Son ayın gündem maddelerinden bir olan kürtajın, bir algı mı, bir hak mı, yoksa sadece gerekli durumlar için kanunla korunan bir tıbbi müdahele mi olduğu konuşuluyor.

28 Haziran 2012 - 13:18

A ⁺ A^- Yazdır

Konunun aldığı şekilin gösterdiği ise, taraftarların takımlarını destekler şekilde sahaya çıkmasına benziyor. Siyasi erkin söylediğine, erkin içerisinde olan herkes onay veriyor. O erkin içinde olup karşı görüşü savunanlardan ise bir ses duyulmuyor, demokrasi gereği bu olmasa gerek. Doktorlar kürtajın bilimsel, toplumsal yönüne bakıyor ve bilim anlayışı içerisinde detayları paylaşıyor. Doktorların hizmet verdiği hastanelerin insan sağlığı konusunda çalışıyor olsalar bile, hekimleri bireysel olarak bağlayan hipokrat yemini gereklilikleri bulunmuyor. Ticari işletme olarak faaliyet gösteren hastanelerin kürtajın kaldırılması, onlar için bir sağlık hizmetini artık vermemek anlamına geliyor, bunu da pek tabi ki hastaneler tercih etmemeye meyilli oluyorlar. Bir diğer başlık inanç özgürlüğü ya da kısıtı ile ortaya konuyor. Bazı dinsel inanışlar konuya onay vermezken, bazıları onaylıyor.Jean Jacques Rousseau’yu duyanlarımız vardır, ancak ben yine de kendisi hakkında kısa bir bilgi vermek isterim. Kendisi zamanında Vatandaşlık Bilgisi ders kitaplarında da yer alan fransız yazar, düşünür, politika ve müzik teorsiyenidir. Rousseau’nun bilinilirliği ise bu sıfatlarının biraz daha ötesindedir. Kendisi insan hakları evrensel bildirgesinin temelini oluşturan ilk adımı atan kişi olarak biliniyor. Attığı bu adım bireyin kendisine ait hakları ve sınırlarını belirleyici bir özellik taşıyor. Şöyle diyor Rousseau: “Bireyin özgürlüğü, karşısındaki bireyin özgürlük alanına girdiğinde son bulur.”  Herhalde demokrasiyi, yaşamı, sosyal çerçeveyi ve hukuksal yapıyı bu derece sade bir dille bir cümlede anlatabilmek yeteneği, kendisine verilen sıfatları da hak etmesine neden oluyor. Yukarıdaki iki ayrı açıdan baktığımızda, kürtaj konusunun ne kadar bireysel ve ne kadar toplumsal olduğunu anlayabilecek yan bulunabiliyor. Ancak, yine de bu açının görülse de görmezlikten gelinen bir yanı oluyor. Böylesi konularda çıkarlar nedeniyle süregelen bir sosyal körlük yaşanıyor. Tam da burada devreye sivil girişimler giriyor. Sivil girişimler toplumun birey düzeyinde temsiline ve bu temsil ile ortak bir etki yaratmak için bireylerin biraraya gelişine aracı oluyor. Bir başka deyişle aslında dünyadaki iyi örneklerinde böyle oluyor. Kürtaj konusu bireyin kendi kararını esas alsa da, bu hali bir çok kişi ve kurum tarafından savunuluyor olsa da, bu hakkın insan hakları evrensel bildirgesini temelini oluşturan Rousseau’nun 18.yy’da belirttiği temele paralellik gösterse de, sosyal körlük bu konuda da her dönem yaşanmaya yıllardır devam ediyor. Bir ilgi çekici bilgi, hatta beni çok şaşırtan bir veri de bu konuyla ilgili ise şu; kadınların bireysel haklarına yapılan her türlü müdahelenin önünü siyasi erk, hiçbir ülkede ve toplulukta tarih içinde alamamış. Hatta, kadınların kendi bireysel hakları konusunda büyük ivmelenme yaşayıp, adım attığı en önemli başlık kürtaj haklarına yapılan düzenlemeler sonucunda gelişmiş. Bu dikkat çekici başlık, kürtaj hakkında ülkemizde bir vakfın ya da derneğin isminde dahi kullanılan bir kelime olarak seçilmemiş olması, sadece kürtaj konusuna yakın derneklerin açıklamaları ve ya bildirileri var yayın olarak. Oysa yine karşımıza, bu konuda iyi bir örnek Amerika Birleşik Devletleri’nden geliyor. Kürtajı hem kelime olarak vakıflarının başına almışlar, hem de içerik çalışmaları sadece kürtaj hakkında, adı: Yerel Kürtaj Vakfı - National Abortion Federation (NAF) Vakıf 1977 yılında kurulmuş 35 yıllık bir organizasyon. ABD’nin 50 eyaletinin 47’sinde organize olmuş durumda, buna ek Kanada’nın 8 bölgesinde de hizmet veriyor. NAF’ın çalışma başlıklarını 2 ana alanda sıralayabiliriz. İlk bölümde kürtaj yaptırmak isteyen bayanlara ve ailelere bu konuda bilinçlendirme bilgileri sunuyor. Hamile olma olasılığı ve testleri ile ilgili birçok konu başlığını detaylandırıyor. Kurumunuz ya da sizin için kürtaj ve hamilelik hakkında eğitim çalışmaları yürütüyor, sizlerin talepleri doğrultusunda eğitimler hazırlayıp, size ya da kurumuza gelerek sunuyor. Konularla ilgili tıbbi araştırmaları ve bilimsel verileri paylaşıyor, güncel çalışmaların detaylarını klinik düzeyde yayınlıyor.İkinci kısmı ise toplumsal duyarlılık için bireysel farkındalık yaratmanın ötesinde, kurum olarak konuyla ilgili hukuksal gerçekleri ve bu gerçekler karşısındaki birlikte atılacak ve NAF tarafından atılan adımları paylaşıyor. Bir sivil toplum kuruluşu olarak, konu ile ilgili siyasi erk üzerinde etkili bir baskı oluşturuyor. Bu çalışma içinde NAF’a üye birey ve kurumlardan, NAF’ın kendi içinde yaptığı çalışmalardan faydalanıyor.Bireyin özgürlüğü ve adımlarını öncelikle bireyin arzusu ile adımlamak değerli olan, yoksa diğeri Rousseau’nun dediği gibi sınırı aşmak anlamına geliyor.www.prochoice.org