4 yıl önce kaybettiğimiz sualtı belgeselcisi Haluk Cecan’ın çektiği birçok filmde başrolü oynayan, Türkiye’nin tek sağır ve dilsiz profesyonel dalgıcı Yalçın Uras, 75 yaşında yaşamını yitirdi.
Sualtında uzun süre nefesini tutarak kimi zaman bir şövalyeyi, kimi zaman efsanevi Van Gölü canavarının canlandıran Yalçın Uras, sessiz dünyanın tanıklarını artırmak için sualtında kullanılan işaret dilini geliştirmek için çalışmalar yapıyordu.
Sualtı görüntü yönetmeni Haluk Cecan'ın ülke denizlerinin değerinin bilinmesi için çektiği belgesellerde başrol oynayan Uras kendini, sağır-dilsizlere sualtı kurallarını öğretmek için geliştirdiği dalgıç alfabesine adamıştı.
SUALTININ CAMOKA'SI
Türkiye’nin ilk sağır-dilsiz dalgıç alfabesini geliştirmeye çalışan Uras, araştırmalarını bilimsel bir temele oturtmak için uğraş veriyordu. 1994’ten 2007’ye kadar Haluk Cecan ile Türkiye’nin hemen her kıyısında belgeseller çeken, 3 büyük okyanusta dalışlar yapan Uras, 2 ay önce bir aracın çarpması sonucu yatağa bağımlı hale gelmişti. Sağır dilsiz olmasına rağmen Cecan’ın en zorlu çekimlerini başarıyla gerçekleştiren Uras’ın tedavisine evinde devam ediliyordu. Uras, "Suyun altında konuşulamadığı için işaret dilini iyi kullanmak gerekiyor. Engelliler bu dili iyi bildikleri için dünyanın ilk sualtı alfabesini oluşturmaya çalışıyorum" diyordu. Türkiye'nin sualtı canlılığını korumak için çalışan Haluk Cecan'ın yardımcısı olarak, Van Gölü canavarının temsilen canlandırılan filmde maketin içinde duran Uras, metrelerce derinlikte kılıç sallayan bir şövalye, uzaya çıkan bir astronot ya da piyano çalan bir müzisyen olarak belgesellerde rol almıştı. Mavi Susuzluk, Akdeniz Gezgini, Sessiz Dünyada Gezintiler, Mavi Güzellik, Marmara Takım Adaları, Seyir Günlüğü, Mavi Derinliğin Dişleri, Tenten ve Denizler Hakimi, Sessiz Dünyada Gezintiler, Mavinin Dostluğu, Uzaya Kaçış, Mavi Derinliğin Sırları, Dinozor, Olmak, Olmamak, Mavi Güneyden Yeşil Adaya, Mahşerin Atlıları, Calypso'da Kalan Hatıralar, Çılgın Müzisyenler gibi belgesellerin arka planındaki kahraman olan Uras’a Haluk Cecan’ın Camoka lakabını takmıştı.
Camoka, elde ettiği başarıların ardından kendisini alkışlayanları sağ kolunu kaldırarak ve dili yeterli olduğu kadarıyla “Zafer Bizim Olacak” diyerek selamlardı. ''Beni denize gömün'' diyen Uras, 27 Temmuz'da Erenköy’de kılınan cenaze namazı sonrası Kartal'da toprağa verildi
SİYASAL'IN EFSANE HOCASI PROF. ÇAĞLAR'DAN VEDA
90'larda AİHM'de Türkiye'nin avukatlığını yapan ancak daha sonra pişman olduğunu söyleyen Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Bakır Çağlar, 31 Temmuz Pazar günü Kıbrıs'ta geçirdiği mide kanaması sonucu yaşamını yitirdi. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin efsanevi hocalarından Prof. Bakır Çağlar, Saint Joseph Lisesi ve İstanbul Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra Fransa'da Sorbonne'da iki doktora yaptı. Bir dönem Anayasa Mahkemesi'nin hukuk danışmanı olan Prof. Çağlar, 6 yıl Strasbourg'da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) Türkiye Devleti aleyhine açılan davaların avukatlığını yürüttü. "Bir Anayasacının Seyir Defteri", "İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Hukukunda Türkiye" gibi kitapları olan Çağlar, Kadıköy'de yaşıyordu. Çağlar'ın cenazesi 28 Temmuz Perşembe günü Karacahmet Mezarlığı'ndaki Şakirin Camii'nde kılınan ikindi namazından sonra Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi.
SOSYALİST İKTİSATÇI KAFAOĞLU YAŞAMINI YİTİRDİ
Ekonomist ve siyasetçi Arslan Başer Kafaoğlu (83), yazlığının bulunduğu Çanakkale’de rahatsızlanarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Yozgat’ta 1928 yılında dünyaya gelen, Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olan Arslan Başer Kafaoğlu, Maliye Bakanlığı ve Devlet Planlama Teşkilatı’nda (DPT) yönetici olarak görev yaptı. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nda (TPAO) Ekonomi Danışmanlığı yapan Kafaoğlu, 1983 yılında Sosyalist Kültür Derneği’ne katılarak siyasete başladı. Türkiye İşçi Partisi’nde bir süre görev yapan Kafaoğlu, SHP Parti Meclisi üyeliğinde de bulunurken, Demokratik Devrim Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı. Yayınlanmış pek çok kitabı bulunan Kafaoğlu, 28 Temmuz Perşembe günü Altunizade’deki İlahiyat Fakültesi Camisi’nde ikindi vakti kılınan namazının ardından Nakkaştepe Mezarlığı’nda toprağa verildi.
HIFZI ÖZCAN’A EN ÇOK ÇOCUKLAR AĞLADI
Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı(TSÇV) ve Özel Olimpiyatlar Türkiye Kurucusu Prof. Dr. Hıfzı Özcan 27 Temmuz 2011 tarihinde vefat etti. Tüm çalışma hayatı boyunca çocukların nörolojik sorunlarının tedavisi için çalışan Prof. Dr. Hıfzı Özcan 1989 yılında Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nı kurmuş, ve bu alanda Türkiye’de gelişme sağlanması için çalışmalara önayak olmuştu.
Prof. Dr. Hıfzı Özcan için 29 Temmuz Cuma günü TSÇV Metin Sabancı Merkezi’nde veda töreni düzenlendi. Törene; Vakıf Kurulu Başkanı Hüsnü Paçacıoğlu ve sanatçı Erol Evgin’in hüzünlü konuşmaları damga vurdu. Yaşamını çocukların sağlığına adayan, her anını bilimsel çalışmalarla, eğitimcilikle geçiren Prof. Dr. Hıfzı Özcan’ın tabutu salona getirildiğinde ise sevenleri, çalışma arkadaşları, öğrencileri, yakınları gözyaşlarını tutamadı.
EVGİN: ‘ANIT ADAMI KAYBETTİK!’
Vakfın kurusu üyelerinden sanatçı Erol Evgin ise ağlayarak yaptığı konuşmasında, “Dost, abi, hoca, babamızdı. Alınmamayı, darılmamayı, rezaleti, zarafeti, tevazuyu, vakur olmayı, alçakgönüllülüğü öğrendim ondan. Hayranlık uyandırmıştı. Bilime, bu davaya ömrünü aramıştı. ‘Anıt adam’ derdim ben kendisine” dedi.
Törende Prof. Dr. Hıfzı Özcan’ın 56 yıllık hayat arkadaşı Dr. Nevin Özcan’ın da çok üzüntülü olduğu gözlendi.