Karahasanoğlu, ‘Kadı ve Günlüğü'nü anlattı

Doç. Dr. Selim Karahasanoğlu, “Kadı ve Günlüğü” kitabıyla Kadıköy Belediyesi Muhtar Özkaya Halk Kütüphanesi’nin konuğu oldu.

27 Kasım 2013 - 15:44
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Selim Karahasanoğlu, “Kadı ve Günlüğü” kitabıyla Kadıköy Belediyesi Muhtar Özkaya Halk Kütüphanesi’nin konuğu oldu. 17 Kasım Pazar günü yapılan etkinlikte Doç. Dr. Kadıoğlu “Osmanlı Dünyası’nda Günlük Tutmak: Kadı ve Günlüğü” başlıklı sunumunun ardından Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından Mart 2013’te basılan “Kadı ve Günlüğü” adlı kitabını da imzaladı.
Karahasanoğlu, 1711-1735 yılları arasında tutulmuş bir günlüğün sahibi Sadreddinzade Telhisi Mustafa Efendi günlüğü üzerinde durdu ve söz konusu günlüğü Osmanlı ve Avrupa günlükleri ile mukayese etti. Sunum, günlüğün yazarı Sadreddinzade’nin hayatı, geride bıraktığı günlüğü ve günlüğün nasıl okunabileceği meseleleri etrafında şekillendi.
Karahasanoğlu şunları söyledi: “Sadreddinzade, günlüğünü tutarken eseri kamuoyuna açma düşüncesinde olmamalıdır; ancak girdilerin içeriği düşünüldüğünde metin yayılsa da yazar kendisini sıkıntıya sokacak herhangi bir şeyi kayda geçirmiyor; yorumu/eleştiriyi minimum düzeyde tutuyordu. Belki Sadreddinzade bu konuda bilinçli bir dikkat içerisindeydi. George Makdisi’nin de İbnü’l Benna’nın (1005-1079) günlüğünden yola çıkarak belirttiği üzere, günlük kamuya açmaya yönelik değil de kişisel bir kayıt anlamına geldiği için bir propaganda metnine göre inandırıcılığı oldukça yüksektir; bu haliyle günlük, tabiatıyla, oldukça kişisel bir kayıt ifadesidir ve değerlidir. Günlüklerin anlamı, nasıl değerlendirilebileceği üzerine kalem oynatanların üzerinde durduğu en önemli konulardan bir tanesi, muhatap meselesidir. Günlükler, birileri tarafından okunmak düşüncesiyle mi kaleme alınırlar? Yazarın dışında mutlak bir muhatap, bir ikinci kişiye ihtiyaç var mıdır? Pekala, günlük yazarının kendisi muhatap konumunda da olabilir. Yani günlük, bir anlamda Habermas’ın deyimiyle ‘sahibine postalanmış bir mektup’ gibidir.”

ARŞİV