Üniversite öğrencileri “Kürsü Öğrencilerin” başlıklı bir forum düzenledi. Forumda İstanbul, Marmara, ODTÜ, Ankara, İTÜ, YTÜ, Gazi, Özyeğin, Yeditepe, Sabancı, İstanbul Aydın, Üsküdar, Dokuz Eylül, Ege, Karabük, Trakya, Bahçeşehir gibi üniversitelerden öğrenciler ve kulüp, birlik, fanzin gibi topluluklar Kadıköy’deki NetaArt Güzel Sanatlar’da biraraya gelerek mücadele olanaklarını tartıştı.
İstanbul Üniversitesi öğrencisi Mert Batur, Gençlik Komiteleri olarak forumu uzun bir tartışmanın sonunda örgütlediklerini belirtti ve “Gençlerin kendini ifade edebileceği, kendi taleplerini tartışabileceği, bulunduğu alanlarda yürüttüğü dayanışma, iletişim ve mücadele ağlarını buluşturan bir etkinlik bu. Bütün bu mücadeleler merkezi, yeni bir üniversite programına dönüşür mü sorusu üzerine ortaya çıktı bu ihtiyaç. Özellikle kendi bulunduğu yerde bir toplumsal çalışma içerisinde olan öğrencilere öncelik verdik ama tüm öğrencilere açık bir forumdu.” dedi.
YURTLAR PAHALI, OTOBÜS AZ
Öğrenci forumundaki tartışmalar, ekonomik, politik ve sosyal talepler olmak üzere üç başlıkta toplandı. Forumda söz alan ve #KürsüÖğrencilerin hashtagiyle paylaşılan konuşmalardan bazıları şöyle oldu:
Burak Duyar: Üniversite öğrencilerinin ekonomik talepleri, mezun olduktan sonra katılacakları sınıfın taleplerinden ayrı değildir.
Ömer Şengel: Burslara yüzde 7, yurtlara yüzde 20 zam geldi ve bursların krediye çevrilmesi bir tehdit olarak kullanılıyor.
Utku Çuhaloğlu: Kendi kaldığım yurtta ulaşım sıkıntısı çok fazla, otobüsler çok seyrek. Bir otobüsü bekliyorsunuz sonra bir tane daha bekliyorsunuz.
Sera Yağmur Sonat: Yemekhanelerdeki yemeklerin kalori değeri 700 kalori civarı düşerken yıldan yıla fiyatları arttı.
Kemal Yılmaz: Bize okuldan size staj imkânı vereceğiz denmişti ama bununla ilgili asla bir ayarlama yapmadılar, sürekli sorun çıkardılar. Buna dair bir video çekince de bizi tehdit ettiler.
Mert Titiz: Okuldaki deprem riskiyle ilgili tüm taleplerimiz reddedildi.
Çiçek Yaman: Kadınlar olarak mahallelerimizde, evlerimizde, okullarımızda bir şekilde baskılanmaya, yok sayılmaya ve yok edilmeye çalışıldığımız bir durumla karşı karşıyayız.