Kanal İstanbul’un planları iptal!

Kanal İstanbul projesine ilişkin alınan rezerv alan çevre düzeni planı değişikliği kararları, İstanbul 5. İdare Mahkemesi tarafından hukuka aykırı bulunarak iptal edildi. Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Nuri Cem Ceylan ile kararın detaylarını ve projeyi nasıl etkileyeceğini konuştuk

02 Ocak 2025 - 14:27

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul projesine ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarının iptal edilmesine karar verdi. 
Mahkeme, rezerv yapı alanı kararının gerekli bilimsel ve teknik analizler yapılmadan alındığını ve bu kararın kentsel dönüşüm amacından uzaklaşarak İstanbul’un doğal alanlarını tehdit eden yeni yerleşim projelerine dayanak oluşturduğunu belirtti. Rezerv yapı alanı ilan edilen bölgelerin, İstanbul’un orman, tarım ve su havzaları gibi korunması gereken doğal alanlarını içerdiği ifade edildi. Kararda, bu ilanların detaylı bir inceleme ve rapor hazırlanmadan yapıldığına dikkat çekildi.

ÇEVRE DÜZENİ PLANI DA İPTAL EDİLDİ
Rezerv alan kararına dayandırılarak yapılan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği de iptal edildi. Mahkeme, bu planın şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğunu vurguladı. Planlama sürecinde kurum görüşlerinin eksik olduğu, detaylı altyapı raporlarının hazırlanmadığı ve mevcut çevre düzeni planının köklü biçimde değiştirildiği belirtildi. Mahkeme, rezerv alan kararının iptaliyle birlikte, Kanal İstanbul’a ilişkin diğer tüm planların hukuki dayanaktan yoksun hale geldiğini ifade etti. 

“İSTANBUL’UN GELECEĞİNİ TEHDİT EDİYOR”
Mahkemenin Kanal İstanbul Projesi’ne ilişkin verdiği kararın, projeyle ilgili diğer davaların sonucunu da etkileyebileceğini söyleyen Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Nuri Cem Ceylan şu değerlendirmelerde bulundu: “2020 ve 2021 yılında yapılan Çevre Düzeni Planı değişiklikleri ile Nazım İmar ve Uygulama İmar Planlarının dava süreçleri devam ediyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bu kararı bir üst mahkemeye taşıyacaktır. Bölge mahkemesi, kurum görüşü eksikliği vb. gibi gerekçeler doğrultusunda bu kararı iptal edebilir. Bu durumda çıkacak bir kararın bir üst mahkeme olan Danıştay’a taşınması gerekecek. Son mahkeme kararı ve diğer davalarda çıkan benzer kararlarının dışında bilirkişi raporları da Kanal İstanbul projesinin hukuka aykırı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Eğer adaletin işleyişine herhangi bir müdahale olmazsa, bu projeye ilişkin açılan tüm davalarda da aynı doğrultuda kararların çıkması bekleniyor. Bu durumda, Kanal İstanbul projesinin tamamen rafa kalkması ve bir daha gündeme gelmemesi gerekiyor.”

“Kanal İstanbul’un asıl amacı Boğaz’a alternatif bir su geçişi yaratmak değil, çevresinde planlanan Yenişehir projesidir.” diyen Ceylan, “İstanbul’un anayasası olarak kabul edilen 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, İstanbul’un kuzeyinin mutlak korunması gereken bir alan olduğunu net bir şekilde gösteriyor. İstanbul’un doğal yapısını, su havzalarını, ormanlarını ve ekolojik dengesini bozacak bu tür projeler, şehrin sürdürülebilir geleceği için ciddi tehditler oluşturuyor.” dedi.

YAPILAŞMA DEVAM EDİYOR
Mahkeme kararlarına rağmen şu anda üç noktada inşaat çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Ceylan, devam eden projeler hakkında şunları söyledi: “Bu projelerden ilki, Sazlıdere Barajı’nın güneyinde bulunan köprü inşaatı. Ancak bu çalışma, Kanal İstanbul projesi kapsamında değil, 2006 yılında başlayan ve 2008 yılında planlama sürecine giren Marmara Otoyolu’nun sekizinci etabıyla ilgili. Bu otoyolun planlama ilkelerine ve esaslarına aykırı olduğu tartışmaları sürüyor, ancak projenin büyük bir kısmı tamamlandı. Buna rağmen, köprünün ayak açıklığı Kanal İstanbul projesine uygun şekilde tasarlandı ve hukuki süreçler tamamlanmadan inşaata başlandı. Bu durum, ileride ortaya çıkacak fazladan maliyetlerle kamu zararına neden olacak. İkinci proje, Baklalı Köyü’nde inşa edilen ve 4 bin bağımsız birimden oluşan TOKİ projesi. TOKİ, kamu yararına projeler üreten, yurttaşın barınma sorununa çözüm sağlamayı amaçlayan bir kurum. Ancak bu projede yer seçimi, hedef kitle ve kentsel ihtiyaçlara yönelik katkılar konusunda ciddi belirsizlikler bulunuyor. TOKİ’nin önceliği, İstanbul’un dönüşüm süreçleri için kaynak kullanımı ve bu doğrultuda projeler üretmek olmalı. Üçüncü proje ise Emlak Konut tarafından gerçekleştirilen inşaat projesi. Bu proje, doğrudan ekonomik seviyesi yüksek kesimlere yönelik olarak, yalnızca satış değeri göz önünde bulundurularak üretilen bir proje. Kamu yararı gözetilmeksizin hazırlanan bu tür projeler, İstanbul’un öncelikli ihtiyaçlarına hizmet etmiyor. İstanbul için öncelikli olan, sosyal yapıyı bozmayan, hakkaniyetli ve sürdürülebilir bir kentsel dönüşüm anlayışı.”

“YATIRIMLAR RANT ODAKLI”
“Kanal İstanbul projesi gerçekleşmese bile bölge, plansız ve kontrolsüz gelişim tehdidiyle karşı karşıya.” diyen Ceylan, projenin çevresinde planlanan Yenişehir için başlatılan konut ve altyapı projelerinin bölgenin doğal yapısını hızla tahrip ettiğini kaydetti. Su havzaları ve tarım alanlarının da yapılaşma baskısı altında olduğunu söyleyen Ceylan, “Bu da İstanbul’un ekolojik dengesine ciddi zarar veriyor. Ayrıca, plansız nüfus artışıyla birlikte sosyal ve ekonomik sorunlar derinleşiyor. Bölgede yapılan yatırımlar, kamu yararına hizmet etmek yerine, rant odaklı bir yaklaşımı yansıtıyor. Bu durum yalnızca çevreyi değil, aynı zamanda bölgedeki toplumsal dengeyi ve gelecekteki yaşanabilirliği tehdit ediyor. Kanal İstanbul yapılmasa bile, bölgeyi korumak ve sürdürülebilir bir yapı oluşturmak için acil bir şekilde önlemlerin alınması gerekiyor.”

 


ARŞİV