"Konutların sadece yüzde 8'i tamamlanabildi"

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, 6 Şubat depremlerinin birinci yılına dair verileri açıkladı. Açıklamada “Kısa vadede bitirilip teslim edilebilecek konut miktarı TOKİ verilerine göre 25 bin civarında. Bu durum siyasilerin geçen yıl verdikleri sözlerin veya ortaya koydukları hedefin ancak yüzde 8’ine tekabül etmektedir” denildi

08 Şubat 2024 - 09:55

Resmi verilere göre 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiği, yaklaşık 40 bin binanın yıkıldığı, 200 binden fazla binanın ise ağır hasar aldığı 6 Şubat depremlerinin üzerinden 1 yıl geçti. Ancak depremin etkilediği illerde barınma ve konut sorunu devam ediyor.  Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası, 6 Şubat Depremlerinin birinci yılına dair açıklama yaparak, bölgedeki ihtiyaçları sıraladı.

Açıklamada, Marmara depremlerinden bu yana geçen 24 yıllık zaman diliminde atılan adımların, yapılması gerekenlerin yanında zayıf kaldığı ifade edilirken, geçici yerleşim alanlarının kurulması, enkaz kaldırma işlemleri, ulaşım, elektrik, su, kanalizasyon, haberleşme gibi altyapı hizmetlerinin depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen sağlanamadığı belirtildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Antakya başta olmak üzere deprem bölgesinde barınma, beslenme, sağlık, hijyen, içme suyu, eğitim gibi en temel insani ihtiyaçlara yönelik sorunlar hala devam ediyor. Yıkılmayı bekleyen ağır hasarlı yapılar insan hayatını tehlikeye sokmaya devam ederken, kontrolsüz bir şekilde yürütülen enkaz kaldırma işlemleri çevreye ve insan sağlığına zararlar veriyor, enkaz toplama alanları ise içme suyu kaynaklarını kirletmesi bakımından ciddi riskler oluşturuyor.”

TESLİM EDİLECEK KONUT SAYISI 25 BİN

İMO’nun açıklamasında deprem bölgesindeki konut sorununa dair veriler de paylaşıldı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının hasar tespit raporlarına ve TOKİ’nin resmi internet sitesinde yayınlanan bilgilere göre hazırlanan verilerin paylaşıldığı açıklamada şu bilgilere yer verildi: “Orta ve hafif hasarlı yapılar hariç olmak üzere, deprem bölgesindeki 11 il kapsamında yıkılan veya yıkılacak olan (konut, işyeri vb. dahil olmak üzere) toplam 674 bin 416 bağımsız bölüm bulunmaktadır. Siyasi yetkililerin 650 bin konut yapılacağına dair ifadeleri bu ihtiyaca yöneliktir. Son 1 yılda TOKİ tarafından ihalesi yapılmış konut miktarı ise toplamda 108 bin 936 adettir. Bu ihalelerin toplam bedeli 204 milyar TL’dir.  Bunlardan bir kısmının inşasına henüz hiç başlanmamış olmakla birlikte, tamamlanma oranı yüzde 70’in üzerinde olan konut sayısı 25 bin 119 adettir. Yani kısa vadede bitirilip teslim edilebilecek konut miktarı TOKİ verilerine göre 25 bin civarındadır. Bu durum siyasilerin geçen yıl verdikleri sözlerin veya ortaya koydukları hedefin ancak yüzde 8’ine tekabül etmektedir.”

“KAMU BİNALARININ GÜVENLİĞİ BELİRSİZ”

Ülke genelindeki 10 milyonluk yapı stokunda önemli oranda riskli yapının bulunduğu paylaşılan açıklamada, birkaç yılda bir çıkarılan imar aflarıyla riskli yapı stokunun daha da arttığı vurgulandı. Açıklamada şu bilgilere yer verildi: Her yıl 100 bin civarında yeni yapının inşa ediliyor. Yeni yapılan bu yapıların sağlıklı ve güvenli olduğu konusunda hala derin kuşkular vardır. Çünkü tarımsal alanlara ve zemini sorunlu bölgelere yüksek katlı ve yüksek yoğunluklu imar izinleri verilmekte, emsal artışlarıyla kentler yoğunlaştırılmakta, mühendislik hizmetleri kâğıt üzerinde kalmakta, yapı üretimi ve denetimi serbest piyasanın kuralsız kârlılık hesaplarına teslim edilmektedir. Kamu binalarının sorunları da aynıdır. 530 bin civarında olduğu tahmin edilen kamu binalarının envanteri çıkarılmadı. Başta okullar, hastaneler, yurtlar ve diğer tüm kamu binaları olmak üzere bu yapıların deprem güvenlikleri belirsizdir.”

“KAMU YARARI GÖZETİLMELİ”

İnşaat Mühendisleri Odası’nın önerileri ise şöyle:

- Öncelikle sağlam, kararlı ve istikrarlı bir siyasi irade ile kamunun ihtiyaç ve menfaatlerini gözeten, meselelere bütüncül ve bilimsel bakabilen politik bir anlayışa ihtiyaç vardır.  Dolayısıyla gerek merkezi gerekse yerel yöneticilerin esnetip gevşetemeyeceği yasal düzenlemeler yapılmalı, kaynakların doğru ve yerinde kullanımı için önlemler alınmalı, aksine davranışların hukuki ve cezai yaptırımları olmalıdır.

- Ülkedeki riskli yapı stoku belirlenmeli, yapı envanteri çıkarılarak belirli bir risk sırası ile tüm binaların deprem güvenliğinin belirlenmesi zorunlu hale getirilmelidir. Kentsel dönüşümde kamu yararı gözetilmeli, rant odaklı kentsel dönüşüm anlayışı terk edilmelidir. Dönüşüm sosyal, ekonomik ve mekânsal gelişmenin bir bütünü olarak ele alınmalıdır.

- İnşaat mühendisliğinin ilgi alanına giren konularda halkın güvenli yaşam hakkının korunması ve mühendisliğin gerekliliklerinin yerine getirilmesi amacıyla bilgili, deneyimli ve etik kurallara bağlı mühendisler eliyle yapılabilmesi için, meslek kuruluşlarının sorumluluğunda yetkin mühendislik uygulamasına geçilmelidir.

- Mevcut Yapı Denetim Yasası’nın öngördüğü, ticari yanı ağır basan yapı denetim şirketi modeli yerine; mesleğinde yetkin yapı denetçilerinin faaliyetlerine dayalı, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir model hayata geçirilmelidir. Proje denetimi ve yapı denetimi birbirinden ayrılmalı, proje denetimi doğrudan kamu tarafında ve yetkin mühendisler eliyle yapılmalı, yapı denetim kuruluşları ve laboratuvarları doğrudan kamuya karşı sorumlu olmalı ve onun denetiminde çalışmalıdır.

 


ARŞİV