Kentsel dönüşüm nasıl olacak?

Cumhurbaşkanı’nın onayını alan kentsel dönüşüm yasası, tüm Türkiye’nin afetlere karşı dönüştürülmesini öngörüyor.

22 Haziran 2012 - 10:21

Cumhurbaşkanı’nın onayını alan kentsel dönüşüm yasası, tüm Türkiye’nin afetlere karşı dönüştürülmesini öngörüyor. ‘Türkiye'deki binaların dalga dalga modernleşmesini’ sağlayacağı iddia edilen yasa için Başbakan Erdoğan, ‘Gideceğiz, gerekirse evleri yıkacağız. Bunun yetkisini aldık. Tüm milletime sesleniyorum, bizim işimizi kolaylaştırın. Biz sizleri sokakta bırakmayız. Ne olur ucube yapılarla önümüzü kesmeyin’ diyor.

Ancak yasaya dair soru işaretleri de yok değil. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, ‘’İyi uygulandığı takdirde deprem adına önemli sonuçlar alınabilecek diye düşünüyorum’ derken,
Mimarlar Odası Kadıköy Şube Başkan Saltuk Yüceer, ‘Tabi ki afet riski taşıyan yerlerin yenilenmesinden yanayız ama yasanın ucu açık. Rant getiren yerler de bu kapsama alınabilir İnsanlar değil mekânlar dönüştürülsün!’ uyarısını yapıyor. Şehir Plancıları Odası da yasanın yurttaşın barınma hakkını gasp ettiğini savunuyor.
 
Marmara Ereğlisi, Fethiye, Muğla, Kütahya ve Şırnak... Son günlerde Türkiye yine depremlerle sarsılıyor. Televizyon kanallarında, gazete haberlerinde uzmanlar konuşuyor; deprem öncü mü, artçı mı, başka depremi tetikler mi ya da büyük deprem ne zaman gelecek.... Türkiye olası depremini bekliyor yani... Bu artık bilinen bir gerçek. Peki ya hazırlık? İşte bu konuda-sonuçlarının olumlu mu olumsuz mu olacağını sonra göreceğimiz-bir adım atıldı. Kamuoyunda ‘Afet Yasası’ olarak bilinen Kentsel Dönüşüm Yasası, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylandı. Peki, herkesi yakından ilgilendiren, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Erdoğan'ın “İktidarımıza bile mal olsa yapacağız” dediği Kentsel Dönüşüm'ün yol haritası niteliğindeki bu yasa, Kadıköy'ü nasıl değiştirecek?
 
‘Yasa iyi, uygulama önemli…’
Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, yasanın büyük ihtimalle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile belediyelerin işbirliği içinde uygulanacağını belirterek, “Başka türlü götürme şansı gözükmüyor. Böyle olunca da Kadıköy'deki birçok sıkıntıyı aşma imkanımız ortaya çıkabilir. Bugüne dek binasını yenilemek isteyip de Kat Mülkiyet Kanunu'ndaki yüzde 100 şartı nedeniyle yenileyemeyenlerin veya çürük raporu olan binaların yerinde kalması mümkün olmayacak bundan sonra. Bunlar hızla yenilemeye tabi tutulacaklar” diyor. Yasayı genel hatlarıyla “İyi ve olumlu” sözleriyle değerlendiren Öztürk, “Yeter ki iyi niyetle uygulansın. Keyfi kamulaştırmalar ya da kamunun elinden alma olayları olmasın. Kötü elde, her yasa kötüye kullanılabilir...” uyarısını yapıyor. Öztürk, yasanın Kadıköy'ün tüm bölgelerini ilgilendirdiğine dikkat çekerek, şunları söylüyor: “'Kadıköy'ün her yerinde 40-50 yıllık binalarımız var. 1 derecede deprem kuşağındayız, kendimizi soyutlamamız mümkün değil. Aslına bakarsanız, bizim bütün bölgelerimiz riskli bölgedir. Zemin sağlam, onda bir sorun yok ama bina bakımından riskli binalar her mahallede var. Bu nedenle muhakkak ki her mahalleyle ilgili karar almamız gerekiyor.''
 
