Kadıköylü bir işçinin direniş anıları

Türkiye tarihine "15-16 Haziran 1970 İşçi Direnişi" olarak geçen eylemler sonrasında, Kadıköy’de 1’i polis olmak üzere 5 vatandaş yaşamını yitirdi.  O yıllarda Fikirtepe’de yaşayan ve yürüyüşün ön saflarında yer alan Kemal Eroğlu, “Her şey emeğimizin karşılığını almak içindi” diyor

16 Haziran 2016 - 11:57

Erhan DEMİRTAŞ
Türkiye tarihinin en kitlesel işçi eylemlerinden biri olarak kayda geçen 15-16 Haziran 1970 İşçi Direnişi, 46 yılı geride bıraktı. Yarım asra yakın bir zaman önce gerçekleşen eylemler bugün hala hatırlanıyor. Kadıköylülerin hafızasında da önemli bir yeri olan işçi direnişini, o yıllarda Otosan’da çalışan ve Kadıköy’de yaşayan 74 yaşındaki Kemal Eroğlu’dan dinledik.

“AMAÇ YASANIN GEÇMEMESİ”
● Sizin direnişe katılma süreciniz nasıl gerçekleşti?
15 Haziran Pazartesi günü sendikacı arkadaşlarım sendika odasında toplantı olduğunu söyledi. Tüm işyerindeki arkadaşlarımızla temsilci odasına geldiğimizde, Sendika Başkanımız, ‘Arkadaşlar işçilerin haklarını kısıtlıyorlar, büyük bir protesto gösterisi düzenleyeceğiz’ dedi.
● Bütün işçiler hemen yürüyüşe mi katıldı?
Bütün işçiler Otosan fabrikası önünde toplandık. Otosan flamasını alıp, sıralar halinde Kartal’a giden yolda yürüyüşe geçtik. Kartal Haymak fabrikası önüne geldiğimizde, karşıdan Tekel işçilerinin geldiğini gördük. Tekel işçileri de o zaman Haymak bünyesinde grevdeydi. Üç arkadaş olarak Haymak fabrikasının önünde duran uzman çavuş ile konuştuk. İçeride olan işçi arkadaşlarımızın durumunu öğrenmek istiyoruz dedik. İçeriye kabul edildikten sonra işçi arkadaşlarımızın iş haklarını feshettiklerini öğrendik. Tam konuşma bitip çıktığımız anda fabrika önünde kargaşa çıktı. Ortalık karışınca aynı güzergahtan Otosan’a dönüş yaptık.

“YER YERİNDEN OYNUYORDU”
● 16 Haziran’da neler oldu?
O gün tekrar sendika odasında toplandık. Arkadaşlarımızla birlikte Kadıköy istikametine yürüyüş düzenlemeyi kararlaştırdık. Yürüyüş esnasında Koşuyolu’nda polislerin barikat kurduğunu gördük. Yetkililere, amacımızın kontrollü olarak yürüyüşümüzü gerçekleştirmeyi ve sendikalar kanununun meclisten geçmesini engellemek olduğunu söyledik. Yetkiler, bize bu yapılanın yasak olduğunu ve geri dönmemiz gerektiğini ilettiler. Polisler aniden saldırınca panik olduk ve grubumuz dağılmaya başladı. İşçiler Üsküdar yönünde tekrar birleşti. Kadıköy istikametine dönmeyi kararlaştırdık.
● Kadıköy’de nasıl bir atmosfer vardı?
Kadıköy’e geldiğimizde yer yerinden oynuyordu. 10 bin kişilik bir kalabalık vardı. Askerler ilerlememize izin vermiyordu. Israrımız üzerine asker yolu açmak zorunda kaldı.  Ancak askerlerin Yoğurtçu Parkı’nda işçi arkadaşlarımıza saldırdığını öğrendik. Köprünün arkasından dolanarak arkadaşlarımıza ulaşmaya çalıştık. Üst rütbeli bir asker bize ‘çatışma var sakın girmeyin’ dedi. Bir anda hışımla barikatı yıkıp, Yoğurtçu Parkı’na girdim. Silahlar patlıyordu. Kurşunların seslerini duyuyorduk. Birkaç saat sonra çatışma durdu, polis çekildi. Yoğurtçu Parkı’ndan çıktıktan sonra tekrardan Altıyol’a döndük.

