“Kötü günler geride kalmadı”

Birleşik Haziran Hareketi'nin, “Ekonomik Kriz ve Krizin Reçetesi” başlığıyla düzenlediği panelde Hayri Kozanoğlu ekonomi hakkında konuştu

18 Ocak 2019 - 07:15

Birleşik Haziran Hareketi Kozyatağı Meclisi, Kadıköy Belediyesi Kozyatağı Kültür Merkezi’nde düzenlediği panellere devam ediyor. 12 Ocak Cumartesi günü gerçekleşen “Ekonomik Kriz ve Krizin Reçetesi” adlı panele Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu konuk oldu. Moderatörlüğünü Esra Kahraman’ın yaptığı panelde Kozanoğlu, “kötü günlerin geride kalmadığını” söyledi.

“ÖNLEM ALINMADI”

Dengelenme kelimesinin hükümet taradından krizin açık itirafı olduğunu söyleyen Kozanoğlu, bugünlere gelinen sürecin en önemli aşamalarından birinin 2013’te yaşandığını söyleyerek, “31 Mayıs 2013’te o zaman Amerikan Merkez Bankası, tahvil alımlarının sona ereceğini söyledi. Piyasaya çok düşük faizle para verme süreci sona erdi. Daha önceki süreçte Amerika da düşük faizlerden dolayı Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere çok cidde sermaye akışlarıyla karşılaştı ve yabancıların tasarruflarıyla yüksek büyüme oranları sağlandı. Bugünlerin geleceği o zamanlardan belliydi fakat hiçbir önlem alınmadı.” dedi.

KRİZ UZUN SÜRECEK

Türkiye’nin “net dış borç ödeyicisi ülke” statüsüne geldiğini söyleyen Kozanoğlu, “Bir ülke net dış borç ödeyicisiyse süreç tersine dönüyor demektir. Yani siz zaten az olan tasarrufların bir kısmını yurtdışına gönderiyorsunuz demektir. Böyle bir gidişatla yeni yatırımlar yapılması, büyüme oranlarının tekrar yakalanması neredeyse imkansızdır. Başından beri söylediğim gibi içinde bulunduğumuz krizin uzun süreceğini böyle akut hızlı kırılmalardan öte uzun vadeli yayılmış hastayı güçsüz düşüren ve kolay kolay da bu krizin pençesinden çıkılamayacağını düşünüyorum.” şeklinde konuştu.

 “HEMEN SEVİNMEMEK LAZIM”

Döviz kurlarının kısmi olarak düşmesiyle beraber “En kötüsü geride mi kaldı?” sorusunun sorulduğunu söyleyen Kozanoğlu soruyu şöyle cevapladı: “Böyle bir soruyu sormaya teşvik edebilecek tek gösterge, döviz kurunda. Döviz kuru da genelde dolar üzerinden değerlendiriliyor ve algılanıyor, 5,50 civarına düşmesi. Bir sağlık metaforuyla konuyu açmaya çalışırsak; hastanın ateşi 40 dereceden 39 dereceye düşmüş. Biz bu ülkede yaşayan insanlarız, yurttaşız. Günlük hayatta alışveriş ediyor, taksit ödüyoruz. Tamam, iyi diyebiliriz. Ama bakıyoruz, ateş düşmüş de nabızda bir düzelme var mı? Metafor üzerinden ona işsizlik diyelim. Tansiyon nasıl? Normale dönmüş mü? Ona da enflasyon diyelim. Bakıyoruz çok çok yüksek düzeylerde olmaya devam ediyor. Bir de, 40 dereceden 39 dereceye düşerken acaba bu kendiliğinden mi düşmüş bir istikrar kazanılmış, yoksa bir ilaç müdahalesiyle mi olmuş? O da faizlerin yüzde 24’e çıkması, yani yoğun bir antibiyotik tedavisi uygulanmış. Bunun karaciğer, böbrek üzerinde yan etkileri olabileceğini düşünmek gerekiyor. Bu bakımdan döviz kurundaki düzelmeye hemen sevinmemek gerektiği kanaatindeyim.” şeklinde konuştu.


ARŞİV