İNSANLAR MI BİNALAR MI DÖNÜŞECEK?
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Anadolu 1. Bölge Temsilciliği (Kadıköy) Yönetim Kurulu Başkanı Saltuk Yüceer ise son günlerde yaşanan depremlere atıfta bulunarak, “Depremler, yasaların tetikleyicisi...” diyerek başlıyor söze. Yüceer, öncelikle sözkonusu yasanın sadece depreme yönelik olmadığını, sel, yangın gibi doğal afetlerin hepsini içerdiğine dikkat çekerek, “Bu konu çok uzun zamandır konuşuluyordu, ama bir türlü yasalaşamamıştı. Belediye yasası içinde de bir kentsel dönüşüm bölümü var. Sulukule örneğinde olduğu gibi belediyeler kentsel dönüşüm uygulamaları yapıyorlardı. Ama Meclis'ten geçip yasalaşan bir kanun yoktu. Şimdi oldu” diyor. “Bu yasa gerçekten riskli yapıları dönüştürecekse, sağlıklı hale getirecekse çok iyi tabi, alkışlanacak bir şey” yorumunu yapan Yüceer, şu noktalara dikkat çekiyor:
“Ama bu yasa sadece afet riski altındaki yapıları değil, risk altında olsun olmasın tüm alanların dönüştürülmesinin önünü açıyor. Bizim itirazımız burada. Yasa bu şekilde uygulanırsa, kentlere inanılmaz zararlar verebilir. Farz edin ki akşam yatıyorsunuz evinizde. Sabah bir kalkıyorsunuz ki eviniz afet riski alanına alınmış. Yani dönüşüm alanı ilan edilmiş. Bu, binanız ne kadar sağlam olursa olsun oradan taşınmanız anlamına gelecek. Bunun itirazı da yok! Dava açabiliyorsunuz ancak alacağınız bedele itiraz edebiliyorsunuz. Yürütmeyi durdurma kararı almak mümkün değil. Ucu açık bir yasa… Afet riski olan alanlar için çıkmış ama afet riski taşımayan alanların da bu kapsama alınmasın önünü açıyor. Sulukule gibi önceki kentse dönüşüm uygulamalarından da gördüğümüz üzere dönüştürülen alanlar, orada yaşayanlar için dönüştürülmüyor ki! Oradaki insanlar dönüştürülüyor.”
Saltuk Yüceer'e göre yasanın ucu açık yönleri nedeniyle, tıpkı Ankara’daki Atatürk Orman Çiftliği’nin kentsel dönüşüm alanı ilan edilmesi gibi, her an Atatürk Kültür Merkezi ya da Haydarpaşa Garı gibi önemli tarihi yapılar da kentsel dönüşüm alanına alınabilir!
 
YURTTAŞIN İTİRAZ HAKKI YOK!
Peki ya afet bölgesi ilan etme kriterleri nasıl belirlenecek? Yüceer yanıtlıyor; “Afet riski altındaki herhangi bir alanın tespiti bakanlık tarafından kendilerine yakın herhangi bir üniversite ve yan kuruluş izninin sadece bakanlık tarafından verileceği herhangi bir teknik müşavirlik bürosuna yaptırılacak. Ancak o ilan edilen bölgenin afet riski taşıması şart değil, rant getiren bir bölge de olabilir! Her ne olursa olsun yurttaşların bu haksızlığa yasal yollardan dahi itiraz hakkının önü kapatılıyor.. Vatandaş sadece ödenen bedele itiraz edebilecek, yürütmeyi durdurma/iptal etme hakkı olmayacak!
Yüceer yasanın uygulanma sürecini de şöyle aktarıyor: “Bakan da 3-5 ay içinde yıkıma başlayacağız diyor. Kentsel dönüşüm alanı ilan edilen yerdeki binalar önce tespite girecek.. Teknik müşavirlik büroları kurulacak. O bürolar marifetiyle bu alanlar önce tespit edilecek. Bu alanların rant getirici alanlar olması lazım çünkü hükümetin, bu işten 400 milyar dolar gelir bekledikleri yönünde bir açıklama var! Riskli yapılar tespit edildikte sonra orada yaşayanlara tahliye için 60 gün verilecek. Etmezseniz zorla çıkarılacaklar sanırım. Zaten kentsel dönüşüm alanı ilan edilen bölgeye, kamu hizmetleri de götürülmüyor, yani elektrik, doğalgaz, su kesiliyor çöpler toplanmıyor. Ayrıca Farz edin ki binanızı tahliye ettiniz ama yıktırmaya maddi olanaklarınız elvermedi. Bu durumda devlet kendisi yıkıp, yıkım bedelini de yine sizden tahsil ediyor!”
 
