İstanbul’un tüm kamusal mekânlarını katılımcı yöntemlerle tasarlamak mümkün mü? Burada Birlikte Hareketi’nin yaptığı çalışmalar ve projeler bu sorunun cevabını veriyor. Yerel yönetimler, farklı modeller ve uygulamalarla kent sakinlerinin kullandığı açık alanları daha kullanışlı hale getirmeye çalışıyor. Burada Birlikte Hareketi de bu çalışmaları geliştiren ve yürüten mecralardan biri. Burada Birlikte Hareketi’nin koordinatörü Gökçer Okumuş ile İstanbul’da yürüttükleri çalışmaları konuştuk.
Burada Birlikte Hareketi nasıl oluşturuldu? Projenin hikayesinden bahsedebilir misiniz?
Burada Birlikte Hareketi projesi bundan yaklaşık bir sene önce İstanbul Planlama Ajansı Kamusal Tasarım Ofisi tarafından tasarlandı. Katılımcılık İstanbul Planlama Ajansı’nın çalışmalarının her aşamasında esas aldığı bir yöntem. İstanbulluların gündelik yaşamlarına çözüm üreten politika önerilerinin hazırlanmasından, İstanbul’un gelecek planı olan İstanbul Vizyon 2050 Strateji Belgesi’ne kadar farklı kapsamdaki her çalışmamızda İstanbulluları sürece dahil ediyoruz.
Tasarıma katılım da İPA Kamusal Tasarım Ofisi’nin odaklandığı esas alan diyebiliriz. Bu kapsamda ilk çalışmalarımız İstanbul’daki kamusal alanların uzmanların katılımına açık tasarım yarışmalarının düzenlenmesiyle başladı. Kentsel tasarım, mimari, kent mobilyası ve sanat yapıtları tasarımı gibi farklı ölçeklerde birçok yarışmanın koordinasyonunu yürüttük ve yürütmeye devam ediyoruz. Burada Birlikte Hareketi de aynı yaklaşımdan yola çıkarak tasarladığımız bir proje. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait âtıl alanları tespit edip alanı yerinde ve orada yaşayanlarla birlikte tasarlayabileceğimizi düşündük. “Burada Birlikte” ismi de buradan ortaya çıkmış oldu. Sonrasında projeyi geliştirmeye başladık.
Ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Burada Birlikte Hareketi olarak başlangıçtaki kurgumuzu “Âtıl alanların dönüşümü atölyesi”, “İPA kampüste atölyeler” ve “Kamusal alanda tasarım denemeleri” adında üç ana başlıkta topladık. Âtıl Alanların Dönüşümü Atölyelerinin amacı özellikle İBB ve kamu mülkiyetinde, planda park olarak görünen fakat kullanım niteliği zayıf ve atıl kalmış alanların kamusal mekan olarak yeniden değerlendirilmesidir. Bunu yaparken katılımcı tasarım yöntemleri kullanarak o bölgede yaşayanların gerçek ihtiyaçlarını ve isteklerini onlardan duymak ve tespit etmek istiyoruz. Açık çağrı ile mekânsal tasarım alanında çalışan meslek gruplarından katılımcıları da aramıza katarak, yerinde araştırma yapıyor ve kentliler ile katılımcı atölyeler düzenliyoruz. Birlikte mekânsal öneriler ve tasarım geliştirmek, projelendirme sonrasında da birlikte hayata geçirmek istiyoruz. Bu kapsamda şimdiye kadar Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa ve Tuzla’da bu kapsamda çalışmalar gerçekleştirdik.
Bir diğer modelimiz, “İPA Kampüs’te Atölyeler” kapsamında endüstri ürünleri tasarımcılığı okuyan öğrenciler ve yeni mezunlar ile birlikte bir yürütücü eşliğinde kampüste kullanılmak amacıyla kent mobilyalarının tasarlanması konusunu ele aldık. Ayrıca kent mekânında var olan tüm kamusal mekanlar için de birer katılımcı tasarım modeli geliştirmek için çalışıyoruz. Sokaklar, caddeler, meydanlar ve diğer açık alanların yanında kapalı kamusal mekanları da katılımcı tasarım modelimizin kapsamı içine almak istiyoruz.
“KAMUSAL MEKÂN SİSTEMİNE İHTİYAÇ VAR”
İstanbul’da bu tarz çalışmalara neden ihtiyaç var?
