmaniye’de alışılmış set koşuşturmalarından biri yaşanıyordu. Çukurova’da çekilen bir filmin Yeşilçam’ın en büyük aşk filmi olacağı kimse tarafından bilinmiyordu o günlerde.Tüm ekip öyküye inanmıştı. Hikâyenin sinemaya uyarlanması fikri, eserden çok etkilenen ve birçok filmde kavuşan ya da kavuşamayan sevgiliyi canlandıran Türkan Şoray’dan gelmişti. Filmin yapımcısı Arif Keskiner, Atıf Yılmaz’ın filmi yönetmesine karar vermiş ve telif hakları için Kırgız yazar Cengiz Aymatov’a telgraf çekmişti. Gelen cevap ise çok etkileyiciydi: “Senaryoyu göndermenize gerek yok, ben filmi bitmiş halde görürüm”
Ali Özgentürk, Atıf Yılmaz’la birlikte bu eşsiz senaryoyu, alışılmış sonların dışında biten bir şekilde kaleme aldı. Esas oğlan sevgiye emek vermemişti. Esas kız ise sevgiye emek veren bir kimlikle kalmayı tercih etmiş, “Sevgi Emektir”in sloganlaşmasına neden olmuştu.
Filmin başrollerini o dönemler birbirlerine çok yakıştırılan Türkan Şoray-Kadir İnanır ikilisi oynamıştı. Seyircinin Asya ve İlyas karakteriyle özdeşleşmesi, iki oyuncunun büyük uyumunun eseridir. İkili çoğu aşk hikâyesinin gönüllerdeki kahramanlarıdır. Kamyonuna aşık şoför İlyas, namı diğer İstanbullu, Al Yazmalı Asya’sına ilk görüşte aşık olur ama bu pervasız gencin sevdası, günün birinde Asya’sını ve oğlu Samet’i terk etmesiyle, yürek kabartan bir son bulur, yollarda belki döner diye beklediği İlyas’a kavuşmayı dilerken, ona sahip çıkan ve oğluna babalık yapan Cemşit’in varlığıyla huzur bulur. Aşkına inancıyla, yıllar sonra çıkagelen büyük aşkı İlyas ile kendisine kıymet, çocuğuna emek veren Cemşit arasında kararsız kalan Asya,kendi kendine sorar SEVGİ NEDİR? Tabi ki cevap bellidir;
SEVGİ EMEKTİR….
 
’SELVİ BOYLUM AL YAZMALIM’ RUHUNU YAŞATMAK
İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği olarak Yeşilçam Sinemasına her zaman sevgi ve saygı duyduk. Bu duygular çerçevesinde Yeşilçam temalı butik mekânımızda Türk Sinemasına damga vurmuş birçok oyuncu ve yönetmeni konuk ederek Yeşilçam’ı daha yakından soluma fırsatı bulduk. Kuşkusuz ki bizi en fazla heyecanlandıran Türk sinemasının 100. yılında “Selvi Boylum, Al Yazmalım” ruhunu, yıllar sonra tekrar yaşayabilme ihtimali oldu. Ülkemizin böylesine kutuplaştırıldığı, sevgisizleştirildiği bir dönemde, sevgiye emeği bu denli aktarabilen bir yapıt, toplumumuzla kesinlikle bir şekilde tekrar buluşturulmalıydı.
Kimbilir her şeye yeniden sevgiyle bakabilmeyi bazılarına tekrar duyurabilirdik belki de. “Aldırma Gönül”ün bulunmasıyla başladık bu serüvene. O bir kamyondu ama, o olmazsa olmazdı... O güne kadar yaşanmamış sevdaların da, sevgiye verilen emeğinde, acımasız ayrılığında şahidi sadece oydu. Sevdalanınca sırdaşı bir köylü güzele, ismini bile değiştirmiş, “Al Yazmalım” olmuştu.
Ve sonrasında tek tek ulaştık bu eşsiz filmde imzası olan isimlere.Sağolsunlar kırmadılar bizi, inandılar bize… Sevgi emekti ya... çok sevmiştik onları ve emek vermiştik bugüne…
Sizlere filme emek veren isimlerin o günkü duygularını aktarmadan önce, bize bu günün oluşmasında desteklerini esirgemeyen, heyecanımızı paylaşan, her zaman sanatın ve sanatçının yanında durmuş, Kadıköy’ü adeta kültür-sanatın başkenti haline dönüştürmüş belediye başkanımız sayın Selami Öztürk’e ve Kadıköy Belediyemize kocaman bir teşekkürü borç bilirim.
 
