Kupaların tezgâhta biten hikâyesi

Hava karlı ve soğuk. Uzaklardan bir ses var, sulu ve zaman zaman karlı, Kadıköy sokaklarında, derinden bir ses… “Eskiciii…”

20 Şubat 2015 - 11:17
Hava karlı ve soğuk. Uzaklardan bir ses var, sulu ve zaman zaman karlı, Kadıköy sokaklarında, derinden bir ses… “Eskiciii…” 

Mütevazı eskici tezgâhında; önce rafların başköşesinde yer bulmuş, sonra tavan arasına atılmış birkaç parça eşya… Önce başköşe sonra yaşanmışlıklar eşliğinde unutulmuşluk… Genelde öyle değil midir eskici tezgâhındaki eşyaların hayat hikâyeleri. Ama bu defa sanki farklı bir hikâye söz konusu Mehmet Kalkan’ın eskici tezgâhında. Bir gramofon, bir plak ya da başka bir eşya değil de birbirinden farklı kupalar, vazolar doldurmuş tezgâhı. İlgi çeken nokta da bu aslında.

Kazanılmak için uğraşılan, çok ter dökülen kupaların sonunda bir eskici tezgahında kendine yer bulması ilginç açıkçası. “Manevi önemi var tabi de satıyoruz. Yani biz de mecbur satmak zorundayız aldığımız için” diyen Kalkan,  görüntüsünün güzelliğiyle kupaların alıcı bulduğunu anlattı.

Memleketi Konya’yı ardında bırakarak İstanbul’a gelen Mehmet Kalkan yaklaşık 3 yıldır Kadıköy’de eskicilik yaptığını söyledi. “Başladık bu işe artık bırakamıyoruz” diyen Kalkan, bazen kazandığını bazen de işlerin yolunda gitmediğini belirtti. “Serbest meslek ve karışan edeni olmadığı için, kendi işim olduğu için yapıyorum” diyen Kalkan, eşi ve iki küçük çocuğunun rızkını çıkarmak için sokak sokak dolaşıyormuş Kadıköy’ü.
Soğuk, kar, yağmur, sıcak demeden her gün işe koyulduğunu anlatan Mehmet Kalkan, “Bazen para bırakıyor bazen bırakmadığı da oluyor bu işin. Nafakayı çıkarmaya çalışıyoruz Allah’a şükür” diyor…

ARŞİV