Tüm yurtta 8 Mart Dünya Kadınlar Günü çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. İstanbul 8 Mart Kadın Platformu'nun “Yoksulluğa, şiddete, sömürüye karşı mücadelemizi büyütüyoruz. Değiştirecek gücümüz var” çağrısına kulak veren kadınlar, 6 Mart Pazar günü Kadıköy-Beşiktaş İskelesi'nde buluştu. Ellerinde pankartları, dillerinde sloganları, halayları ve zılgıtlarıyla, hasta kadın tutuklular için beyaz mendiller salladı; tutukluların serbest bırakılması talep etti. Gülistan Doku ile birlikte haber alınamayan diğer kadınların nerede olduğunu soran kadınlar, “Erkek adalet değil gerçek adalet istiyoruz” diye haykırdı.
Farplas işçileri adına eylemde söz alan Betül Oral, “Yağmur çamur demeden direniyoruz. Hakkımızı savunuyoruz. Biz yaşamak ve nefes almak istiyoruz. Gördüğümüz baskı ve sömürüyü unutmuyoruz”dedi. Oral'ın konuşmasının ardından İstanbul 8 Mart Kadın Platformu'nun basın metni Türkçe, Kürtçe ve Arapça olarak okundu.
“MÜCADELEMİZİ BÜYÜTECEĞİZ”
“Erkek egemenliğine, emek sömürüsüne, işsizliğe, yoksulluğa, esnek ve güvencesiz çalışmaya, artan erkek devletin şiddetine ve cezasızlık politikalarına, savaşa, cezaevlerinde ve sokakta mücadelemize dönük artan şiddet ve hak ihlallerine, ayrımcı ve nefret dili ile LGBTİ+l bireyleri, göçmen ve mültecileri hedef haline getirenlere karşın ortak mücadelemizi büyütmek için bir arada olmaya devam edeceğiz.” ifadeleri ile başlayan metin şöyle devam etti:
“ŞİDDET NORMALLEŞTİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR”
“Özgürlüğümüz, hayatlarımız, haklarımız için kadın kurtuluş mücadelemizi büyütmek için bugün biraradayız ve birarada olmaya devam edeceğiz. 8 Mart, kadın kurtuluş mücadelemizin sembolüdür ve NewYork’ta katledilen dokuma işçilerinden günümüze yükselen, yayılan kadın kurtuluş mücadelesinin güçlü sesidir. Pandemi sürecinde ev içi şiddet ve ev içi emeğin görünürlüğü daha da azalırken ev işleri, çocuk, yaşlı bakımı kadının omuzlarına yüklendi. Psikolojik şiddet çeşitli biçimlerle derinleştirildi ve normalleştirilmeye çalışılıyor. Erkek egemenliğinin normali kadına yönelen hertürlü şiddeti desteklemektir. Biz kadınların normali ise direnişi büyütmektir. Çünkü biliyoruz ki erkek egemenliği bir salgındır ve kadınların mücadelesiyle yenilecektir.”
“Dünyada ve ülkede derinleşen ekonomik krizi evlerimizde, işyerlerimizde, okullarımızda, savaş bölgelerinde, tüm yaşam alanlarımızda yaşıyoruz. Ekonomik krizle beraber enflasyon oranları artmış, temel ihtiyaçlarımız başta olmak üzere her ürüne zam gelirken, barınma, ısınma, beslenme gibi en temel haklar dahi kısıtlanmıştır. Kadınlar elektrik ve doğalgaza gelen zamlarla karanlık ve soğuk evlere, aileye ve şiddet döngüsüne mahkûm edilmek isteniyor. Bu zam fırtınası içinde biz kadınlar krizin en ağır koşullarına maruz kalıyoruz. Boş pazar poşetleriyle eve dönüyor, hijyen ürünlerine, ped ve tamponlara, rahim ağzı kanseri önleyici HPV aşısına ücreti nedeniyle ulaşamıyoruz. Her yıl Türkiye’de yüzlerce kadın bu hastalık nedeniyle hayatını kaybediyor.”