İstanbul kamusal mekân açısından eksik bir kent görünümünde olmasının yanında kamusal mekanlarının etkin kullanımı konusunda da eksikleri olan bir kent. Toplumun kamusal mekâna bakış açısı ve kullanım deneyimleri özellikle İstanbul seviyesindeki dünya kentlerindeki gibi değil. Kamusal mekanlar genellikle daha az sahip çıkılan, göz ardı edilen alanlar olmasının yanında bazı toplum kesimleri için de tam tersine mücadele alanları.
Sağlıklı bir kent yaşamı ve iletişimi kuvvetli bir toplum için kamusal mekanların varlığı ve verimli kullanımı önemli. Bu mekanlarda toplumu oluşturan bireyler birbirleriyle karşılaşır, fikir, duygu ve ticari alışverişlerde bulunurlar. Dolayısıyla ne kadar iyi işleyen kamusal mekânınız varsa o kadar sağlıklı ve uyumlu bir topluma sahip olursunuz.
Kamusal mekanların varlığının yanında bu alanlara sahip çıkılması, korunması, kullanılması ve geliştirilmesi de oldukça önemlidir. Bu bilinci okullarda aşılayabileceğiniz gibi kamusal mekanların oluşturulmasında toplumu da sürecin içine katarak yeni bir sahiplik bilinci ortaya koyabilirsiniz. Kamusal mekanların katılımcı tasarımı son yıllarda dünyanın dört bir yanında deneyimlenen ve başarılı sonuçlar elde edilen bir yaklaşım. İstanbul’un da nüfusu ve kozmopolit toplum yapısı nedeniyle verimli işleyen bir kamusal mekân sistemine ihtiyacı var. Mevcut kamusal mekanların niteliklerinin yükseltilmesi, kullanım verimliliğinin artırılması gerekirken yeni kamusal mekanların da üretilmesi gerekiyor.
Tasarım fikrini oluştururken ve yapım aşamasına geçerken kent sakinleri de sürece dahil oluyor mu?
Burada Birlikte Hareketi bir katılımcı tasarım modelidir. Tasarım fikrinin oluşması aşamasından önce yer seçiminin doğru şekilde yapılması ve katılımcıları sürece dahil edecek araçların tasarlanması ve hayata geçirilmesi gerekiyor. İPA olarak yer tespiti yaparken İBB mülkiyetindeki alanların tespitinin yanında özellikle yoğun kent dokusu içerisinde kamusal mekân açısından sorunlu bölgelere öncelik veriyoruz. Bunu yaparken İPA’nın diğer birimlerinin ürettiği veri ve analizleri de kullanıyoruz.
Kentsel ölçekte kamusal mekân ihtiyacının yoğun olduğu ve İBB mülkiyetinin bulunduğu alanları belirledikten sonra alanın aktörleri ile görüşmeler yapıyoruz. Bunlar ilçe belediyeleri, muhtarlar, sivil toplum kuruluşları ve bölgedeki esnaflar oluyor. Ardından katılımcı tasarım atölyesini birlikte gerçekleştireceğimiz, benzer konularda çalışmaları bulunan bir sivil toplum örgütü, dernek belirleyerek biraraya geliyor ve süreci tasarlıyoruz. Sürecin tasarımı aynı zamanda açık çağrı yöntemiyle oluşturulan bir ekip ile de yürütülüyor. Bu ekip alandaki ön çalışmaları ve araştırmayı gerçekleştiriyor ve katılımcı sürecin tasarımında yer alıyor.
Kadıköy'de de çalışmalarınız olacak mı?
Burada Birlikte Hareketi’nin hedefi katılımcı tasarım atölyelerini sokaklar, caddeler, meydanlar, açık alanlar ve kapalı kamusal alanlar için de geliştirerek rehber bir model olarak ortaya koymak. Bunu yaparken de uzun dönemde İstanbul’un tüm ilçelerinde atölye çalışmaları gerçekleştirmek istiyoruz. Kadıköy’de âtıl alanlar olmasa da özellikle yaya ve bisiklet özelinde katılımcı tasarım atölyelerine ev sahipliği yapabilir. Bu konuda yakın zamanda bir çalışmamız olabilir. Yeni çalışma alanlarının zamanlaması üzerine çalışıyoruz.