Demokrasi İçin Birlik grubundan kadınlar Kadıköy Rıhtım Meydanı’nda yoksulluğa ve savaşa karşı basın açıklaması yaptı. Açıklamada ilk olarak Ukrayna’da süren savaşa vurgu yapılırken “Emperyalist güçler arasında günlerdir süren savaşın Ukrayna’da binlerce insanın canına, on binlercesinin yerini yurdunu terk etmesine, ekolojik ve ekonomik yıkıma neden olduğu, işsizlik, açlık, yoksulluk ve güvencesizliğin ülkemizin yeni normali haline geldiği bu 8 Mart haftasında kadınlar olarak savaşa ve yoksulluğa karşı itirazımızı yükseltmek için buradayız.” denildi.
Savaş dışında bir diğer önemli gündem ise yoksulluk ve yaşanan ekonomik krizdi. Kadınlar adına açıklama yapan Nesteren Davutoğlu, enflasyonla birlikte ücretlerin cebe girmeden eridiğini söylerken “Barınma, beslenme, ısınma gibi en zaruri temel ihtiyaçlar bile lüks haline geldi. Kadınlar ağır bir mobbing, taciz ve erkek şiddetiyle çevrelenmiş ucuz ve niteliksiz işlerde, kayıt dışı, esnek, güvencesiz koşullarda çalışmak zorunda bırakılıyor. Kadın işsizliği her geçen gün artıyor.” dedi.
“ÇİFTE SÖMÜRÜYE MARUZ KALIYORUZ”
“Ekonomik krizin her geçen gün ağırlaştığı yoksulluk koşullarında, ailenin ve hanenin tüm ihtiyaçlarını karşılamak sorumluluğu kadınlara yükleniyor” diyen Davutoğlu, “Kadınlar, ücretli bir işte çalışsalar da çalışmasalar da çifte sömürüye maruz bırakılarak, kendilerine dayatılan toplumsal yeniden üretime çok yoğun bir karşılıksız emek harcamak zorunda bırakılıyor. Hayatta kalmaya bile yetmeyecek ücretler, kadınların karşılıksız ev içi emeği sayesinde ailenin ayakta kalabilmesini sağlarken çocuk, hasta ve yaşlı bakımı yine kadınlara düşüyor.
Kadınlar eve giren kıt kanaat bir ücretle, gıda maddelerini en ucuza ve sağlıklı şekilde bulmak, geçimlik maddeleri evde üretmek, aileyi beslemek, çocukların ihtiyaçlarını en ucuza sağlamaya çalışmak gibi onlarca konuda, akıl almaz boyutta bir bakım emeğine mahkum ediliyor.” diye konuştu.
Davutoğlu’ndan sonra konuşan Perihan Koca da muhafazakar erkek egemen aileyi güçlendirme politikalarının kadınların hayatı pahasına uygulandığını söylerken “Kadın düşmanlığı, siyasi iktidarın tüm politikalarına sinmiş durumda. İktidar temsilcilerinin kadın ve LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemleri ve eylemleriyle, iyi hal indirimleri, cezasızlık politikaları, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren uygulamalarla, kadınları koruyan 6284 yasasının uygulanmayışı ve İstanbul Sözleşmesi’nin tek taraflı feshiyle, erkek şiddetinin ve kadın cinayetlerinin önünü açıyor.” dedi.
“8 MART FOTOĞRAFI GÜÇ VERİYOR”
Nafaka hakkının dahi kadınların elinden alınmaya çalışıldığını vurgulayan Koca, 8 Mart’taki kalabalığın ve kadınların yaptığı eylemlerin özellikle altını çizdi: “8 Mart’ta kadınlara yöneltilen baskı ve şiddet ortamına karşı, kendi yolunu direnerek aşan kadın hareketinin başta İstanbul Taksim olmak üzere, ülkenin dört bir yanında sokaklarda, meydanlarda ve gecelerde verdiği fotoğraf umut ve güç veriyor. Kadınlar, emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz bizimdir diyerek ülkenin dört bir yanında mücadeleyi yükseltiyor, savaşa ve yoksulluğa karşı isyanı büyütüyor, Kazdağları’ndan Bergama’ya Gerze’den Tavşanlı’ya ekoloji direnişlerinin, Farplas’tan Alpin Çorap’a Pas South’tan Migros’a ve daha birçok işçi direnişinde en ön saflarda yer alıyor. Kadınların haklı, meşru ve kararlı mücadelesi, emek ve demokrasi mücadelesine ön açıyor, yol gösteriyor.”
“Erkek egemen devletten, iktidardan ve erkeklerden alacaklıyız” diyen Koca, açıklamayı şöyle sonlandırdı: “Şiddet ve göç anlamına gelen savaşlara, ücretli ve ücretsiz emek sömürüsüne, kadın yoksulluğuna, kazanılmış hakların gaspına sessiz kalmayacağız. Savaşa karşı barışı savunuyoruz. İstanbul Sözleşmesi acilen tekrar imzalanmalı ve etkin şekilde uygulanmalıdır. Kadın cinayetlerini ve erkek şiddetini önleme merkezleri, toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri, kreşler, hasta ve yaşlı bakım evleri, Eşit işe eşit ücret, güvenceli çalışma ve güvenceli yaşam koşulları için mücadeleye devam edeceğiz.”