Kanal İstanbul’u çizimlerle anlamak

Kanal İstanbul’un neden olacağı yıkımı daha görünür kılmak için İstanbul Planlama Ajansı tarafından hazırlanan kitapçıkta 10 farklı senaryo incelendi. Mimar-illüstratör Deniz Yıldırım çizgileriyle bu senaryoları canlandırdı

22 Mayıs 2025 - 14:19

İstanbul’un geleceğini derinden etkileyecek Kanal İstanbul projesi, yıllardır süren tartışmaların merkezinde yer alıyor. Projenin yol açabileceği çevresel, sosyal ve ekonomik risklere dikkat çeken bilim insanları, uzmanlar ve yurttaşlar endişelerini dile getirmeye devam ediyor. İstanbul Planlama Ajansı’nın bu riskleri daha anlaşılır olması için hazırladığı “Kanal İstanbul’u Çizimlerle Anlamak” adlı kitapçıkta, projenin olası etkileri 10 farklı senaryo üzerinden incelendi. Mimar ve illüstratör Deniz Yıldırım çizgileriyle bu senaryoları canlandırdı. O çizimlerden bazılarını derledik. 

MARMARA DENİZİ'NE ETKİLERİ 
“Marmara, çok genç bir deniz. Ancak doğuştan oksijen yetersizliği sorunu yaşıyor. Sanayi kaynaklı kirleticilerin yoğun etkisine karşın hala hayatta. 2021 yazında ortaya çıkan müsilaj sorunu, işlerin her zaman yolunda gidemeyebileceğiyle ilgili bir öncü uyarı olarak belirdi. Marmara Denizi’nin İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerinden sağlanan hassas akıntı rejimleri çok kırılgan. Bilimsel çalışmalar, Kanal İstanbul projesi hayata geçirilecek olursa bu akıntı dengesinin İstanbul Boğazı’nda bozulacağını gösteriyor. Dolayısıyla deniz suyunda çözünmüş oksijen miktarını azaltacak ve mevcut kirlilik yükünü artıracak bir etkiyle Marmara Denizi’nin ölümü gündeme gelecek.”

KUZEY ORMANLARI TEHLİKEDE 
“İstanbul’un kuzey ormanlarının korunmasının gerekliliği her toplum kesiminin üzerinde uzlaştığı bir husus. 2009 yılında İstanbul’un Anayasası olarak duyurulan ve İBB meclisinde oybirliğiyle kabul edilen Çevre Düzeni Planı’ndaki yerleşme kararı ilkeleri, bu konuda önemli bir referans niteliğinde. Kanal İstanbul 2 milyon yeni nüfusun İstanbul’un kuzeyine doğru uzanacak bir hat üzerine yerleştirilmesi önerisiyle, açıkça bu ilkeler aleyhine önerilerde bulunuyor. Bu yerleşim kararı, uzak olmayan bir gelecekte kuzey ormanlarının sonunu getirebilir. Bilimsel çalışmalar, kanal çevresinde kurulacak yeni yerleşimlerle birlikte ilk etapta en az 3 bin hektar orman alanının yok edileceğini gösteriyor. Böylece, Kanal İstanbul inşaatı sırasında 400 bine yakın ağacın kesilmesi gündeme gelecek. Ayrıca ormanlarda yaşayan binlerce hayvan ve bitki türünün de yaşamı tehdit altına girecek.”

“TARIM ALANLARI YOK EDİLECEK”
“İstanbul’un tarih içindeki mekansal yayılması, çeperde yer alan kırsal alanlar üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor. Ancak Kanal İstanbul’la birlikte bu baskının ölçeği topyekûn bir yok oluş riski oluşturacak kadar büyüyecek. Kanal İstanbul’un inşasıyla, 20 bin futbol sahası büyüklüğünde ve 200 bin ton buğday üretim potansiyeline sahip tarım alanları yok edilecek. Bu, sağlıklı ve yerel gıdaya erişim hakkına yönelik ciddi bir tehdit. Üstelik yok olacak mera alanlarıyla birlikte düşünüldüğünde hayvancılık için de önemli bir kriz gündeme geliyor.”

DEPREMİ BEKLEYEN İSTANBUL
“Bilimsel çalışmalar, İstanbul ve çevresinin önümüzdeki 30 yılda 7.0 ve daha büyük bir depremle karşılaşma olasılığının yüzde 65’e ulaştığını ve her yıl bu tehlikenin yüzde 2,5 arttığını gösteriyor. Diğer taraftan yakın zamanda İBB tarafından yapılan saha çalışmasıyla İstanbul’un yapı stokunun, 2018’de yapılan çalışmalarda ortaya çıkan sonuçlardan 2,5 kat daha kötü durumda olduğu anlaşıldı. Kuzey Anadolu Fay Hattı'na yakınlığı ve sıvılaşma riski yüksek zayıf bir zeminde yer seçmesi nedeniyle Kanal İstanbul’un, buraya yerleştirilecek 2 milyon ilave nüfus ile İstanbul'un depremsel kırılganlığını artırması bekleniyor. Ayrıca İstanbul’un en büyük yerleşim çekirdeğinin yapay bir adaya hapsedilecek olması, olası bir deprem ânı ve sonrasında afet alanına müdahale imkanını da lojistik olarak güçleştirecek. Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan İstanbul’un böyle bir afetten sonra alacağı hasar tüm ülkeyi derinden etkileyecek.”

“SU TEDARİKİNDE KRİZ YAŞANACAK”
“İstanbul’un halen artış trendinde olan nüfusunun temiz içme suyuna olan talebi artıracağı gerçeği kendi başına büyük bir zorluk dayatırken, buna 2 milyon ilave nüfus getirecek Kanal İstanbul’un yaratacağı etki de eklendiğinde mesele bir açmaza dönüşüyor. Son yıllarda, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın da etkisiyle İstanbul’un yıl içinde kurak geçen dönemlerinde de bir sıklık gözleniyor. Kanal İstanbul’da ısrar edilmesi halinde, İstanbullulara içme ve kullanma suyu tedarikinde bir kriz yaşanması gündeme gelecek. Kanal İstanbul’la birlikte, 1996’da güncel kurla 5,3 milyar TL maliyetle hizmete giren ve yılda 88,9 milyon metreküp su tutma kapasitesi ile yılda 1,5 milyon kişinin içme suyu ihtiyacını karşılayan Sazlıdere Barajı tamamen yok edilecek. Bununla birlikte, 5 milyon kişiye hizmet veren Sazlıdere-İkitelli dağıtım sistemi de devre dışı kalacağından devasa bir kamu zararı ortaya çıkacak. İçme suyu kaynaklarında herhangi bir kayıp, kirlenme veya tuzlanma olmayacağı senaryosuna göre bile, Kanal İstanbul inşa edildikten sonra ortaya çıkacak yeni durumda İstanbul’un su açığının kompanse edilmesinin maliyeti, İSKİ’ye göre, güncel döviz kuruyla en az 35,8 milyar TL olacak.”


ARŞİV