Kalamış Limanı'nda tarih yatıyor

Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi üyesi Gülbahar Baran Çelik, Fenerbahçe Kalamış-Yat Limanı’nın tarihi önemini anlattı

30 Kasım 2017 - 09:53

Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı’nın yapılaşmaya açılmak istenmesi yeni tartışmaları da beraberinde getirdi. Kadıköy Belediyesi, sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve Kadıköylüler yat limanının yapılaşmaya açılmasına itiraz ediyor. Ancak tartışılması gereken başka bir konu da yapılaşma sırasında yapılacak çalışmaların Fenerbahçe Kalamış-Yat Limanı’ndaki arkeolojik zenginliklere zarar verecek olması. Kadıköy’ün Haydarpaşa ve Fenerbahçe-Kalamış Limanı olmak üzere iki önemli limanı olduğunu söyleyen Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi üyesi Gülbahar Baran Çelik, “Kalamış ve çevresinde bir Tunç Çağı yerleşmesi olabilir” diyor.

“TUNÇ ÇAĞI YAŞANMIŞ OLABİLİR”

Arkeolojik açıdan Fenerbahçe Kalamış Yat Limanı’nın önemi nedir?

Kadıköy, Neolitik Dönem olarak adlandırdığımız ilk köy yerleşmelerinin kurulduğu zamandan bu yana insanoğlu tarafından kullanılmış önemli bir arkeolojik alanı sınırlarında barındırıyor. Kadıköy’ün Neolitik yerleşimi “Fikirtepe Yerleşmesi” olarak tanınmaktadır ve bu yerleşmenin günümüzde tam da yeri bilinmiyor. Ancak yaklaşık olarak bugünkü Marmara Üniversitesi civarında olduğu tahmin ediliyor. Burada insanlar MÖ 6000’li yıllarda yaşamışlar. Bu toplumdan günümüze kalan kültür varlıkları onların İstanbul’un en erken yerleşik hayata geçen topluluklarından olduğunu gösteriyor. Asıl konumuz olan Fenerbahçe Kalamış ile ilgili arkeolojik bilgilerimiz de hiç az değil. Bu bilgiler çok az sayıdaki kazıyla ele geçen buluntudan ve yazılı kaynak ve araştırmalardan kaynaklanıyor.

Bunu hangi verilerden yola çıkarak söylüyorsunuz?

Kalamış Marinası’nda 1989 yılında Kadıköy Belediyesi tarafından yapılan deniz dibi temizliği sırasında Tunç Çağı’na (MÖ 3000-1000 yılları arası) ait üç adet pişmiş toprak kap bulundu. İstanbul’da bugüne kadar yapılan arkeolojik çalışmalarda bu dönemi temsil eden çok az sayıda kültür varlığı ortaya çıkartıldı. Arkeoloji dünyasını çok heyecanlandıran bu buluntuların ait olduğu ortamın araştırılması için dalgıçlarla çalışılmış ancak suyun çok bulanık olması buna izin vermemişti. Bu nedenle bu buluntuların mimarisi olan bir yerleşmeden mi yoksa bir batıktan mı olduğu anlaşılamadı. Dolayısıyla Kalamış ve çevresinde bir Tunç Çağı yerleşmesi olması ihtimal dâhilindedir.

Bir antik kentten bahsetmek mümkün mü?

Kadıköy’de MÖ 685-676 yıllarında Kalkhedon adıyla önemli bir kent kurulduğunu biliyoruz. Kentin sınırları oldukça geniş elbette. Ancak bu dönem kentlerinin genel yapısına bakacak olursak surlarla çevrili olduğunu düşünebiliriz. Deniz kıyısına sınır olan bir kentin limanları da olmalıdır. Çok tanrılı inancı olan bir toplumun tanrılarına adanan tapınaklar da kentin olmazsa olmazıdır. Aynı kentin tiyatroları, pazar yerleri olan agoraları, kamusal yapıları, işlikleri ve mezarlıları olduğunu tahmin edebiliriz.

Kadıköy/ Kalkhedon kentinin çok sayıda tanrıya tapındığı sikkeler üzerindeki betimlerinden anlaşılıyor. Çok tanrılı bir inanca sahip kentin tanrı ve tanrıçaları hakkında başta sikkeler olmak üzere yazılı kaynaklar, ele geçen yazıtlı arkeolojik buluntulardan bilgi ediniliyor. Kentin en önemli tanrısı Apollon. Tarımın ve bereketin tanrıçası Demeter ise en önemli tanrıça olarak kutsanmaktadır. Sikkelerdeki varlıkları nedeniyle, Artemis, Herakles, Athena, Poseidon, Hermes, Dionysos, Asklepios, Helios, Nemesis gibi çok sayıda tanrı ve tanrıçaya tapınıldığı biliniyor. Dolayısıyla antik bir kent için olmazsa olmaz tapınaklardan kimilerinin Fenerbahçe Kalamış civarında olması da muhtemeldir. Kalkhedon kentinin Kalamış’ta bir limanın olduğu da düşünülüyor.