TÜRKAN SULTAN CHEVROLET İLE GELDİ
Hadi o gün neler oldu? Bir göz atalım hep birlikte. Türkan Sultan, alana 1960 model bir Chevrolet Impala’yla girerken, efsane müzisyen Cahit Berkay başladı çalmaya curasıyla o eşsiz melodiyi: “Selvi Boylum Al Yazmalım”, kırmızı kamyon “Aldırma Gönül”ün hemen yanı başında. Filmden tam 37 yıl sonra aynı duyguları yaşamaya başlamıştık hep birlikte. Rüyada mıydık ne?Kırmızı kamyonun önünde, filme emek verenler basına o tarihi fotoğrafları vermeye başladılar. Kamyon üzerinde hiçbir detay atlanmamıştı. Bayrak direklerindeki al yazmalar, kabinin üzerindeki çiçeklerle süslü “Al Yazmalım” tabelası, Şoför İlyas’ın ve Asya’nın filmde kullandıkları kostümler, “Aldırma Gönül” plakalıkları ve kamyon kasasındaki süsleme görselleri. Efsane bir kadroyla bizleri buluşturan ve Türk sinema tarihine böylesine duygusal bir yapımı hediye eden Sayın Arif Keskiner’e uzattık ilk mikrofonu ve şunları söyledi: “37 yıl sonra da aynı heyecanla burada birlikteyiz. Bu güzel organizasyonun içinde olmak çok onur verici. Emeği geçenleri can-ı gönülden kutlarım.”
Sonrasında en iyi film müziği dalında sayısız ödülü bulunan büyük müzisyen Cahit Berkay geldi mikrofana ve Sultan’a dönerek dedi ki: “Filmin melodisi beni de aştı ama o müziği bana senin gözlerin yaptırdı.”
Ardından usta oyuncu, filmde sevgiye emek veren Cemşit’e yani Ahmet Mekin aldı sözü ve dedi ki: “Dünyada en uzun süreli oynayan filmdir Selvi Boylum Al Yazmalım. 200’ün üzerinde film çektim ama bu filmin benim için yeri hâlâ çok büyüktür.”
Onların ardından dünyada en fazla filmde oynayan kadın oyuncu unvanına da sahip Sultanımız Türkan Şoray çıktı sahneye ve titreyen sesiyle konuşmaya başladı: “Şu an dokunsalar ağlayacağım. O denli duygu seli yaşıyorum. O büyük aşka tanık olan kırmızı kamyonla, filme emek veren oyuncu arkadaşlarımla, yapımcımızla, görüntü yönetmenimizle, oğlumuz Samet’le yıllar sonra bizi buluşturan İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği’ne sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bizleri o günlere götürdüler. Ben bu filmde ve hiçbir filmimde rol yapmadım, bu filmi Asya olarak yaşadım.Sizlere bu duyguları geçirebildiysek ne mutlu bizlere.”
Etkinliğe Hamit rolündeki Cengiz Sezici, Samet rolündeki Elif İnci (rahmetli aktör Bilal İnci’nin kızıdır) ve filmin görüntü yönetmeni Çetin Tunca da katıldılar. Tüm ekibe verilen plaketlerden ve filmin 37. yıl pastasını kestikten sonra derneğimizin butik ama birçok aktörü konuk ettiğimiz “Yeşilçam Cafe”sine geçtik hep birlikte. Filme ilişkin eşsiz anılardan bahsedildi o tarihi anlarda. Filmin usta yönetmeni Atıf Yılmaz’dan, İhsan Yüce’den, Ali Özgentürk’ten, Kadir İnanır’dan bahsettik, söyleştik. Çok mutlu olduk hep birlikte. Evet öylesine güzel bir gün geçirdik ki. Rüya tadında. Önce hayal ettik sonra emek verdik ve yaşadık böylesine duygu dolu bir günü.
SEVGİ NEYDİ? SEVGİ EMEKTİ…

ARŞİV