KADIKÖY BİÇİLMİŞ KAFTAN!
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Anadolu 1. Bölge Temsilciliği (Kadıköy) Yönetim Kurulu Başkanı Saltuk Yüceer, Kadıköy için de “Kadıköy bu yasa için biçilmiş bir kaftan! Çünkü İstanbul’un en değerli ilçelerinden…” ifadesini kullanıyor. Yüceer, Kadıköy’deki bina stoğuna ilişkin şu rakamları veriyor “Kadıköy Belediyesi’nin verilerine göre ilçede 30 bin 500 bina var. Bunların 2 bin 82’i, 1998’deki deprem yönetmeliğine göre yapılmış. Yani toplam binanın yüzde 10’u. Bu demek oluyor ki geri kalan yüzde 90’ı eski bina. Bunun da yarısı yani 14 bini, 1971 ile 1997 yılları arasında yapılmış. 14 bini ise 1971 öncesi inşa edilmiş. Özetle şunu diyebiliriz ki Kadıköy’deki mevcut binaların yarısı, deprem yönetmeliğinin, yeterli denetimin, hazır betonun olmadığı, deniz kumunun kullanıldığı, inşaat şartlarının daha ilkel olduğu 1971’den önce yapılmış.”
“Dolayısıyla Kadıköy’ün her an her yeri kentsel dönüşüm alanı ilan edilebilir!” uyarısında bulunan mimar Saltuk Yüceer, bu durumun artı ve eksilerini açıklıyor; “Bu hem iyi hem kötü. Gerçekten iyi bir şekilde uygulanırsa, amaç gerçekte yurttaş korumaksa, elbette ki Kadıköy için avantaj olur. Ama dediğim gibi yasanın ucu açık olduğu için endişeliyiz!”
 
Yıkıma 60 gün süre
Yasadan bazı satırbaşları:
-Riskli yapıların tespiti, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanacak yönetmelikte belirlenen çerçevede, öncelikle yapı malikleri veya kanuni temsilcilerince, masrafları kendilerine ait olmak üzere, bakanlıkça lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara yaptırılacak.
-Bakanlık, riskli yapıların tespitini süre vererek, sahiplerinden isteyebilecek. Tespitler, verilen sürede yaptırılmazsa bakanlık veya belediyeler ile il özel idarelerince yapılacak. Bu tespitlere karşı ev sahipleri, 15 gün içerisinde itiraz edebilecek.
-TOKİ veya belediye, kanun kapsamındaki proje ve uygulamalar süresince, riskli alanlarda, riskli alanların bulunduğu taşınmazlarda ve rezerv yapı alanlarında, her türlü imar ve yapılaşma işlemlerini geçici olarak durdurabilecek. Bu taşınmazlar, tahsis ve devir işlemleri sonuçlandırılıncaya kadar Maliye Bakanlığı'nca satılamayacak, kiraya verilemeyecek, tahsis edilemeyecek. Riskli alanlardaki yapılar ile riskli yapılara, elektrik, su, doğalgaz hizmetleri verilmeyecek, verilen hizmetler durdurulacak.
-Riskli yapıların yıktırılmasında öncelikli olarak malikler ile anlaşma yoluna gidilmesi esas olacak. Anlaşma ile tahliye edilen yapıların maliklerine kira yardımı yapılabilecek. Riskli bulunan yapıların maliklerine, bu yapıların yıktırılması için 60 günden az olmamak üzere süre verilecek. Bu süre içerisinde yapı, malik tarafından yıktırılmadığı takdirde, yapının “idari makamlarca yıktırılacağı” belirtilip, tekrar süre verilerek tebligatta bulunulacak. Üzerindeki bina yıkılarak, arsa haline gelen taşımazlardaki daha önce kurulan kat irtifakı ve kat mülkiyeti, malikleri adına payları oranında tescil edilecek.
-İdari işlemlere karşı tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde dava açılabilecek. Bu davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemeyecek.
-Binasını yıktırmayan vatandaşlar için Cumhuriyet Başsavcılığı’nda suç duyurusunda bulunulabilecek.
 
‘Evini terk edip, uzaklara gideceksin…’
Şehir Plancılar Odası (ŞPO), yayınladığı broşürlerde kanuna yönelik çekincelerini şöyle aktarıyor:
“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yaşadığın bina depreme dayanıklı olsa bile eğer riskli binaların yoğun olduğu bölgede ise, senin binanı da yıktırabilecek. İtiraz hakkın yok kanuna göre. Diyelim ki direndin, dişinden tırnağından arttırıp aldığım evin elinde alınmasın diye mücadele ettin, hakkında işlem yapılacak! Diyelim ki anlaştın, evini boşalttın. Yıkılan evinin yerine yapılacak lüks evlerden birine sahip olacağını mı düşünüyorsun? Keşke olabilse, ama muhtemelen hayır. Çünkü onların sahipleri çoktan belli. Senin payı şehrin çok ama çok dışında bir bölgedeki soğuk beton duvarla düşecek! Şehrin belki de en güzel yerindeki evini bırakıp gittiği yetmiyormuş gibi, taa o uzaklardaki evinin pasını da senden isteyecekler. Hatta ödediğin vergilerle karşılanması gereken alt yapı harcamaları da sana fatura edilecek! Şimdi düşün; bu kanun kimin çıkarını gözetiyor? Senin mi?!”
Gökçe UYGUN

ARŞİV