“İŞGALİ KABUL ETMİYORUZ”
“Rus emperyalizminin ve NATO’nun Ukrayna, Donetsk ve Lugansk üzerinde kurduğu haksız savaş politikalarını ve işgali kabul etmiyoruz. Zorunlu göçe maruz kalan kadınların, çocukların, yoksul halkın mülteci statüsünde nelere maruz kaldığının en yakından tanıkları olarak bu savaş çığırtkanlığına karşıyız. Mültecilerin Ege Denizi’nde, Yunanistan ve Türkiye sınırlarında, yaşam alanlarında uğradığı katliamların tanıklarıyız. Mülteci kadınlara yönelik cinsel, fiziksel, psikolojik saldırılara geçit vermeyeceğiz. Halklara yönelen savaşa ve silahlara karşı mücadelemizi büyüteceğimizi birkez daha haykırıyoruz.”
“Birçok hasta tutsak hapishanelerde yaşamını yitirdi.ATK (Adli Tıp Kurumu) tarafından verilen“cezaevinde kalabilir”raporlarıyla yüzlerce tutsak hâlâ hapishanelerde tutulmaktadır.Aysel Tuğluk’a özgürlük talebimizde bu yüzdendir. Tek başına hayatını idame edemeyen, birçok hastalığı bulunan Aysel Tuğluk için Kocaeli ATK 'cezaevinde kalamaz' raporu verirken, İstanbul ATK 'kalabileceğini' belirtmiştir. Bu kararların bizim açımızdan bir hükmü yoktur. Aysel Tuğluk ve tüm hasta tutsaklar için özgürlük istiyoruz ve alacağız.”
“2022' EN AZ 64 KADIN KATLEDİLDİ”
“2022 yılına girdiğimizden beri erkekler en az 64 kadını katletti. Adli tutukluların salıverildiği bir dönemde kadın cinayetlerinin artması tesadüfi değildir. Bizzat devlet tarafından kadın düşmanları teşvik edilmektedir. Cezasızlık politikasıyla kadın düşmanlarının önü açılmakta; kadına ve çocuğa yönelik taciz, tecavüz ve katliamlar artmaktadır. Bir kere daha haykırıyoruz: 'kadın cinayetleri politiktir.' LGBTİ+’lara yönelik saldırılarda giderek artmakta, nefret söylemleri normalleştirilmeye çalışılmaktadır. Homofobiye, transfobiye, ekonomik şiddete maruz bırakılan LGBTİ+’lar yoksullukla sınanıyor. Her yıl onur yürüyüşleri yasaklanıyor ve LGBTİ+’lara yönelen işkencenin görüntüleri bir kez daha karşımıza çıkıyor. Erkek egemen düzenin cinsiyet kalıplarıyla barışmayacağımızı ve trans cinayetleri politiktir sözümüzü tekrar ediyoruz.”
“SALDIRILAR BİZİ DURDURMAYACAK”
“Mücadelesini verdiğimiz haklarımıza, özgür ve eşit bir dünya kurma kavgamıza erkek egemen devlet zor yöntemleriyle saldırmaktadır. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek, 6284’e saldırarak, nafaka yasasını düzenlemeye giderek, tutuklayarak, televizyon programlarında hedef göstererek saldırıyorlar. Kazanılmış haklara yönelik saldırıların devlet tarafından normalleştirilmesi ve 'diğer ülkelere göre bizde daha az' gibi bir kıyaslama kadınlara yönelik uygulanan katliamın, şiddetin, tacizin, tecavüzün zeminini sağlamlaştırmaktan, erkek egemen anlayışı büyütme çabasından başka bir şey değildir. Saldırılar bizi durduramayacak, örgütlü mücadelemizi büyüteceğiz.”
Eylem okunan basın metninin ardından çekilen halaylar, söylenen şarkılar ve türküler ile son buldu.