BİZANS KALINTILARI VAR

Yine bir panelde bu limanın Bizans dönemine ait kalıntılara sahip olabileceğini söylemiştiniz? Bu konuyu da açar mısınız?

Fenerbahçe’de yazılı kaynaklardan ve araştırmacıların çalışmalarından, Bizans dönemine ait mimarinin yoğun olduğunu öğrendik. Fenerbahçe’nin (Bizans Döneminde adı Heraion’dur) Erken Bizans Dönemi’nde Bizans imparatorları, imparatoriçeleri ve çevrelerindeki aristokratların sayfiye alanı olarak kullanıldığı biliniyor. Justinianus’un (527-565), karısı Theodora için denizi çok iyi gören bir konumda, yazlık bir saray yaptırdığı da bilgiler arasında. Bu sarayın yerinde daha erken dönemlerde de Hera Tapınağı olduğu belirtiliyor. Bu saraya yakın küçük iki kiliseden, hamamdan ve sarnıçtan da söz ediliyor. Kalamış koyuna bakan alanda da üç sıra kürekli gemiler, üç sıra ise kadırgalar için kullanılan iki mendirek yaptırıldığı ifade edilenlerden. Aynı zamanda yine bölge ile ilgili yapılan yayınlarda Bizans Mezarlığı’na da yer veriliyor.

Sonuç olarak İstanbul’da antik dönemde kamusal yapıları, limanları, tiyatroları, agoraları, işlikleri, gibi çok sayıda mimari öğesi olan iki önemli kent vardır. Bunlardan ilk kurulmuş olan kent Kalkhedon diğeri ise bugünkü Sarayburnu civarına kurulmuş olan Byzantion’dur. Kalkhedon çok geniş sınırlara sahiptir ve merkeze çok yakın Fenerbahçe Kalamış’ın bulunduğu alanda kentin mimari çok sayıda kalıntısının bulunması kuvvetle muhtemeldir.

Bu bölgede daha önce kazı yapıldı mı, yapıldıysa ne gibi tarihi bulgulara ve bilgiler bulundu?

Bölgede yakın zamanda İstanbul Arkeoloji Müzeleri denetiminde Fenerbahçe Kalamış Caddesine yakın kazılar yapıldı, çok büyük boyutlu bir Bizans Sarnıcı ortaya çıkartıldı. Nitekim bu sarnıç gezgin ve araştırmacıların yayınlarında da yer almıştı. Bildiğim kadarıyla bunun dışında bir kazı çalışması yok.

“YAPILAŞMA ZARAR VERİR”

Yapılaşmanın bu bölgenin tarihi kalıntıları açısından sorun teşkil edeceğini düşünüyor musunuz?

Yapılaşma sürecinde temel kazılarının denetimsiz olması elbette buradaki kalıntıların tahribatına ve kültür varlıklarımızın belgelenmeden kaybına neden olur.

Arkeolog olarak sizin çözüm önerileriniz neler?

Kadıköy’de günümüze kadar Fikirtepe’de 1952-54 yıllarında yapılan sistemli kazı dışında, tesadüfen bulunan ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne haber verilerek kazılar yapılmış. Dolayısıyla tarihimize katkı sağlayan kayıplarımızın farkında bile değiliz muhtemelen. Yine de yapılan kazılar, antik kaynakların verileri ve müzeye getirilen buluntular Kadıköy’ün tarihinin ne denli köklü olduğunu çok açık biçimde gösteriyor.

Dolayısıyla bilinen arkeolojik alanlarının bu alanlarda yapılacak tüm inşaat ya da benzeri proje kazılarının müze denetiminde yapılması arkeolojik mirasının korunması açısından çok önemli. Bunun sağlanabilmesi için de Kadıköy’ün arkeolojik alanlarına dair sit kararlarının alınması gerektiğini düşünüyorum. Kaldı ki Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi bunun için çok defa ilgili kurula başvuruda bulundu. Bu kararların alınması Kadıköy’de arkeolojik kazıların yapılması için alt yapıyı sağlar. Kadıköy’ün arkeolojik alanlarına dair sit kararlarının ivedilikle alınarak kültürel mirasımızın korunması ile ilgili adımların atılması son derece önemli. 


ARŞİV