Uzun bir süredir gündemde yer alan ve bilim insanları tarafından ekonomik ve çevresel zararları ortaya konulan Kanal İstanbul projesi, 25 Ocak Cumartesi günü Kadıköy Kent Konseyi’nin 4.Dönem 2. Olağan Genel Kurulu’nda farklı boyutlarıyla yeniden tartışıldı. Kadıköy Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi’nde gerçekleşen panele Kadıköy Kent Konseyi Başkanı Saltuk Yüceer başta olmak üzere, İstanbul Üniversitesi Ekoloji uzmanı Prof. Dr. Doğan Kantarcı, İstanbul Üniversitesi Kentleşme ve Çevre Sorunları Ana Bilim Dalı uzmanı Prof. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu, Marmara Üniversitesi İktisat-Ekonomi uzmanı Prof. Dr. Fuat Ercan konuşmacı olarak katıldı. Kanal İstanbul projesinin ekonomik, planlama-kentleşme ve doğal çevreye zararları gibi önemli konuların tartışıldığı panele Kadıköylülerin ilgisi yoğundu.
Açılış konuşmasını yapan Saltuk Yüceer, “Ülkemizin unutulmaz bir gerçeği olan Elazığ ve Malatya’da yaşanan deprem sonucu ölen vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Kadıköy Kent Konseyi olarak ocak ayının ilk günlerinde Kanal İstanbul projesine olan itirazlarımızı Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verdiğimiz dilekçelerle yaptık. Bugün burada 23 milyon metrekare orman, 126 milyon metrekare tarım alanlarının nasıl yok olacağını içimiz sızlayarak dinleyeceğiz.” şeklinde konuştu.
“KENDİ İNSANIMIZA SOYKIRIM HAZIRLIYORUZ”
Projenin, İstanbul’u besleyen önemli tarım alanlarını yok edeceğini söyleyen İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr. Doğan Kantarcı, “Kanal İstanbul projesi yayıldıkça birçok bilim insanı konuya dahil oldu ve geniş çerçevede değerlendirdi. Bu projeyle Silivri ve Çatalca gibi stratejik tarım alanlarını yok ederseniz İstanbul’un besin ihtiyacını yarı yarıya düşürürsünüz. Tarım alanları ve ormanları korumak zorundasınız. Farkında değiller belki ama kendi insanımıza soykırım hazırlıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Yapılacak kanalın genişliğinin dar, su hızının fazla olduğundan bahseden Kantarcı, “Siz o yük gemilerini o dar kanala yerleştirirseniz manevra kabiliyetiniz düşer ve batarsınız. Ayrıca kazı çalışmalarında dinamit kullanılacak ve bunlar fay hattı üzerinde olan yer kabuğunu etkileyecek, depremleri tetikleyecektir.” dedi.
“SADECE ULAŞIM PROJESİ DEĞİL”
Kanal İstanbul’un halkın temel yaşam haklarını elinden alan bir ekonomi projesi olduğunu belirten İstanbul Üniversitesi Kentleşme ve Çevre Sorunları Ana Bilim Dalı uzmanı Prof.Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu ise “Bu iş sadece ulaşım projesi değildir. Söz konusu proje kamu yararı içermeyen, mülkiyet hakkını yok eden bir projedir. Plan, her ne kadar 500 bin nüfustan söz etse de gerçekte üç canlı fay hattı üzerine yaklaşık iki-üç milyon nüfus yerleştirilmekte ve devletin Anayasal sorumluluğu olan afetlere karşı güvenlik tedbirleri alma görevini ihlal edecektir.” şeklinde konuştu.
“EKONOMİ BUNA HAZIR DEĞİL”
Projenin ekonomik ve sosyolojik boyutunu değerlendiren Marmara Üniversitesi İktisat-Ekonomi uzmanı Prof.Dr. Fuat Ercan ise “Hükümet projeyi milli bütçeden yapacağını iddia ediyor ancak bütçe buna hazır değil. Başlanması halinde doğal yapının yanı sıra ekonomik bütçede büyük sarsıntılar oluşturarak telafisi kaçınılmaz sonuçlar doğuracaktır. Kanal İstanbul dahil olmak üzere tüm projeler son zamanlarda kâr üzerine kuruluyor. Aralık 2019 tarihli Çevresel Etki Değerlendirmesi raporunda projenin bedeli 75 milyar lira olarak öngörülüyor. Bunun yap-işlet-devret modelini gerçekleştirilmesi söz konusu olamaz. Bu tamamen yap, işlet, kirala modelidir.” dedi. Panel katılımcılar tarafından sorulan soruların cevaplanmasıyla son buldu.