“YİNE OLSA YİNE YÜRÜRÜM”
● Eylemlerden sonra herhangi bir soruşturmaya tabi tutuldunuz mu?
19 Haziran gecesi Fikirtepe’deki evimden gözaltına alındım. Rıhtım’daki “TESAK” binası o yıllarda karakoldu.  Beni oraya götürdüler, ertesi sabah ise Gayrettepe 1. Şubeye sevk edildim. Orada birkaç gün kaldıktan sonra Selimiye’ye getirildim. Selimiye’de 3 gün kaldım. Üç günün ardından gözlerimizi bağlayıp, araçlara bindirdiler. Gözlerimizin bağını açtıklarında  Maltepe Zırhlı Tugay’ına getirildiğimizi gördük. 3 ay boyunca Maltepe’de hapis yattım. İddianame kapsamında 171-172 toplantı ve gösteri yürüyüşlerine muhalefetten yargılandım. Eşim yedi aylık hamileydi. Ben de bu vasıtayla tahliye oldum.
● Şimdi olsa aynı şeyi yapar mısınız?
Bugün yine aynı şekilde bir ayaklanma olsa en önde olup, işçilerin hakkını ararım. İşçi olduğum için çok mutluyum ve gurur duyuyorum. Arkadaşlarımız bu mücadelede şehit oldu. Ben de bu mücadele için fazlasıyla bedel ödedim.

 
DİRENİŞİN NEDEN VE SONUÇLARI
● Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası ve Sendikalar Yasası’nda yapılan değişikliklerle, işçilerin sendikalı olma ve sendika seçme özgürlükleri kısıtlandı.
● Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın onaylamasıyla 11 Haziran’da yürürlüğe giren yasa, esas olarak Türk-iş’ten DİSK’e işçi akışını önlemeyi amaçlamaktaydı.
● DİSK ve bağlı sendikalar yeni yasaya tepki gösterdiler. DİSK’li sendikacıların ve yöneticilerin tepkileri, 15 Haziran 1970 sabahı, İstanbul’un belli başlı merkezlerine doğru yürüyüşe geçmeleriyle yeni bir evreye girdi. 2 gün boyunca kentin dört bir yanında, 75 bin civarı işçi yürüyüşlere katıldı.
● Olayların birinci günü akşamı Bakanlar Kurulu 60 günlük bir sıkıyönetim ilan etti. DİSK ve bağlı sendikaların yöneticilerinin pek çoğu sıkıyönetim mahkemelerince tutuklandılar ve yargılandılar.
● Kadıköy’de meydana gelen olaylarda 3 işçi, 1 polis ve 1 esnaf yaşamını yitirdi. 16 Haziran’da Ankara, Adana, Bursa ve İzmir’de de küçük çaplı olaylar yaşandı.
● Olayların ardından CHP’de Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme, yasa değişikliklerini iptal etti.

 
DİSK; Yine alanlardayız
DİSK, 15-16 Haziran işçi direnişinin yıl dönümü dolayısıyla Yoğurtçu Parkı'nda basın açıklaması yaptı.  DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, '15-16 Haziran direnişi, DİSK'in kapısına kilit vurmak isteyen patronlara ve iktidara karşı işçi sınıfının başkaldırısıdır. Bundan 46 yıl önce, işçi sınıfının kendi elleriyle inşa ettiği biricik örgütüne, DİSK'e saldırmaya kalkanlar hak ettikleri yanıtı almışlardı. DİSK'i kapatarak işçileri sarı sendikalara mahkum etmeye kalkanlara karşı yüz binlerce işçi direnme hakkını kullanmıştı. Bu şanlı direnişin ardından örgütlenme özgürlüğünü gasp eden yasa Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. 15-16 Haziran büyük işçi direnişi; haklarımızı nasıl kazanacağımızı ve koruyacağımızı Türkiye işçi sınıfına gösteren bir derstir. O dersin konusu bellidir. Direnmek, direnmek, direnmektir...' dedi.

Foto muhabiri Garbis Özatay, 15-16 Haziran işçi eylemlerini Kadıköy'de fotoğraflamıştı.
 
Etiketler; 15-16 haziran

ARŞİV